İKİNCİ KİTAP

I.

1. Yukarıda belirttiğimiz gibi Caesar Yakın Gallia'da kışı geçirdiği sıralarda birçok söylenti çıkmıştı. Labienus mektuplarında Gallia'nın üç bölgesinden birine sahip olan Belgaların Roma halkına karşı bir isyan hazırladıkları ve bunun için birbirlerine rehineler vermekte olduklarını yazıyordu. Şunlar isyanın nedeni olarak gösterilmekteydi: 2. Bütün Gallia Roma egemenliğine girdikten sonra Roma orduları Belgaların üzerine yürüyebilirdi. 3. İkinci neden Germenlerin Gallia'da daha fazla kalmaları istememiş olan kimi Gallia kabilelerinin Roma ordusunun kışı Gallia'da geçirmesinden ve buraya yerleşmesinden kuşkulanmalarıydı. Kimileriyse sadece kendi isteklerine uygun bir biçimde yönetimin değişmesini istiyorlardı. 4. İsyanın nedeni olarak şu da gösterilmektedir: Gallia'da etkisi olan bazı kabilelerin önderleri parayla adam tutarak kendilerini kral yaptırmaya çalışıyorlardı. Böyle bir şeyin Roma yönetimi altında gerçekleşmesi oldukça zordu.

II.

1. Söylenti ve haberlerden endişeye kapılan Caesar Yakın Gallia'dan iki lejyon daha topladı. Yazın başlangıcında komutanlarından Quintus Pedius'u{14} yeni lejyonları Gallia'nın iç kısımlarına götürmekle görevlendirdi. 2. Kendisi bir miktar yem bulduktan sonra ordusunun yanına geldi. 3. Senonlar ve Belgaların komşusu olan kabilelerden bunların neler yaptıkları hakkında kendisini bilgilendirmelerini istedi. Belgaların asker toplamakta ve ordularını bir araya getirmekte olduklarını öğrendi. 4. Artık Belgalara karşı harekete geçmek için beklemeye gerek yoktu. Ordunun iaşe sorunu da çözüldükten sonra ordugâhından ayrıldı ve onbeş gün içinde Belgaların topraklarına ulaştı.

III.

1. Oraya herkesin beklediğinden daha çabuk ulaştı. Belgaların Gallia topraklarına en yakın kabilesi olan Remler, kabilelerinin önde gelen adamlarından Iccius ve Andebrogius'u elçi olarak gönderdiler. 2. Elçiler canlarını ve mallarını Roma'nın kudretli ellerine bıraktıklarını ve diğer Belgalarla aynı şekilde davranmayıp Roma aleyhine isyan etmediklerini söylediler. 3. Ayrıca rehineler vermeye, emirleri uygulamaya ve Roma askerlerini kentlerine kabul etmeye ve yiyecek içecek ve diğer araç gereçler bakımından Romalılara yardım etmeye hazır olduklarını bildirdiler. 4. Sözlerine diğer tüm Belgaların silahlandığını ve Rhen'in diğer tarafında yaşayan Germenlerden de destek aldıklarını eklediler. 5. Çılgınlık o derece ileriye varmıştı ki Remler Suessionların bile bu ittifaka dahil olmasını engelleyememişlerdi. Aslında Suessionlar Remlerin kardeşleri ve akrabalarıydılar. Her iki kabile de aynı yasa, düzen ve önder tarafından yönetilmekteydi.

IV.

1. Caesar elçilere hangi kabilelerin silahlandığını, büyüklüklerini ve savaş güçlerini sordu. Elçiler Belgaların Germenlerle aynı soydan olduklarını, çok eski zamanlarda Rhen'i geçtiklerini, toprağın verimli oluşu yüzünden buraya yerleştiklerini ve zaman içinde yerli Galleri kovduklarını söylediler. 2. Anlattıklarına göre Belgalar bir nesil önce Gallia'nın tamamı yağmalanırken tek başlarına Cimberler ve Teutonların işgaline karşı durmuşlardı. 3. O zamanki olayların verdiği güvenle kendilerinin askerlik ve savaş konusunda büyük yeteneklere sahip olduklarına inanıyorlardı. 4. Rem elçileri onların sayılarının tam olarak ne kadar olduğunu bildiklerini de söylediler. Birbirlerinin komşuları ve akrabaları oldukları için Belgaların toplantısında her bir kabilenin ne kadar asker göndereceğini öğrenmişlerdi. 5. En cesaretli Belga kabilesi olan Bellovaclar siyasi etkileri ve asker sayıları bakımından diğer kabilelerden önde gelmekteydi. Yüzbin kadar askerleri vardı. Romalılarla yapılacak savaş için atmışbin asker göndereceklerdi. Bellovaclar savaşın yönetimini de üstlenmek istiyorlardı. 6. Remler Suessionların yakın komşuları olduğunu söylediler. 7. Birkaç yıl öncesine dek kralları Diviciacus'tu. Diviciacus Belga topraklarını yönettiği gibi egemenliğini Britannia'ya da taşımıştı. Şimdi kral Galba'dır.. 8. Adil olması ve dayanaklılığı nedeniyle savaşın yönetimi bu kimseye verildi. Galba oniki kente sahiptir. Savaş için ellibin asker göndermeyi vaat etti. Çok uzakta yaşayan ve Belgaların en savaşçı kabilesi olarak bilinen Nerviler de ellibin asker göndereceklerini bildirdiler. 9. Atrebatlar on beş bin, Ambianlar onbin, Morinler yirmi beş bin, Menapiler yedi bin, Caletler on bin, Veliocasslar ve Viromandular on bin, Aduantuclar dokuz bin asker göndermeye söz vermişlerdi. 10. Condruslar, Eburonlar, Caeroslar ve Paemanların da toplam kırkbin kişi gönderecekleri söyleniyordu.

