Hangi dallar fışkırır ondan? İnsanoğlu,{10}

Söyleyemezsin bunu, sezemezsin, çünkü senin tek bildiğin
Bir yığın kırık puttur, güneşin balyozladığı,

Onları serinletemez ölü ağaç, cırcırböceği avutamaz,{11}
Kuru taş su çağıltısı vermez. Yalnızca
Bu kızıl kayanın altı gölgedir,{12} 25

(Gel bu kızıl kayanın altındaki gölgeye gir),

Bir şey göstereceğim sana, farklı,

Sabahleyin senin ardından gelen gölgenden,

Akşam seni karşılamak için kalkan gölgenden;

Korkuyu göstereceğim sana bir avuç tozda. 30

 

Frisch weht der Wind
Der Heimat zu
Mein Irisch Kind,

Wo weilest du? {13}

“Bana ilk sümbül verişin, bir yıl önceydi, 35

Sümbül kız demeye başladılar bana.”

- Ama döndüğümüzde, geç saatte, Sümbül bahçesinden,
Kolların dolu, saçların ıslak, ben artık
Konuşamıyordum, gözlerim görmüyordu,

[ne canlıydım 40

Ne ölü; hiçbir şey bilmiyordum,

Bakarken ışığın yüreğine, sessizlik.

Oed’ und leer das Meer. {14}

 

Bayan Sosostris,{15} ünlü kahin,

Fena üşütmüştü, yine de

En kafalı kadın diye bilinmekte Avrupa’da, 45

Uğursuz kartlarıyla.{16} İşte, dedi,

Senin kartın, boğulmuş Fenikeli gemici,{17}

(Bunlar inciler, eskiden onun gözleriydiler. Bak!)

 

İşte Belladonna, kayalıkların Hanımı, {18} 50

Güçlüklerin hanımı.

İşte üç değnekli adam,{19} işte Feleğin Çarkı,

İşte tek gözlü tüccar;{20} şu kart ise,

Şu boş olan, tüccarın sırtında taşıdığı şey,

Görmem yasak ne olduğunu. Bulamıyorum 55

Asılmış Adam’ı.{21} Suda ölmekten sakın.

Bir kalabalık görüyorum, halka halinde yürüyen.
Teşekkürler. Görürsen sevgili bayan Equitone’u,

Söyle ona, kendim getireceğim yıldız falını:

İnsan bugünlerde çok dikkatli olmalı.

 

Hayal Kent{22}                60

Siyah sisi altında kış sabahının,

Akıyordu kalabalık, Londra Köprüsü’nden, öylesine çok,{23}
Hiç düşünmemiştim, ölümün yıkıma uğrattıkları

[öylesine çok.

İççekişler, kısa ve kesik, çıkıyordu,{24}

Her adam indirmişti gözlerini ayaklarının önüne. 65

Aktılar tepenin üzerinden, sonra King William

[Caddesinden,

O yere doğru, Azize Mary Woolnoth’un saatleri saydığı,
Ölü bir çınlayışla son vuruşu dokuzun{25}

Orada birini tanıdım, durdurdum haykırarak: “Stetson!”{26}
Sen birlikteydin benimle gemide Mylae’de!{27} 70

 

Geçen yıl bahçene diktiğin o ceset,

Başladı mı filizlenmeye?{28} Çiçek verir mi bu yıl?

Yoksa o apansız don, bozdu mu yatağını?

Aman uzak tut köpeği ordan, insanların dostu çünkü,

Yoksa tırnaklarıyla kazar çıkarır onu yine!{29}

Sen! Hypocrite lecteur! -mon semblable-mon frere!{30}           75