DÖRDÜNCÜ KİTAP

I.

1. Ertesi kış Gnaeus Pompeius ve Marcus Crassus'un konsül oldukları yıldı{20}. Bu yıl Germania'dan Usipetler ve Tencterler Rhen'in denize döküldüğü yeri yakınından büyük kalabalıklar halinde geçiş yaptılar. 2. Çünkü Suebler tarafından rahatsız ediliyorlar ve onlarla savaşmak zorunda kaldıkları için de tarım yapamıyorlardı. 3. Suebler Germen kabilelerinin en büyükleri ve en savaşçılarıydı. 4. Yüz tane kabileleri olduğunu ve her kabileden savaşmak için bir yıllığına biner kişi alındığı söylenir. Savaşmayanlar ise kendilerine ve savaşa gidenleri beslerler. Ertesi yıl bu kez başka biner kişi askere alınır. 5. Diğerleri vatanlarında kalırlar. Böylece de bir yandan tarım yapılırken diğer yandan savaşılmış olur. 6. Sueblerde kişiye özel tarlalar yoktur. 7. Bir yıldan daha fazla bir süre aynı yerde yaşamalarına izin verilmez. 8. Genelde süt ve hayvani besinler tüketirler ve çok fazla ürün kullanmazlar. Daha çok avcılıkla uğraşırlar. Yedikleri besinlerin türü ve düzenli olarak spor yapmaları onların iri vücutlu insanlar olmasını sağlamıştır. Ayrıca bunda çocukluklarından itibaren disiplinle yetiştirilmeyecek kadar serbest bir hayatlarının olması da etkilidir. 10. Genelde iç bir şey giymezler. En soğuk yerlerde dahi vücutlarının çok az bir kısmını ören postlar giyerler ve nehirlerde yıkanırlar.

II.

1. Tüccarların ülkelerine gelmelerine bir şey almak için değil de savaşta yağmaladıkları şeyleri satmak için izin verirler. 2. Galler'in çok hoşlandıkları ve büyük paralar ödeyip aldıkları yük hayvanlarını Germenler kesinlikle kullanmazlar. Kendi vatanlarındaki kötü ve biçimsiz hayvanları satın alıp büyük sıkıntılara katlanacak şekilde yetiştirirler. 3. Atlı savaşlarında atlarından inerek yaya çarpışırlar. Atlarını oldukları yerde kamaya ve gerekli durumlarda hızla geri çekilmeye alıştırmışlardır. 4. Eyer kullanmak onların geleneklerine göre ayıptır ve tembellik sayılır. 5. Karşılarında eyerli atlılar görürlerse sayıları düşmandan ne kadar az olursa olsun saldırıya geçerler. 6. Şarap alınması yasaktır. Şarabın erkekleri hayatın güçlüklerine dayanamayacak bir hale getirdiğine ve erkekleri kadınlaştırdığına inanırlar.

III.

1. Genelde sınırları dışındaki arazinin boş kalmasını çok şerefli bir durum sayarlar. Çünkü bu durum onların gücünü gösterirmiş. 2. Bu nedenle Sueblerin sınırlarının bir yanında altıyüz mili aşkın bir alanın boş olduğu söylenir. 3. Diğer yandaki en yakın komşuları Ubilerdir. Zamanında Ubiler Germen kabileleri arasındaki en güçlü ve zengin kabileydi. Halkı diğer Germenlere göre daha medenidir. Çünkü Rhen'e sınırları vardır ve buraya tüccarlar sıklıkla gelirler. Ayrıca Ubiler yakın komşuları Gallia'nın geleneklerine de alışıktırlar. 4. Suebler sürekli savaştıkları Ubileri ortadan kaldırmaya çalışmışlarsa da bu zengin ve güçlü halkı topraklarından çıkarmayı başaramamışlardır. Fakat Ubilere onlara haraç vermek zorunda kaldılar ve eski önemlerini kaybettiler.

IV.