V.

1. Caesar dostça bir konuşma yaptı ve Remleri cesaretlendirdi. Senato üyelerinin ordugâhında toplanmasını, önde gelen vatandaşların çocuklarının buraya getirilmesini emretti. Emirlerin hepsi eksiksiz bir biçimde ve zamanında yapıldı. 2. Daha sonra Haedulu Diviciacus ile konuşarak düşmanların askerlerini bir araya getirmemesini sağlamanın herkese fayda sağlayacağını anlattı. Böylece büyük bir birliğe karşı savaşmak zorunda olmayacaktı. 3. Ancak planlanan şeyler Haedular birliklerini Bellovacların topraklarına geçirdikleri ve tarlaları yakıp yıkmaya başladıklarında yapılabilirdi. 4. Emirlerini bildirdikten sonra Diviciacus'un yanından ayrılmasına izin verdi. Keşif birlikleri Belgaların birliklerini bir yerde topladıklarını ve Romalılara doğru gelmekte olduklarını bildirdiler. Aynı kimseler Belgaların Remlerden çok uzakta olmadıklarını da söylediler. Caesar bunları haber alır almaz derhal ordusunu Remlerin sınırlan içindeki Axona Nehrinden geçirdi ve orada ordugâh kurdu. 5. Böylelikle ordugâhın bir yanını nehrin kıyılarına dayamış oluyor ve arkadan bir tehlike gelmesinin önüne geçiyordu. Ordugâhın bulunduğu yerin bir faydası da Remlerden ve diğer kabilelerden erzak getirilmesinin kolaylaşmasıydı. 6. Nehir üzerinde bir köprü vardı. Oraya bir birlik yerleştirdi ve Quintus Titurius Sabinus'un nehir diğer tarafında altı taburla beklemesini istedi. Titurius'a oniki ayak yüksekliğinde bir duvar ve onsekiz ayak genişliğinde bir hendekle çevrilmiş bir ordugâh kurması emredildi.

VI.

1. Ordugâh Remlerin Bibrax kentinden sekiz mil uzaktaydı. Belgalar ilk olarak ordugâha şiddetli bir saldırı yaptılar. Saldırıya ilk gün güçlükle dayanılabildi. 2. Galler ve Belgaların saldırı teknikleri aynıdır. Surların etrafını insanlarla doldurduktan sonra surlara taşlar atmaya başlarlar. Surdaki muhafızları yendikten sonra bir "kaplumbağa" oluşturarak kapılara doğru saldırırlar ve duvarların altını kazarlar. Bütün bunları kolaylıkla gerçekleştirdiler. 3. Çünkü öyle büyük bir kala-balığın yaptığı saldırıya sunin üzerindekiler dayanması imkânsızdı. 4. Saldırıya geceleyin ara verildi. Bunun üzerine cesaretli, kabilesi içinde çok sevilene ve kentin komutanı olan Iccius haber gönderdi. Eğer yardım gelmezse kenti daha fazla savunamayacağını bildirdi.

VII.

1. Caesar Iccius'tan gelen habercileri kılavuz olarak kullanarak gece yarısı Numidialı{15} ve Giritli okçularla Balearlı{16} sapan atıcılarını kent halkına yardım etmek için gönderdi. 2. Yardım birliklerinin gelmesiyle Remlerin savunma gücü arttı ve karşı saldırıya geçme fırsatları da oldu. Düşman da artık kenti ele geçiremeyeceğini anladı. 3. Bu yüzden kentin civarında bir süre oyalandıktan sonra Remlerin topraklarını yakıp yıkmaya başladılar. Yaklaştıkları bütün köyleri ve çiftlikleri yaktılar. Daha sonra birliklerini çabucak harekete geçirdiler ve Caesar'ın ordugâhının iki mil uzağında bir ordugâh kurdular. 4. Dumandan ve ateşten anlaşıldığına göre ordugâhın büyüklüğü sekiz milden fazla bir yeri kapsıyordu.

VIII.

1. Caesar düşman kalabalık olduğundan ve savaştaki iyi ünleri de bilindiğinden ilk başta savaşmaktan kaçındı. 2. Fakat her gün yapılan süvari çarpışmalarında düşmanın ne kadar cesur olduğunu ve askerlerimizin neler yapabileceklerini an-lamaya çalışıyordu. 3. Süvari çarpışmalarında askerlerimizin durumunun düşmanlardan daha kötü olmadığını anlayınca ordugâhın önünde savaş için uygun bir yer seçti. Ordugâhın üzerinde olduğu tepe ovadan çok az bir yükseklikteydi. Bu bakımdan cephesi bakımından dizilmiş bir safın kaplayacağı alanla eş bir genişliğe sahipti. Her iki uç da dikti. Cephe ise hafif bir meyil yaparak yavaş yavaş ovayla aynı seviyeye iniyordu. Tepenin her iki yanında bulundurduğu birliklere dörtyüz adımlık siperler kazmalarını emretti. 4. Siperlerinin en uç noktalarına birer kale yaptırdı. Oraya ağır silahlı birliklerini yerleştirdi. Böylece ordusunu düzenlediği zaman düşmanlar sayıca üstünlükleri dolayısıyla yanlarda savaşmakta olan Romalıları kuşatamayacaklardı. 5. Gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra en son toplanan iki lejyonu herhangi bir ihtiyaca karşın ordugâhta bıraktı. Diğer altı lejyonla ordugâhın önünde savaş düzeni aldı. Düşman da birliklerini ordugâhtan çıkarıp savaş düzenine geçmişti.

