{1} Hiçbir altın özgürlüğün bedelini ödeyemez.

{2} Ha yoksulun kulübesi ha zenginin köşkü, soluk benizli ölüm için farketmez.

{3} Fakat ben size derim: Düşmanlarınızı sevin.

{4} Kötü düşünceler yürekten çıkar.

{5} Talihin iyiyse arkadaşın çok olur,ama bir bulutlandı mı havalar, kalırsın yapayalnız ortada.

{6} Vale. Latince veda sözü.

{7} Kader, Latin yazarları tarafından kel olarak tasvir edilirdi. Sadece önünde, şanslı kişinin tutunduğu bir tutam saçı olurdu.

{8} Rocin. beygir, ante. önce

{9} Quijada soyadının kökü ve İspanyolca'da gülünç bir çağrışımı olan -ote ekinin birleştirilmesiyle ortaya çıkan quijote sözcüğü, aynı zamanda zırhın, uylukları örten kısmına verilen addı.

{10} Dulcinea adının kökü olan dulce (tatlı) ve Aldonza, eşanlamlıdır.

{11} Castellano, hem şato sahibi, hem Kastilya'lı anlamına gelir.

{12} Eski halk inanışına göre, Eski Kastilya'lılar dürüst, Endülüs'lüler namussuz olurdu.

{13} Morina türü.

{14} Morina türü.

{15} Morina türü.

{16} Truchuela'nın morina anlamına geldiğini bilmeyen Don Quijote, küçük alabalıktan (trucha) sözedildiğini sanır.

{17} Serserilerin, hırsızların dolaştığı mahalle ve yerler.

{18}Daha yüksek mevkiden birinin yanında bir başkasını yalanlamak, yüksek mevkideki kişiye yapılmış bir hakaret sayılırdı.

{19} Yeğen, Urganda'nın kocası Alquife'den sözediyor.

{20} Urganda’dan sözediyor.

{21} Ariosto'nun Çılgın Orlando'sunu İspanyolca'ya çeviren kaptan Jeronimo de Urrea.

{22} oliva, zeytin.

{23} palma. palmiye, aynı zamanda zafer simgesi.

{24} ) Galya'lı Amadis'in kuzeni Agrajes’in sürekli kullandığı tehdit.

{25} Toledo'da tuhafiyeci ve baharatçıların bulunduğu sokak.

{26} Alcana'da Yahudi kökenliler çok olduğundan, îbranice bilen birini de bulabilirdi anlamında.

{27} Badincani. patlıcan renginde. Toledo'lııların patlıcanı çok sevdikleri söylenirdi.

{28} Magripliler kuru üzüme düşkünlükleriyle tanınırlardı.

{29} panza: karın, zancas: bacaklar.

{30} Hıristiyan ve Müslümanlar birbirlerine köpek diye hakaret ederdi.

{31} Yasaları uygulamak ve düzeni sağlamak amacıyla Katolik Hükümdarlar II. Fernando ve I. Isabel tarafından 15. yüzyıl sonlarında oluşturulan polis örgütü.

{32} Şövalyelik kitaplarında adı geçen ünlü dev.

{33} Bu bölüm, 1624'te Portekiz  Enkizisyonu'nun sansürüne uğradı.

{34} Eski biyografilere göre, Vergilius, Aeneis'in, bitiremediği gerekçesiyle yakılmasını vasiyet etmişti.

{35} Bacchus.

{36} Buradan başlayıp 2 no.lu dipnotta biten bölüm, 1624'te Portekiz Enkizisyonu'nun sansürüne uğradı.

{37} 1 no.lu dipnotla başlayan sansürlü bölümün sonu.

{38} Santa Hermandad'ın kolluk kuvvetleri, yetkilerinin göstergesi olarak yeşil renkli, kısa değnek taşırlar, belgelerini teneke kutuda yanlarında bulundururlardı.

{39} Bu bölüm, 1624'te Portekiz Enkizisyonu'nun sansürüne uğradı.

{40} Mutlu ya da Serpilen Arabistan: Arabistan'ın güneydoğu ve güney kesimi.

