Bu çürüntü çukurunda, dağlar arasındaki,
Cılız ayışığında, otlar şarkı söylemede
Çökmüş mezarların üzerinde, kilisenin dolaylarında
Boş bir kilise bu, yalnızca rüzgârın evi.{80}
Penceresi kalmamış, kapı sallanır durur, 390
Kuru kemikler zarar veremez kimseye.
Yalnızca bir horoz var, çatının tepesinde,
Kuku riku kuku riku{81}
Bir şimşeğin çakışında. Sonra nemli bir bora
Getiriyor yağmuru. 395
Ganga{82} kuruyacaktı neredeyse, ölgün yapraklar
Yağmur bekliyordu, yığılırken kara bulutlar
Çok uzaklarda, Himavant’ın{83} üzerinde.
Cengel şimdi, kamburlaştı sessizce.
Sonra konuştu gökgürültüsü 400
DA{84}
Datta: Verdiğimiz nedir?
Dostum, kan oynatıyor yüreğimi
Bir anlık tutkunun korkunç gözüpekliği
Bunu tedbirliliğin çağı asla düzeltemez 405
Bununla, yalnız bununla var olmuşuz biz
Ve bu, ölüm ilanlarımızda bulunmayacak
Bulunmayacak, mezar yazıtlarımızda, hayırsever
örümceği{85} perde çektiği,
Ya da mühürlerimizde, sıska danışmanın
Boş odalarımızda kırdığı. 410
DA
Dayadhvam: Duydum, anahtar{86}
Döndü kapıda bir kez, yalnızca bir kez döndü
Anahtarı düşünürüz, herkes kendi zindanında
Anahtarı düşünür, herkes uygun bulur bir zindanı 415
Yalnızca akşam vaktinde, dünyadışı söylentiler
Diriltilir bir an için, bir kırgın Coriolanus{87}
DA
Damyata: Kayık yanıt verdi
Neşeyle, yelkenin ve küreğin uzmanı ele 420
Deniz sakindi, yüreğin yanıt verecekti
Neşeyle, çağrılsaydı, çarparken uysalca
Kendisini denetleyen ellere uyarak
Oturuyorum sahilde
Balık avlayarak{88} ardımda kurak ovalar 425
Hiç olmazsa kendi topraklarımı kurtarabilecek miyim?{89}
Londra köprüsü yıkılıyor yıkılıyor yıkılıyor{90}
Poi s?ascose nel foco che gli affına{91}
Quando fiam uti chelidon{92}- Ey kırlangıç kırlangıç
Le prince d?Aquitaine â la tour abolie{93} 430
Bu parçaları destek yaptım yıkıntılarıma{94}
Öyleyse uyarım size. Hieronymo çıldırdı yine.{95}
Datta. Dayadhvam. Damyata.
Shantih shantih shantih{96}.