IX.

1. Her iki ordu arasında çok da büyük olmayan bir bataklık vardı. Düşmanlar askerlerimizin bataklığı geçip geçmeyeceklerini anlamaya çalışıyorlardı. Ancak askerlerimiz düşman zor bir duruma düştüğü zaman saldırmak için bekliyordu. 2. Bu sırada iki ordu arasında bir süvari çarpışması oluyordu. İki orduda bataklığı geçmeye çalışmıyor, atlı çarpışması ise istediğimiz gibi gidiyordu. Bundan ötürü Caesar askerlerini ordugâha çekti. 3. Düşmanlar yerlerinden ayrılarak ordumuzun arkasındaki Axona Nehrine saldırdılar. 4. Nehrin sığ yerlerinden karşıya geçmeye çalıştılar. Eğer fırsat bulurlarsa Quintus Titurius tarafından korunan kaleyi ele geçirmek ve köprüyü yıkmak niyetindeydiler. 5. Eğer bunları yapamazlarsa savaşta bize büyük yararlan dokunan Remlerin topraklarını yağmalayıp iaşe yollarımızı kesmeyi amaçlıyorlardı.

X.

1. Titurius olanları haber verince Caesar atlıların tamamını, hafif silahlı Numidialıları, sapan atıcılarını ve okçularını çabucak köprüden geçirerek düşmana doğru ilerledi. Orada şiddetli oldu. 2. Düşman nehirden geçmeye çalışırken askerlerimiz çok sayıda düşmanı öldürdüler. 3. Kimileriyse büyük bir cesaretle arkadaşlarının cesetleri üzerinden nehri geçmeye çalışırlarken ok yağmuru nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldılar. Nehri aşmayı başaranlar atlılar tarafından kuşatılıp öldürüldü. 4. Düşmanlar şimdi kasabayı ele geçirmek ve nehri aşmak umutlarının suya düştüğünü anlıyorlardı. Askerlerimizin de savaşmak için uygun olmayan araziye ilerlemediklerini gördüler. Ayrıca düşmanda yiyecek sıkıntısı da baş göstermişti. Bu nedenle bir toplantı yaptılar herkesin vatanına dönmesini kararlaştırdılar. Roma ordusu hangi kabileye saldırırsa onu korumak için toplanacaklar. Böylece başka topraklarda değil kendi topraklarında savaşmış olacaklardı. Hem de bu sayede yiyecek sorununu çözmek için kendi ürünlerinden faydalanacaklardı. Böyle bir karar almalarında şunun da etkisi oldu: 5. Diviciacus'un önderliğindeki Haeduların Bellovacların topraklarına yaklaştıkları haber alınmıştı. Bellovaclar daha fazla beklemek istemediler.

XI.

1. Geri dönüş kararı alındıktan sonra ikinci nöbet sırasında büyük bir gürültü ve kargaşa içinde ordugâhtan ayrıldılar. Herhangi bir komutan olmaksızın, düzensiz bir biçimde ilerliyorlardı. Herkes en öne geçmeye çalışıyor ve bir an evvel evine varmak istiyordu. Hareketleri bir kaçış gibiydi. 2. Keşif birlikleri Belgaların hareketlerini Caesar bildirdiler. Caesar henüz hareketlerinin nedenini anlayamadığından bir pusuya düşürülmekten korktu ve ordusunu ordugâhta bekletti. 3. Şafak zamanında olay anlaşıldı. Bunun üzerine atlılarını Belgaların artçı birliklerini oyalamak amacıyla gönderdi. Quintus Pedius ile Lucius Aurunculeius Cotta'yı süvarilerin komutanı yaptı. Titus Labienus'a ise yanındaki üç lejyonla atlıları izlemesini emretti. 4. Atlılar artçı birlikleri uzun süre izledikten sonra yakaladılar ve büyük çoğunluğunu öldürdüler. Çünkü artçılar atlılarımıza yakalanınca kaçmayıp direnmişlerdi. 5. Önlerde bulunanlar ise herhangi bir komutanları olmadığı için savaş seslerini duyunca kaçmaya devam ettiler. 6. Böylece askerlerimiz herhangi bir tehlike olmaksızın günün süresi elverdiği kadar çok sayıda düşman askeri öldürdüler. Aldıkları emre uygun davranarak güneş batarken ordugâha geri çekildiler.

XII.