1. Yukarıda sözü edilen Usipetler ve Tencterlerin durumu da aynıydı. Uzun yıllar boyunca Sueblerle savaşmışlar, 2. Fakat en sonunda topraklarından kovulmuşlar ve üç yıl boyunca Germania'da dolaştıktan sonra Rhen kıyılarına yerleşmişlerdi. Menapiler de o civarda yaşıyorlardı ve nehrin iki yanında da köyleri vardı. 3. Büyük bir kalabalığın gelmesinden korkarak nehrin bir yanını boşaltıp diğer yanda muhafızlar yerleştirerek Germenlerin Rhen'i geçmesini engellemeye çalıştılar. Germenler her yolu denediler. 4. Gemileri az olduğu için geçemiyorlardı. Öte yandan Menapiler de onlara bir engel oluşturuyordu. Bunun üzerine geri dönüyormuş gibi yaptılar. 5. Üç günlük yol gittiler ve daha sonra geri döndüler. Atlıları bu yolu bir günde geri dönerek Menapilere baskın yaptılar. 6. Keşif birliklerinden Germenlerin geri döndüğünü öğrenince Rhen'in diğer tarafındaki köylerine yeniden taşınmışlardı. 7. Germenler Menapileri öldürdüler ve gemilerine el koydular. Daha sonra da Rhen'in diğer yanındaki Menapiler farkına varmadan nehri aştılar. Bütün evleri ele geçirdiler. Kışın geri kalan kısmında Menapilerin yiyecekleri kullandılar.

V.

1. Caesar olanları öğrendi. Galler'in dönek olmaları, düşüncelerini kolayca değiştirmelerini ve yeniliklere çok açık olmalarını göze alarak onlara güvenmemek gerektiğine karar verdi. 2. Gerçekten de Galler'in şöyle bir geleneği vardır: Yolcuları istemeseler bile durdururlar ve olup bitenler hakkında ne duyduklarını öğrenirler. Kentlerde halk tüccarların etrafını çevirip, nereden geldiklerini ve neler öğrendiklerini anlatmaya zorlar. 3. Böyle hikâyeler ve söylentiler çoğu kez Galleri en önemli konularda daha sonradan pişman olacakları kararları almaya götürür. Çünkü bu insanlar söylentilere kolayca inanıverirler, yolcular da onlara inanmaktan hoşlanacakları şeyleri söylerler.

VI.

1. Galler'in davranışlarını bilen Caesar daha ciddi bir isyanla karşılaşmamak için her zamankinden daha erken günlerde ordusunun yanına gitti. 2. Oraya vardığında korktuğu şeylerin başına geldiğini anladı. 3. Kimi kabileler Germenlere elçiler göndererek, Rhen'i geçmelerini isteyerek tüm isteklerini karşılayacaklarını söylemişlerdi. 4. Böylece umutlanan Germenler geniş bir alana yayılıyorlardı. Daha şimdiden Eburonlarla Treverlera bağlı olan Condrusların sınırlarına ulaşmışlardı. 5. Caesar Gallia'daki tüm önderleri yanına çağırdı. Öğrendiklerini gizlemeyi tercih etti ve daha sonra Gallialıları sakinleştirip cesaretlendirdi. Daha sonra da Germenlerle bir atlı savaşı yapmaya karar verdi.

VII.

1. Yiyecek sıkıntısını giderdikten sonra atlıları seçti. Daha sonra Germenlerin yaşadığı yerlere doğru harekete geçti. 2. Birkaç günlük yoldayken Germenlerden elçiler geldi. Şunları söylüyorlardı: 3. Germenler Romalılarla savaşmak istemiyorlardı. Fakat zorunlu kalırlarsa da çekinmezlerdi. Çünkü atalarından kalma bir gelenekleri vardı. Her kim onlarla savaşmak isterse onlarla savaşırlar, hiçbir zaman yalvarmazlardı. Ancak yine de belirtmeleri gerekiyordu ki buraya vatanlarından kovuldukları için mecburen gelmişlerdi. 4. Eğer Romalılar sevgilerini kazanırlarsa çok faydalı dostlara sahip olurlardı. Ya Romalılar onlara yerleşecek arazi göstersinler ya da silahla ele geçirdikleri yerleri korusunlardı. 5. Sadece Sueblere yenilmişlerdi. Ancak Sueblerle ölümsüz tanrılar bile baş edemezlerdi. Başka herkesi mağlup edebilirlerdi.

