Huzursuz gecelerin, bir gecelik ucuz otellerdeki,
İstiridye kabuklarının tozuyla dolu lokantalardan;
Yollar uzar bıktırıcı bir sav gibi
Sinsi bir niyetle
Yöneltmek için seni dayanılmaz bir soruya...
Ah, “Nedir?” diye sorma,
Gidelim de yapalım ziyaretimizi.
Odada kadınlar gelir giderler
Michelangelo’dan söz ederler.
Bu sarı sis ki sürter sırtını pencere camlarına,
Bu sarı duman ki sürter suratını pencere camlarına,
Dilini sokup yalar köşelerini akşamın,
Kalır hendeklerde duran suların üzerinde,
Düşsün onun sırtına bacalardan düşen kurum,
Kayarak terastan, birden sıçrayarak,
Ve görünce vaktin tatlı bir Ekim gecesi olduğunu,
Dolaşsın bir kez evin çevresini ve yatsın uykuya.