1. Caesar ertesi gün ordusuyla henüz düşmanlar panikten kurtulamamışlarken Remlerin en yakın komşuları Suessionların üzerine yürüdü. Çabucak Noviodunum'a gitti. 2. Yürüyüş koluyla beraber buraya saldırmaya karar verdi. Çünkü kentte çok fazla muhafız olmadığını haber almıştı. Muhafızlar az olmasına karşın hendeklerin geniş surların da yüksek olması nedeniyle Noviodunum'u ele geçiremedi. 3. Bu nedenle ordugâh kazdı, siperler hazırlardı ve saldın için gerekli hazırlıkları tamamladı. 4. Suessionların ordusu ise kaçmaktan vazgeçerek bir gece sonra kentlerinde toplandılar. 5. Siperlikler çabucak kaleye doğru ilerletilerek hendeklere toprak atıldı ve kuleler yapıldı. Bugüne dek böyle büyük bir tahkimat görmemiş ve duymamış olan Galler, Romalıların hızlı hareketlerinden korktular. Caesar'a elçiler göndererek teslim olma şartlarını görüştüler. Remler Suessionların canlarının bağışlanmasını istedikleri için bu istek kabul edildi. 6. Kabilenin önde gelenleri ve Kral Galba'nın iki oğlu rehine olarak verildi. Daha sonra da kasabadaki silahlar teslim edildi. Caesar bunlar gerçekleştirildikten sonra Suessionların teslim olmasını kabul etti. Ordusuyla Bellovaclara saldırdı. 7. Bellovaclar tüm mallarını Bratuspantium kentinde toplamışlardı. Romalılar Bratuspantium'a beş millik bir uzaklığa geldiklerinde kentteki bütün yaşlılar Caesar'a yalvarmaya başladılar. Yüksek sesle bağırarak Caesar'ın himayesine sığındıklarını ve Romalılara karşı savaşmadıklarını söylemeye başladılar. 8. Caesar'ın kente yaklaşıp ordugâh kurduğu zaman kadınlar ve çocuklar geleneklerine uygun davranarak ellerini açarak barış dilemeye başladılar.

XIII.

1. Bu kişilerin adına Belgaların dağılmasından sonra Haeduların birliklerini dağıtmış ve Caesar'ın yanına gelmiş olan Diviciacus şöyle bir konuşma yaptı: 2 "Bellovaclar her zaman Haedu kabilesinin müttefiki ve dostu oldular. 3. Önderleri Bellovaclar'ı, Haeduların Caesar tarafından kölelik derecesine indirildiğini, her türlü kötülüğe ve hakarete katlandıkları iddiasıyla Haedulara isyan etmeye ve Romalılarla savaşmaya ikna ettiler. 4. İsyan planını hazırlayanlar kabilelilerin başına nasıl bir felaket getirdiklerini görerek Britannia'ya kaçtılar. 5. Yalnız Bellovaclar değil Haedular da Caesar'dan her zaman yaptığı gibi merhamet ve şefkat göstermesini istiyorlar. 6. Böylece Haeduların Belgalar arasındaki etkisi artacaktır. Çünkü Belgalar sadece Haeduların asker ve para yardımıyla bir savaşa girebilirler."

XIV.

1. Caesar, Diviciacus'a ve Haedulara karşı duyduğu saygıdan dolayı Bellonaları himayesine alacağını ve hayatlarını koruyacağını bildirdi. En kalabalık ve en güçlü Belga kabilesi olduklarından dolayı onlardan altıyüz rehine istedi. 2. Bunlar teslim edildi ve kentteki silahların hepsi alındı. Caesar daha sonra Ambianların topraklarına geldi. Ambianlar da hemen teslim oldular ve silahlarını teslim ettiler. 3. Nerviler en yakın komşularıydı. Caesar Nervilerin gelenek ve göreneklerini araştırdı ve şunları öğrendi: 4. Tüccarların ülkelerine girmeleri kesinlikle yasaktı. Şarap ve diğer lüks eşyaların ithali de yasaktı. Çünkü lüks mallarla cesaretin azalacağına inanıyorlardı. 5. Vahşi ve son derece cesur insanlardı. 6. Diğer Belgaları, Romalılara teslim olmalarından dolayı atalarının yiğitliğini unutmakla suçluyor ve eleştiriyorlardı. Kendilerinin hiçbir elçi göndermeyeceklerini ve teslim olmayacaklarını da belirtiyorlardı.

XV.

1. Caesar Nervi topraklarında üç gün boyunca ilerledikten sonra Sabis Nehri ile ordugâhı arasında on millik bir mesafe kaldığını öğrendi. 2. Sabis'in diğer yanında Nerviler Romalıların gelmesini bekliyorlardı. Komşuları Atrebatlar ve Viromandular da Nervilere destek veriyorlardı. 3. Çünkü Nerviler bu iki kabileyi de birlikte savaşa girmeye razı etmişlerdi. 4. Ayrıca Atuatuclardan da destek bekliyorlardı. Bu birlikler yoldaydı. 5. Kadınlar, yaşlarından dolayı savaşamayacak durumda olanlar hiçbir ordunun giremeyeceği bataklıklar da beklemekteydiler.

XVI.