VIII.

1. Caesar, elçilere gerektiği şekilde cevap verdi. Fakat konuşmasını şöyle bitirdi: Gallia'da kalırlarsa kendileriyle dost olamazdı. 2. Kendi topraklarını savunmayan insanların başkalarının ülkesini işgal etmesi de doğru olmazdı. Ayrıca Gallia'da birilerini rahatsız etmeden yerleşecekleri boş topraklar da yoktu. 3. İsterlerse Ubilerin topraklarına yerleşebilirlerdi. Ubi elçileri şu an ordugâhındaydı ve Sueblerin yaptıklarından yakınıyorlardı. Ubilere yardımcı olmaları için emir verecekti.

IX.

1. Elçiler teklifleri kabile halkına bildireceklerini ve üç gün sonra cevap vermek için yeniden geleceklerini söylediler. Ayrıca ordugâhını daha yakına getirmemesini istediler. 2. Caesar isteklerini yerine getirmeyeceğini söyledi. 3. Çünkü birkaç gün önce Mosa Nehri'nin diğer yanındaki Ambivaritlerin topraklarına yiyecek ve ganimet bulmak üzere getirmek üzere büyük bir atlı birliği gönderdiklerini öğrenmişti. Bu nedenle atlıları beklediklerini ve Caesar'ı oyalamak istediklerini sanıyordu.

X.

1. Mosa Nehri, Lingonların topraklarındaki Vosegus Dağları'ndan doğar. 2. Rhen'den Vacalus adındaki bir kolu da içine alarak Batav Adası'nı oluşturur. Daha sonra okyanustan seksen mil uzakta Rhen'e dökülür. 3. Rhen Nehri Alplerde yaşayan Lepontilerin ülkesinden çıkar. Uzun bir yol izleyerek Nantuatlar, Helvetler, Sequanlar, Mediomatricler, Triboclar ve Trevetlerin toprakları içinde süratle akar. 4. Okyanusa yaklaştığı zaman birçok kola ayrılarak birkaç büyük ada oluşturur. Adaların çoğunda vahşi ve barbar kabileler yaşar. Kimilerinin sadece balık ve yumurta yiyerek yaşadıkları sanılmaktadır. Rhen Nehri daha sonra birçok ağızla okyanusa dökülür.

XI.

1. Caesar düşmana oniki mil kadar yaklaştığında elçiler yeniden geldiler. Caesar'a daha fazla ilerlememesi için yalvarmaya başladılar. 2. Elçiler istekleri kabul edilmeyince bu kez de yürüyüş kolunun önündeki atlılara haber gönderilerek savaşa başlanmaması ve Ubilere elçiler göndermek için kendilerine bir fırsat vermesini dilediler. 3. Ubilerin önderleri ve senatoları sözlerine tutacaklarına dair yemin ederlerse Caesar'ın teklifini kabul edeceklerini belirttiler. Görüşmeler için de üç gün istediler. 4. Caesar üç günlük sürenin uzaktaki atlıların geri dönmesi için istendiğini sanıyordu. Buna karşın bugün yalnızca dört mil ilerleyeceğini söyledi. 5. Ertesi gün yanına olabildiğince kalabalık gelmelerini çünkü konu hakkında bir araştırma yapacağını ifade etti. 6. Süvari birliği komutanlarınaysa düşmanı savaşa zorlamamalarını, düşmanın bir hamlesi olursa kendisi gelinceye kadar savaştan kaçınmalarını söyledi.

XII.