{41} Askerler anî gece baskınlarında kendilerini düşmandan ayırt etmek için üniformalarının üzerine beyaz gömlek giyerlerdi.

{42} Üniversitedeki dereceler arasında birincisi bakalorya, ikincisi lisans, üçüncüsü doktoraydı.

{43} )" Buna göre: Şeytan tarafından aklı çelinerek, birisi...” Bir rahip ya da keşişe el kaldıranın aforoz edileceğini bildiren dinî kuraldan alıntı.

{44} Eskiden, Nil ırmağının, Etiyopya'daki Ay Dağı'ndan doğduğuna inanılırdı.

{45} Eski halk hikâyelerinin başlangıç şekli.

{46} Censor Cato'nun atasözleri kitabı; ortaçağda kendisini bu konuda uzman katına çıkarmış, hattâ okullarda okuma kitaplarına adı verilmişti.

{47} Eski Hıristiyan: Soyunda Magripli ya da Yahudi olmayan temiz kimse.

{48} Bu bölüm 1624'te Portekiz Enkizisyonu'nun sansürüne uğradı.

{49} Eski ve yanlış bir inanışa göre, erkek kunduz, cinsel organındaki kimyevî madde için avlandığını bilir ve avcılar sıkıştırdığında, ısırarak koparırdı.

{50} mutatio caparum: kardinallerin İsa'nın Dirilişi yortusunda yaptıkları pelerin değişimi.

{51} Asilzadelerin bir saldırı karşılığında aldıkları tazminat beş yüz sueldo, asilzade olmayanların aldığı tazminat üç yüz sueldo idi. (sueldo: değeri bölgelere göre değişen para birimi)

{52} manevî ölüm: mahkûm ölüymüşçesine, bütün haklarının elinden alınması.

{53} Mısır diyarındaki et kazanlarının başına dönmek: Eski Ahit (Çıkış 16.3); eski zamandaki rahata, bolluğa dönmek.

{54} Santa Hermandad'ın ölüme mahkûm ettiği kişiler, kırlık bir alana götürülüp bir direğe bağlanır ve oklarla öldürülürdü.

{55} Santa Hermandad'ın kelime anlamı, Kutsal Kardeşliktir.

{56} Kitabın 1605 tarihli ikinci basımına, aşağıdaki paragraf eklenmiştir:

"O gece, Morena Dağlarının derinliklerinin ortasına vardılar; Sancho'ya o geceyi ve birkaç günü, hiç değilse yanlarındaki erzak bitinceye kadarki süreyi, orada geçirmeleri uygun olur gibi geldi. Böylece iki kayanın ve çok sayıda mantar meşesinin arasında gecelediler. Ama, gerçek inancın ışığına sahip olmayanlara göre, her şeyi kendi keyfine göre yöneten, şekillendiren ve ayarlayan, kaçınılmaz kader, Don Quijote'nin iyiliği ve deliliği sayesinde zincirden kurtulmuş olan meşhur yalancı ve hırsız Gines de Pasamonte'nin, haklı olarak korktuğu Santa Hermandad'dan kaçarak o dağlara sığınmasını emretmişti. Kader ve korku, onu Don Quijote'yle Sancho Panza'yı götürdüğü yere götürdü; onları görüp tanıyabileceği ve onların uyuduğu bir saatte. Kötüler her zaman nankör olduğundan, ihtiyaç insanı mecbur ettiğinden ve o an bulunan çare, geleceğe üstün tutulduğundan, ne minnet duygusuna, 'ne de iyi niyete sahip olan Gines, Sancho Panza'nın eşeğini çalmaya karar verdi. Rocinante'yle ilgilenmedi; çünkü ne rehine vermeye, ne satmaya gelir bir parçaydı. Sancho Panza uykudaydı; eşeğini çaldı ve sabah olmadan, bulunamayacağı kadar uzak bir yere gitti. Şafağın sökmesi dünyayı şenlendirdi, ama Sancho Panza'yı üzdü; çünkü eşeği yoktu. Karakaçanının olmadığını görünce, dünyanın en acıklı, en kasvetli ağıtını tutturdu. Don Quijote bu seslerle uyandı ve Sancho'nun şöyle dediğini duydu: "Ah, kendi evimde doğmuş, çocuklarımın mücevheri, karımın gözbebeği, komşularımı kıskandıran, benim yükümü hafifleten ve ayrıca geçimimin yarısını sağlayan öz çocuğum benim; onun günde kazandığı yirmi altı maravedi benim masrafımın yarısını karşılardı." Ağıtı dinleyip sebebini anlayan Don Quijote, Sancho'yu elinden geldiğince teselli etti, sabırlı olması için yalvardı ve evde bıraktığı beş sıpadan üçünün Sancho'ya verilmesi için kendisine bir talimat mektubu vermeyi vaat etti. Sancho bununla teselli bulup gözyaşlarını sildi, hıçkırıkları dindi ve Don Quijote'ye iyiliği için teşekkür etti.