1. Câesar Nervilerin yaptıklarını öğrendikten sonra yüzbaşılarından oluşan bir keşif birliğini ordugâha uygun bir yer bulmaları için gönderdi. 2. Teslim olmuş olan Belgalar ve birçok Gallia kabilesi Caesar ile birlikte geliyordu. Daha sonradan esirlerden öğrenildiğine göre kimi Gallialılar geceleyin yürüyüş düzenimize dikkat etmişlerdi. 3. Geceleyin Nervilerin yanına giderek lejyonların arasında çok fazla ağırlık bulunduğunu haber verdiler. Ayrıca birinci lejyon ordugâha geldiği zaman diğer lejyonların önlerinde büyük bir yol olacağını ve birinci lejyona ağırlıklarını bırakmadan önce saldırmanın kolay olacağını söylediler. Casuslar birinci lejyonun püskürtülmesinden ve ağırlıkların ele geçirilmesinden sonra diğerlerinin kolayca karşı koyamayacaklarını da ekliyorlardı. 4. Bu plan Nervilerin eski bir töresine de uygundu. Çünkü bu kabilenin süvari birliği yoktur. Hatta bugüne dek atlılara hiç önem vermemişlerdir. Komşularıyla yaptıkları savaşlarda süvariler kendi topraklarını yağmalamaya kalkışsalar hemen yollarını kesebilmek için taze ağaçları biraz kesip bükerler. Aralarındaki diken ve çalılarla da duvara benzeyen bir çit yaparlar. Bu ağaçlardan içeri girilmesi imkânsızdır. Hatta diğer tarafı bile görmek çok zordur. 5. Ordumuzun önünde böyle engeller olduğu için Nervilerin casusların planlarını uygulamaya karar verdiler.

XVII.

1. Keşif birliklerimiz ordugâh için şöyle bir yeri seçtiler: Zirvesinden Sabis Nehri'ne dek inen bir tepe vardı. Tepenin hafif bir eğimi vardır. 2. Nehirden aynı eğimle yükselen diğer tepe de ilkinin tam karşısındadır. İkinci tepe aşağıdan yukarıya doğru ikiyüz adımlık bir alan çıplaktı. Üst taraflarıysa ormanlıktı. Böylelikle dışarıdan kolaylıkla görülemiyordu. 3. Düşmanlar ormanın içine saklanıp, bekliyorlardı. Açık yerde nehir boyunca birkaç atlı birliği görünüyordu. Nehrin derinliğiyse yaklaşık üç ayaktı.

XVIII.

1. Caesar ise önden atlılarını göndermiş, kendisi ve ordusu arkadan geliyordu. Fakat yürüyüş düzeni Belgaların anlattığından daha farklıydı. 2. Her zaman olduğu gibi düşmana yaklaşıldığı zaman Caesar hafif silahlı altı lejyonla birlikte öne geçmişti. 3. Ardından ordunun ağırlıkları geliyordu. Arkada ise son toplanan iki lejyon ve artçı birlikler gelmekteydi. Arkada gelenler aynı zamanda ağırlıkları da korumakla görevliydiler. 4. Süvarilerimizle sapan ve ok atıcıları nehri aştılar. Düşman atlılarıyla savaştılar. 5. Düşman atlıları ormanlar içindeki birliklerinin yanına çekilip, buradan askerlerimize saldırdı. Askerlerimiz kaçanları açık arazinin sonuna dek izlediler. Daha fazla ilerlemeye cesaret edemediler. En önde gelen altı lejyon ise işbölümü yaparak ordugâh kurmaya başladılar. 6. Ordumuzun ağırlık birlikleri ormanlar içinde saklanmış olan düşmanlar tarafından görüldüğü zaman savaşa girmeye karar verdiler. Ormanlar içinde savaş saflarını düzenledikten sonra atlılarımıza saldırdılar. 7. Askerlerimizi kolayca gerileterek karmaşa yarattılar. Daha sonra da inanılmaz bir hızla nehre kadar ilerlediler. Aynı sıralarda ormanda, nehirde ve hemen yakınımızda görünüverdiler. 8. Aynı şekilde çok hızlı bir şekilde yokuşu çıkarak ordugâh kurmakta olan askerlerimize de saldırdılar.

XIX.

1. Caesar kısa bir anda her şeyi yapmak zorunda kaldı: Bütün askerlerin savaşa başlama işaretleri olan sancak çekmek, boru çaldırmak, çalışmakta olan askerleri toplamak, yapılmakta olan taraçaya gerekli araç gereçleri bulmak için uzaklara gitmiş olanları çağırmak, safları düzenlemek, askere konuşma yapmak ve işaret vermek. Zaman çok kısa olduğu ve düşmanlar saldırdığı için bu işlerin çoğu yapılamadı. 2. Sıkıntılı anlarda iki şey bize yardım etti: Birincisi askerlerimizin önceki savaşlarda ve aldıkları eğitimlerde yapılması gerekli şeyleri emir almadan yapmayı öğrenmiş olmaları. İkincisi ise Caesar'ın çok sayıda komutana ordugâh tamamlanıncaya dek görevlerinden ayrılmalarına izin vermemesi. 3. Komutanlar düşman yakın olduğundan ve süratle üzerlerine ilerlediğinden dolayı emir almadan gerekli şeyleri hazırladılar.

XX.

1. Caesar gerekli emirleri verdikten sonra aşağı doğru ilerleyerek onuncu lejyonun yanına geldi. Onları cesaretlendirmek için bir konuşma yaptı 2. Kısa bir konuşma yaptı ve askerlere eski kahramanlıklarını hatırlamalarını, telaşlanmamalarını ve düşman saldırısına cesurca karşı koymalarını istedi. 3. Düşman bir ok menziline girince savaş işareti verdi. 4. Diğer yöne doğru ilerleyip askerleri cesaretlendirmek isterken savaşa başlamış olduklarını gördü. 5. Zaman çok kısaydı ve düşmanların büyük bir savaş istekleri vardı. Öyle ki başlıkları giymeye ve kılıçları kılıflarından çıkarmaya zaman kalmadı. 6. Her asker hangi yönden gelmişse o yöndeki sancağın altına girmiş ve orada savaşmaya başlamıştı. Böylece askerler kendi birliklerini bulabilmek için zaman kaybetmemişlerdi.