1. Düşmanın sekizyüz kadar atlısı vardı. Musa'nın diğer tarafında yiyecek bulmaya gidenler henüz geri dönmemişti. Beşbin civarındaki atlımız için korkulacak bir şey yoktu. Çünkü Germen elçileri henüz yanından ayrılmıştı ve bir günlüğüne ateşkes yapılmıştı. 2. Fakat atlılarımızla karşılaşınca saldırıya geçtiler. Askerlerimiz karşılık verince atlarından inerek savaşmaya başladılar. Askerlerimizin çoğu kaçmak zorunda kaldı. Gerçekten askerlerimiz büyük bir paniğe uğramışlardı. Yürüyüş kolumuzun ana bölümüne ulaşıncaya kadar kaçmaya devam ettiler. 3. Çarpışmada yetmişdört atlımız öldürüldü. 4. Öldürülenler arasında Aquitanialı seçkin bir ailenin çocuğu olan Piso da vardı. Piso'nun dedesi kendi kabilesinin kralıydı. Roma senatosu tarafından bir dost olarak karşılanmıştı. 5. Piso düşmanlar tarafından kuşatılan kardeşinin yardımına koştu. Onu tehlikeden kurtardı. Fakat atı yaralanınca yere düştü. Gücü yettiği kadar kahramanca dövüştü. 6. Kuşatıldı ve yaralandıktan sonra öldürüldü. Kardeşi de onun öldüğünü görünce yeniden çarpışmaya girip, düşmanın ortasına atılınca öldürüldü.

XIII.

1. Caesar çarpışma bittikten sonra hile yaparak barış isteyen sonra da saldıran bu kabilenin elçilerini artık yanına kabul etmemeye karar verdi. 2. Hem de düşman atlılarının geri gelip sayılarının artmasını beklemek büyük bir çılgınlık olurdu. 3. Ayrıca düşman bir tek çarpışmayı kazanarak dönek Galler'in üzerinde büyük etki kurmuştu. Düşmanın bir plan yapmasına bile zaman bırakmamalıydı. 4. Karar verdikten sonra komutanlara bu konu hakkındaki görüşlerini açıkladı. Tam da bu anda isteklerine uygun bir olay oldu. Bir sonraki gün hain inkarcı Germen elçileri yanına geldi. Aralarında önderleri de vardı 5. Elçiler dünkü çarpışmaya isteklerinin dışında girdiklerini söylemek ve ateşkesi bir gün daha uzatmak için gelmişlerdi. 6. Caesar gelmelerine sevinerek tutuklanmalarını emretti. Ardından birliklerinin tamamını ordugâhtan çıkardı. Son çarpışmada biraz zarar görmüş olan atlıların arkadan gelmelerini emretti.

XIV.

1. Yürüyüş kolu üç sıradan meydana geliyordu. Caesar sekiz millik alanı çabucak geçerek düşman farkına varmadan ordugâha ulaştı. Germenler neye uğradıklarını anlayamadılar. 2. Çok çabuk gelmemiz, komutanlarının başlarında olmaması ve ne yapacaklarına karar verecek zaman bulamamalarından dolayı saldırmanın mı 3. yoksa kaçmanın mı daha iyi olacağına karar veremediler. 4. Bir gün önce olanlara öfkelenmiş olan askerlerimiz şaşkınlık içindeki düşmanların ordugâhına saldırdılar. 5. Kimileri silahlarını çok çabuk alabildiklerinden dolayı arabalar ve ağırlıklar arasında bir süre karşı koydular. Kadınlar ve çocuklar ise etrafa kaçışmaya başladılar. Çünkü Germenler bütün mallarıyla ve aileleriyle beraber Rhen'i geçmişlerdi. Caesar kaçanları kovalamak için atlıları görevlendirdi.

XV.

1. Germenlerin bir kısmıysa gürültüyü duyarak akrabalarının öldürüldüğünü anladılar. Sancaklarını bırakarak ordugâhtan dışarı kaçtılar. 2. Mosa ile Rhen'in birleştiği yere geldiklerinde kaçmaktan vazgeçtiler. Zaten çoğu öldürülmüştü. Geri kalanlar kendilerini nehre attılar. Akıntının şiddeti, korku ve yorgunlukla birleşince burada da birçok kayıp verdiler. 3. Romalılarsa hiç asker kaybetmediler. Sadece birkaç yaralı ile kalabalık düşmanı yenmiş olmanın verdiği sevinçle ordugâha geri döndüler. Düşmanın sayısı yaklaşık olarak dörtyüzotuzbindi. 4. Caesar ordugâhta tutuklu olan Germen elçilerinin gitmelerine izin verdi. 5. Fakat elçiler ülkelerini yağmaladıkları Galler'in intikam almak isteyeceklerini düşünerek ordugâhta kalmak istediler. Caesar onlara izin verdi.