{57} Ayın nemli bir gezegen ve suyla ilgili her şeyin kaynağı olduğuna inanılırdı.

{58} Yirmi üçüncü bölüm, 3 no.lu dipnotta aktarılan, Sancho'nun eşeğinin çalınmasıyla ilgili paragrafı, bazı editörler buraya eklemiştir.

{59} Cehennemde muafiyet yoktur.

{60} Yoksul insanlar, taraklarını temizlemek için öküz kuyruğuna asarlardı.

{61} Buradan 2 no.lu dipnota kadar olan bölüm, 1624'te Portekiz Enkizisyonu'nun sansürüne uğradı.

{62} 1 no.lu dipnotta başlayan, sansürlü bölümün sonu.

{63} Kitabın ikinci basımına, eşeğin bulunmasıyla ilgili aşağıdaki bölüm eklenmiştir:

Bunlar olup biterken, yolun karşısından, eşek sırtında bir adamın gelmekte olduğunu gördüler; yaklaştığında çingene sandılar adamı. Ama nerede bir eşek görse gözünü alamayan, içi giden Sancho Panza, adamı görür görmez Gines de Pasamonte olduğunu anladı. Çingeneden yola çıkarak kendi boz eşeğini de tanıdı; gerçekten de öyleydi; Pasamonte, Sancho'nun eşeğine binmişti. Tanınmamak ve eşeği satabilmek için çingene kılığına girmişti; daha birçok dilin yanısıra, çingene lisanını da anadili gibi konuşurdu. Sancho görüp tanıdı ve tanır tanımaz da, haykırarak dedi ki: "Seni hırsız Ginesillo! Bırak benim sevgilimi, canımı, benim gözbebeğime bulaşma, bırak eşeğimi, bırak bir tanemi! Kaç git, pezevenk; yok ol, hırsız, sana ait olmayan şeyi bırak!"

Bu kadar söze, hakarete gerek yoktu; çünkü daha ilk kelimeyi söylediğinde, Gines yere atlayıp yarışa çıkmış gibi koşarak uzaklaşmıştı. Sancho eşeğinin yanına gitti, sarıldı ve dedi ki:

"Nasılsın güzelim, karakaçanım benim, can yoldaşım?"

Bunları söyleyerek, insanmışçasına öpüp okşuyordu eşeği. Eşek susuyor, tek kelime etmeden Sancho'nun öpüp okşamasına izin veriyordu. Herkes yanına gelip eşeğini bulduğu için tebrik etti; özellikle de Don Quijote; ayrıca bu yüzden üç sıpayla ilgili talimatı iptal etmeyeceğini de söyleyince, Sancho teşekkür etti.

{64} Bilge: Hz. Süleyman

{65} usque ad aras: sunaklara kadar

{66} dürüst, düşünceli, dikkatli, değerli

{67} Mavi, esirlerin giydiği renkti.

{68} ) Lâlâ: Bayan

{69} çorbaya talim etmek: manastırlarda yoksullara dağıtılan çorbayla beslenmek.

{70} Keşiş: Giacome Paleazzo, İtalyan mimar.

{71} Tagarin: Aragon'lu Müslüman

{72} Başlangıçta olduğu gibi.

{73} mentira: yalan

{74} Daha iyi söyler belki başkası daha iyi bir mızrapla.