XXI.

1. Ordu düzenli strateji kurallarının gerektirdiğinden daha çok, arazinin biçimine, tepenin eğimine ve o anın gereklerine göre düzenlenmişti. Lejyonlar ayrılmış, her biri çeşitli yerlerde düşmana karşı koyuyorlardı. Cepheleriyse yukarıda söylediğimiz gibi son derece kalın çitlerle kapatılmıştı. Yedek kuvvetler güvenle kullanılamıyor, nerede onlara ihtiyaç olacağı anlaşılamıyordu. 2. Başlangıçta her şeyin bu derece karmaşık olduğu ortamda sonuç da aynı şekilde karmaşık oldu.

XXII.

1. Sol kanatta saf tutmuş olan dokuzuncu ve onuncu lejyonların askerleri mızraklarını attılar. Yüksek bir yerde bulundukları için koşarken nefesleri tıkanmış, yaralarından bitkin bir hale gelmiş olmalarına rağmen, karşılarına düşmüş olan Atrebatları çabucak nehre doğru geri püskürttüler. Kılıçla kovaladılar ve karşıya geçmeye çalıştıkları sırada onları öldürdüler. 2. Askerlerimiz nehri geçtiler. Uygun olmayan araziye geldiklerinde düşman geri döndü ve karşı koydu. Savaş yeniden başladı. Fakat askerlerimiz düşmanı bozguna uğrattılar. 3. Diğer taraftan başka bir yerde sekizinci ve onbirinci lejyonlar savaştıkları Viromanduları bozguna uğratarak bulundukları yüksek yerlerden ayrılmışlar ve nehir kıyısına inmişlerdi. 4. Onikinci lejyon sağ kanatta hemen yanında da yedinci lejyon bulunuyordu. Fakat ordugâhın bütün cephesi ve sol tarafı açıkta kalmıştı. Nerviler buraya başkomutanları Boduognatus'un yönetimi halinde kalabalık bir biçimde geldiler. Bir kısım Nervi ise ordugâhın bulunduğu yüksek yere saldırmaya başladılar.

XXIII.

1. Yukarıda belirttiğimiz gibi atlılarımız ve yanlarındaki hafif silahlı piyadeler düşmanın ilk saldırısıyla geri atıldıktan sonra ordugâha doğru geri çekilirlerken düşmanla karşılaştılar. Yeniden başka yöne kaçmaya başladılar. 2. Askerlerimizin dağın zirvesindeki arka kapıdan zafer kazanmış bir şekilde geçtiklerini gören ordu bakkalları yağmaya gitmişlerdi. Arkalarına baktıklarında düşmanın ordugâhımızda olduğunu gördüler ve hemen kaçmaya başladılar. 3. Aynı sıralarda ağırlıklarla gelen birlikler gelen askerlerimiz arasında bağrışmalar nedeniyle karmaşa çıktı. 4. Bütün bu olan bitenler Galler arasında benzeri olmayan cesaretleriyle ün kazanmış olan Treverlerin atlılarını endişeye düşürdü. Treverler atlıları Caesar'a yardım birliği olarak göndermişti. Fakat düşmanların ordugâhımıza girmeleri, lejyonlarımızın sıkışık durumda kalmaları, neredeyse kuşatılmak üzere olmalarından dolayı umutlarını kaybederek vatanlarına geri döndüler. Ordu bakkallarının, atlıların, sapan atıcıların ve Numidialıların, dağılıp kaçmaları da bu kararı almalarında önemli bir etken oldu. 5. Kabilelerine Romalıların mağlup edildiklerini, ordugâhlarının ve ağırlıklarının ele geçirildiğini haber verdiler.

XXIV.

1. Caesar, onuncu lejyonu cesaretlendirdikten sonra sağ kanada geçti. Orada askerlerinin geri çekildiğini gördü. On ikinci lejyondaki askerler sancakları bir yere toplamışlardı. O kadar sıkışık bir durumda kalmışlardı ki savaşırken birbirlerine engel oluyordular. Dördüncü lejyonun bütün yüzbaşıları öldürülmüştü. Sancağı taşıyan da ölmüştü ve bir sancak kaybolmuştu. Diğer lejyonların yüzbaşıları da yaralanmış ya da öldürülmüşlerdi. Aralarında eşsiz kahramanlıklar göstermiş olan Publius Sextius Baculus vardı. Baculus çok ağır yaralar almış, en sonunda da ayakta duracak hali kalmamıştı. Diğer askerler de yorulmaktaydılar. En gerideki askerlerin bir kısmı savaşı bırakıp geri çekiliyorlardı. Düşmansa yokuşu çıkmaya devam ediyor, bir an bile saldırısına ara vermiyordu. 2. Caesar, durumun çok kötü olduğunu görüyordu. Ancak elinde hiç yedek birlik kalmamıştı. Oraya kalkansız geldiği için en gerideki askerlerden birinin elinden kalkanını aldı ve birinci safa doğru ilerlemeye başladı. Komutanlara isimleriyle seslendi. Askerleri cesaretlendirmelerini ve daha kolayca kılıç kullanabilmek için birliklerini açmalarını emretti. Caesar'ın gelişi askerlerin umutlarını ve cesaretlerini arttırdı. 3. Her asker Caesar'ın gözü önünde elinden gelenin en iyisi yapmaya çalışıyordu. Bu sayede düşman saldırısı biraz yavaşlatıldı.