XVI.

1. Caesar Germen seferi tamamlandıktan sonra Rhen'i geçmeye karar verdi. Bunun birçok nedeni vardı. En önemlisi Germenlerin bu kadar kolaylıkla Gallia'ya girebilmeleriydi. Onları bir Roma ordusunun da Rhen'i geçmeye gücü ve cesareti olduğunu göstererek korkutmak istiyordu. 2. Ayrıca yukarıda sözü edilen Usipetlerin ve Tencterlerin atlıları yiyecek bulmak için Mosa Nehri'ni geçmiş ve savaşa katılmamışlardı. Kabileleri bozguna uğrayınca Rhen'in diğer yanındaki Sugambrlara sığınmışlar ve onlarla birleşmişlerdi. 3. Caesar Sugambrlara elçiler gönderdi. İsteği kendisine ve Gallia'ya karşı savaşanların teslime edilmesiydi Şöyle cevap verdiler: 4. Roma İmparatorluğu'nun sınırı Rhen Nehri'ydi. Eğer isteğinin dışında Germenlerin Rhen'i geçmelerinden rahatsız oluyorsa kendisi nasıl Rhen'i geçmek istiyordu? 5. Ayrıca Rhen'in diğer yanındaki kabilelerden sadece Ubiler Caesar'la dost olup rehineler vermişlerdi. Kendilerine yardım etmesi için yalvarıyorlardı. Çünkü Suebler tarafından rahatsız ediliyorlardı. 6. Eğer devlet işleri yardıma engelliyorsa onun sadece Rhen'den ordusunu geçirmesi yetecekti. Bu bile onlar için bir yardım ve umut olacaktı. 7. Germania'nın en uzak kabileleri arasında bile Ariovistus'un yenilmesinden sonra Roma ordusunun ünü çok artmıştı. Roma'nın ünü ve dostluğu mutlulukları için yeterli bir şeydi. 8. Ordunun Rhen'den geçebilmesi için çok sayıda kayık vereceklerini söylüyorlardı.

XVII.

1. Caesar yukarıda sıralanan nedenlerden dolayı Rhen'i geçmeye karar vermişti. Fakat kayıklarla geçmeyi güvenli bulmuyordu. Ayrıca böyle bir şeyin Roma halkının gururuna da uygun bir davranış olmayacağını biliyordu. 2. Nehri genişliği ve hızı nedeniyle köprü kurulması çok zordu. Fakat yine de güçlüklere göğüs germek gerektiğini hissediyor, köprü kuramazlarsa orduyu geçirmemeyi düşünüyordu. 3. Aşağıdaki plana göre bir köprü yaptırmaya başladı: Bir buçuk ayak kalınlığında, alt tarafları biraz sivriltilmiş ve nehrin derinliğine göre yapılmış çift direkleri iki ayak aralıkla birleştirdi. 4. Direkleri sallarla nehrin içine götürüp diktirdi. Büyük tokmaklarla direkler çakıldı. Direkler gibi dikey durmuyorlardı. Fakat direkler nehrin eğimiyle akıntı yönüne doğru eğiliyorlardı. 5. Her direğin karşısına aynı şekilde birbirine bağlanmış iki direk diktirdi. Her direğin arasındaki uzaklık dipten kırk ayaktı. Direkler nehrin şiddetine ve akıntısına karşı eğimlendirilmişlerdi. 6. Bu çift direklerin üstüne bağladıkları aralığı doldurmak için iki ayaklık genişliğinde söveler konuldu. Bu söveler dıştan uçlarındaki birer çift kuşakla birbirlerine tutturulmuşlardı. 7. Çapraz olarak çakıldıklarından ve birbirlerinden ayrı durduklarından dolayı nehrin akıntısı ve şiddeti arttıkça bunlarda sağlamlaşmaktaydılar. 8. Sövelerin üzerine uzunlamasına demir direkler konuldu. Uzun ve ince tahtalar da eklendi. 9. Ayrıca akıntının aşağısına doğru eğimlendirilmiş kazıklar çakıldı. Kazıklar destek olarak kullanıldıkları gibi akıntının da hızını kesiyorlardı. Köprünün yukarısına da birkaç kazık çakılmıştı. 10. Eğer yerliler ağaç kütükleri ve gemilerle köprüyü yıkmaya kalkışırlarsa kazıklar bir siper olacaklar ve köprüyü ayakta tutacaklardı.