XXV

1. Caesar, yanında bulunan yedinci lejyonun da düşman tarafından geri püskürtülmek üzere olduğunu görünce tribunuslara lejyonları bir yerde toplamalarını ve düşmana toplu bir biçimde saldırılmasını emretti. Dediği yapıldı. 2. Her asker diğerine yardım ettiği, arkalarının da düşman tarafından sarılmasından korkmadığı için daha cesaretle karşı koymaya, daha kahramanca dövüşmeye başladı. 3. Bu aralık, ağırlıkları korumak üzere bekletilen gerideki iki lejyon savaştan haberdar olmuştu. Çabucak gelerek dağın zirvesinden düşmana kendilerini gösterdiler. 4. Titus Labienus ise düşmanın ordugâhını ele geçirmiş, bulunduğu yüksek yerden ordugâhımızda olanları görmüştü. Yardım etmeleri için onuncu lejyonu yanımıza gönderdi. 5. Onuncu lejyondakiler atlıların ve ordu bakkallarının kaçışından dolayı ordugâhın, lejyonların ve Caesar'ın tehlikede olduğunu anlayıp hızlarını arttırdılar.

XXVI.

1. Bu lejyonların gelmesiyle savaşın durumunda büyük değişiklikler oldu. Yaralanıp yere düşmüş olanlar bile kalkanlarına dayanarak yeniden çarpışmaya başladılar. Daha sonra silahsız ordu bakkalları düşmanın paniğe uğradığını görüp silahlı düşmana karşı koymaya başladılar. 2. En sonunda da süvarilerimiz kaçışlarındaki ayıbı örtmek için lejyon askerleriyle yarışırcasına büyük bir hırsla savaşmaya başladılar. 3. Fakat düşmanlar öleceklerini bilmelerine karşın şaşırılacak derecede büyük bir cesaretle savaşmaya devam ediyorlardı. İlk safları düştüğü zaman ikinci safları yerde yatan cesetlerin üzerine basarak çarpışıyordu. İkinci saftakiler de öldüğü ve cesetler bir yığın haline geldiği zaman canlı kalanlar adeta yüksekteymişler gibi askerlerimizin üzerine oklar yağdırıyorlar, mızraklarımızı yakalayıp geri atıyorlardı. 4. Bu yüzden haklı olarak olağanüstü cesur insanlar oldukları söylenebilir. 5. Çok geniş bir nehri aşmak, en yüksek setleri geçmek, uygun olmayan bir arazide ilerlemek cesaretini göstermişlerdi. Bu zor işleri cesaretleri sayesinde kolayca gerçekleştirebilmişlerdi.

XXVII.

1. Bu savaştan sonra Nervi halkının ismi tarih sahnesinden neredeyse silindi. Savaşın sonucu duyulduğu zaman yukarıda söylediğimiz gibi bataklık civarında toplanmış olan kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kazananları durduracak, yenilecekleri kurtaracak hiçbir şey olmadığını gördüler. 2. Yaşayan herkesin izniyle Caesar'a elçiler gönderdiler ve teslim oldular. Devletlerinin içine düştüğü felaketi anlatırlarken altıyüz senatörden ancak üçünün yaşadığını, asker olabilecek atmışbin kişiden beşyüz kişinin geri kaldığını söylüyorlardı. 3. Caesar bu insanların acıklı yalvarmalarına merhametli davrandığını göstermek için geri kalanları öldürmedi. Topraklarında ve kentlerinde yaşamaya devam etmeleri emrini verdi. Komşu kabilelere ve onlara bağımlı kabilelere Nervilere en ufacık bir zarar vermemelerini emretti.

XXVIII.

1. Yukarıda bahsettiğimiz Atuatuclar bütün birlikleriyle Nervilerin yardımına koşuyorlardı. 2. Fakat savaşın sonucunu öğrenince hemen geri döndüler, bütün kalelerini ve kentlerini terk ettiler. 3. Doğal koşullarından dolayı çok güvenle bir kaleye çekildiler. Kale çok dik kayalar üzerinde bulunuyor ve sadece bir yanında hafif eğimli bir girişi vardı. Giriş yaklaşık olarak ikiyüz ayak genişliğindeydi. Burayı iki katlı yüksek bir duvarla kapamışlardı. Duvar üzerine de büyük taşlar ve sivri direkler yerleştiriyorlardı. 4. Kabile üyeleri Cimberlerin ve Teutonların akrabalarıdır. Eyalete ve İtalya'ya saldırdıklarında zaman yanlarında getiremedikleri mallarını Rhen Nehri'nin batı tarafında bırakmışlar ve içlerinden altıbin kişiyi bunları korumakla görevlendirmişlerdi. 5. İtalya'ya saldıranlar öldürüldükten sonra burada yaşayanlar komşularıyla çok defa savaşmışlar. Sonunda barış yapılmış ve burası onların vatanı kabul edilmiş.

XXIX.

1. Ordumuzun gelmesi üzerine bir çıkış hareketi yaptılar ve askerlerimizle çarpışmaya başladılar. 2. Daha sonra onbeş bin adım genişliğinde bir sur yaparak kalenin içine çekildiler. 3. Bir taraça ve kule yapılmaya başladığını gördükleri zaman o kadar uzakta böyle bir şey yaptığımız için bizimle alay etmeye başladılar. 4. Hangi elle, hangi kuvvetle, özellikle bizim gibi kısa boylu insanların (çünkü genel olarak boylarımız onların iri vücutlarına oranla kısadır ve bu yüzden Galler bizi küçümserler) böyle ağır bir kuleyi sur üzerine koyabileceğimizi soruyorlardı.

XXX.

1. Fakat kulenin harekete geçtiğini, duvarlara yaklaşmakta olduğunu görünce yeni ve hiç görmemiş oldukları bu manzaradan korkuya kapılarak Caesar'a barış yapmak için elçiler gönderdiler. Elçiler şöyle konuştular: 2. Romalıların tanrıların yardımıyla savaştığına inanıyorlardı. Çünkü o kadar büyük makineleri böyle büyük bir çabuklukla ileri götürebiliyordular. 3. Bunun için canlarını ve mallarını Romanın eline emanet ediyorlardı. 4. Sadece bir istekleri vardı. Başkalarından duymuş oldukları merhamet ve şefkatle Atuatucları öldürmemeye karar vermişse silahlarını ellerinden al-mamalıydı. 5. Neredeyse tüm komşuları onlara düşmandılar ve onların yiğitliklerini kıskanıyorlardı. 6. Silahlarını teslim ederlerse kendilerini savunamazlardı. Eğer silahları ellerinden alınacaksa komşuları tarafından öldürülmektense Roma halkı tarafından öldürülmeyi tercih ederlerdi.

XXXI.

1. Caesar elçilere şöyle cevap verdi: Kendilerinin herhangi bir özelliklerinden değil, kendi adetine göre surlara makineler değmeden teslim olurlarsa kentlerini yakıp yıkmayacaktı. 2. Fakat silahlar verilmezse hiçbir teslim şartını kabul edemezdi. Nervilere yaptığını onlara da yapacak; komşularına, Roma'nın teslim olmuş müttefiklerine zarar vermemeleri için emir verecekti. 3. Elçiler Caesar'ın söylediklerini kabilelerindeki adamlara bildirdiler. Emirlerini yerine getirmeye razı oldular. 4. Kasabanın önündeki hendeğe içeriden çok miktarda silah atıldı. Silah yığınları sur ve taraça ile aynı yükseklikteydi. Buna karşın daha sonradan silahların üçte birinin içeride saklandığı anlaşıldı. Kapıları açtılar. O gün barış içinde geçti.

XXXII.

1. Caesar akşam üzeri kapıların kapatılmasını, kentte yaşayanların askerlerden bir zarar görmemesi için askerlerin kent dışına çıkmalarını istedi. 2. Daha sonradan anlaşıldığına göre yerliler kent teslim olduktan sonra Romalıların daha az önlem alacaklarını ve geri çekileceklerini düşünerek bir plan yapmışlardı. Bazılarında saklanan silahlar vardı. Bazılarıysa kısa bir zamanda yapılmış olan ağaç kabuğundan ve örülmüş sazlardan yapılmış, üzerlerine deri gerilmiş kalkanlara sahipti. Üçüncü nöbet sırasında ordugâhımızın bulunduğu yere giden yokuşun en dik kısmından bir çıkış hareketi yaptılar. 3. Caesar'ın daha önceden emrettiği gibi çabucak ateşler yakılarak işaret verildi. En yakın kalelerdeki birlikler hemen buraya koştu. 4. Düşman, canından umut kesmiş cesur bir adamdan beklenen tarz bir kahramanlıkla dövüştü. Elverişli olmayan bir arazide, taraça ve kulelerden ok ve çeşitli araç gereçler yağdırabilen askerlerle savaşmak zorunda kalmışlardı. Yiğitlikleri tek kurtuluş ümitleriydi. 5. Dört bin kadar adam öldürüldü. 6. Diğerleriyse kale içine püskürtüldüler. Ertesi gün kapılar kırılarak içeri girildi. Çünkü artık hiç kimse kaleyi korumuyordu. Askerlerimiz şehrin ortasına kadar girdiler. Caesar kasabadaki her şeyi toptan sattı. 7. Satın alanlar ona elli üç bin kişinin parasını ödediler.

XXXIII.

1. Aynı mevsimde bir lejyonla Venetler, Veneller, Osismler, Curiosolitler, Esuviler, Aulercler, Redonlar ve okyanus sahillerindeki diğer denizci kabilelere karşı göndermiş olduğu Publius Crassus, bütün bu kabilelerin Roma halkının egemenliği altına alındıkları haberini gönderdi.

XXXIV.

1. Bu başarılarla Gallia'nın tamamı yatıştırılmış oluyordu. Barbarlar arasında bu savaş hakkında öyle bir korkunç söylentiler yayıldı ki Rhen diğer tarafında yaşayan kabilelerden bile Caesar'a elçiler geldi. Elçiler rehineler vereceklerini, emirleri yerine getireceklerini bildiriyorlardı. 2. Caesar, İtalya ve Illyricum'a{17} gitmek için acele ediyordu. Bu yüzden elçilere gelecek yazın başında yeniden gelmelerini söyledi. 3. Lejyonlar, Carnutlar, Andlar, Turonlar ve savaşılan yerlere yakın olan diğer kabileler arasındaki kışlık ordugâhlarına çekildiler. Caesar ise İtalya'ya hareket etti. 4. Caesar'ın mektupları senatoya ulaşınca senato bu başarılardan dolayı onbeş gün boyunca şükran töreni yapılmasına karar verdi. Bu daha önceden hiç kimseye nasip olmamış bir başarıydı.