XVIII.

1. Köprü on gün içinde tamamlandı ve ordu geçirildi. 2. Caesar köprünün her iki yanında da kuvvetli muhafız birlikleri bırakarak Sugambrlara saldırdı. 3. Bu arada çok sayıda kabileden elçiler geldi. 4. Caesar elçilerin barış ve dostluk tekliflerini kabul etti. Köprü yapımı başladıktan sonra Sugambrlar, Tenderler ve Usipetler kaçış hazırlıklarına başlamışlardı. Şimdiyse ülkelerini boşaltarak mallarıyla beraber uzaktaki ormanlara çekilmişlerdi.

XIX.

1. Caesar birkaç gün boyunca bu kabilelerin ülkesinde kaldı. Tüm köyleri ve evleri yaktı, ekinleri biçti. Daha sonra Ubilerin topraklarına geldi. Ubilere Suebler tarafından rahatsız edilirlerse yardım edeceğine söz vermişti. 2. Ubiler Sueblerin keşif birlikleri tarafından bir köprü yapımına başlandığını öğrendiklerinde geleneklerine uygun olarak bir toplantı yaptıklarını söylediler. Ayrıca haberciler göndererek kentleri boşaltmalarını, karılarını, çocuklarını ve mallarını ormanlara saklamalarını, savaşabilecek herkesin bir yerde toplanmasını emrettiklerini de eklediler. 3. Seçilen yer Suebler tarafından işgal edilen bölgelerin ortasındaydı. Burada Romalıların yaklaşmasını bekliyorlardı. Kesin savaşı orada yapmaya karar vermişlerdi. 4. Caesar Sueblerin yaptıklarını haber alınca ordusunu Rhen'den geçirmesini düşündüren bütün amaçlara ulaşmış oluyordu. Germenleri korkutmuş, Sugambrlardan intikam almış, Ubileriyse kuşatmadan kurtarmıştı. Bu nedenle Rhen'in diğer tarafında onsekiz gün geçirdikten sonra şerefi ve çıkarları için yaptıklarını yeterli gördü. Köprüyü yıktırarak Gallia'ya geri çekildi.

XX.

1. Yaz bitmek üzereydi. Gallia kuzeye baktığı için buralarda kış erken gelir. Buna karşın Caesar Britannia'ya gitmek istiyordu. Neredeyse tüm Gallia seferlerinde Britannia'dan düşmanlarımıza yardım geliyordu. 2. Belki mevsim savaşa uygun olmayabilirdi ama yine de yerlilerin karakterini incelemek, bölgeyi, limanları ve karaya çıkılacak yerleri tanımak yararlı olabilirdi. 3. Çünkü bu konularda Gallialıların pek fazla bilgisi yoktur. Tüccarlar da yalnızca bir tek kıyı hakkında yani Gallia'nın karşısındaki yer hakkında bilgileri vardır. 4. Bu yüzden her yerdeki tüccarları yanına çağırsa bile adanın büyüklüğünü, orada yaşayan kabilelerin sayısı ve gücünü, nasıl savaştıklarını, geleneklerini ve büyük gemiler için uygun limanlar bulunup bulunmadığını öğrenemezdi.

XXI.

1. Gaius Volusenus'u önceden bir savaş gemisiyle gönderip yukarıda sözü edilen konular hakkında bilgi toplamasını uygun buldu. 2. Volusenus'dan her şeyi incelemesini ve çabucak geri dönmesini istedi. 3. Kendisi bütün birlikleriyle Morinlerin topraklarına gitti. Buradan Britannia'ya giden çok kısa bir geçit vardı. 4. Etraftan gelen gemilerin ve geçen yaz Venetlerle yapılan savaş için yaptırdığı donanmanın buraya gelmesini emretti. 5. Bu sırada yapmak istedikleri öğrenilerek tüccarlar tarafından Britonlara bildirilmişti. Adadaki birçok kentten rehine vermek ve Roma halkının yönetimini kabul etmek için elçiler geldi. 6. Elçileri dinledi. Verdikleri sözleri tutarlarsa ödüller vaat ederek elçileri vatanlarına geri gönderdi. 7. Atrebatların isyanını bastırdıktan sonra kral seçtiği Commius'u da onlarla birlikte gönderdi. Caesar Corrimius'un cesaretli ve aklı başında bir kimse olmasından hoşlanıyor ve kendisine sadık kalacağını sanıyordu. Commius'un Britannia'da büyük etkisi olduğu da söyleniyordu. 8. Commius'a mümkün olduğu kadar çok kabileye gitmesini, onları Roma halkının himayesine girmeye razı etmesini ve yakında Britannia'ya geleceğini söylemesini emretti. 9. Volusenus ise karaya çıkmadan ve canını barbarlara emanet etmeden beş gün boyunca kıyıdan ülkenin tamamını gezdi. Daha sonra Caesar'ın yanına dönüp öğrendiklerini anlattı.

XXII.

1. Caesar burada gemileri hazırlamak için kalırken Morinlerden çok sayıda elçi geldi. Geçen mevsimde yaptıkları için özür dilediler. Geleneklerimizi bilmedikleri ve vahşilikleri yüzünden savaşa girmişlerdi. Emirlerini yerine getirmeye söz verdiler. 2. Caesar elçilerin teklifinden hoşlandı. Çünkü arkasında bir düşman bırakmak istemiyordu. Mevsim geçtiği için, bir sefer açmak da olanaksızdı. Ayrıca Britannia'yı işgal etmek böyle küçük konulardan daha önemliydi. Elçilerden çok sayıda rehine vermelerini istedi. Rehineleri kendi himayesine aldı. 3. İki lejyonu taşımaya yetecek olan sekiz kadar taşıma gemisi topladı ve hepsini aynı yere getirdi. Daha sonra savaş gemilerini komutanları arasında bölüştürdü. 4. Seksen gemiye onsekiz tane daha eklemek gerekir. Çünkü bu onsekiz gemi rüzgâr nedeniyle sekiz mil uzakta demirlemişler ve diğer gemilerin yanına gelememişlerdi. Caesar onsekiz gemiyi atlılarına ayırdı. 5. Ordunun geri kalan bölümünü komutanlarından Quintus Titurius Sabinus ve Lucius Aurunceleius Cotta'ya, Menapiler ve Morinlerin elçi göndermeyen kabilelerine saldırmaları için verdi. 6. Bir diğer komutan Publius Sulpicius Rufus'a yeterli miktarda birlikle limanı korumak için görevlendirildi.

XXIII.

1. Önlemler alındıktan sonra yolculuğa uygun bir hava bulundu ve üçüncü nöbet sıralarında yola çıkıldı. Atlılara ilerdeki limana gitmeleri, gemilere girmeleri ve kendi gemilerini izlemelerini emretti. Bunları yapmakta biraz geciktiler. 2. Kendisi yaklaşık olarak dördüncü saatte Britannia'ya ulaştı. Oradaki bütün tepelerde düşmanın silahlı kuvvetlerinin açılmış ve yayılmış olduklarını gördü. 3. Arazi ve denizi çevreleyen tepeler sahile ok atılabilecek kadar dikti. 4. Buranın karaya çıkmak için uygun olmadığını gördü. Dokuzuncu saate kadar demirli bir halde donanmanın geri kalan kısmının gelmesini bekledi. 5. Bu sırada komutanları ve askeri tribunusları yanına çağırarak Volusenus'dan öğrendiklerini ve yapılmasını istediği şeyleri açıkladı. Denizciliğin süratli olduğu kadar değişik manevralar da yapılması gerekli olduğunu belirterek emirlerin çabucak yerine getirilmesini istedi. 7. Daha sonra rüzgârı ve met-ceziri uygun bularak hareket etti. Yedi mil kadar yol aldıktan sonra kıyının düz ve uygun olan kısmına gemilerini yanaştırdı.

XXIV.

1. Fakat yerliler Romalıların amaçlarını sezdiler. Atlıları ve her zaman savaşta kullandıkları arabalarıyla bizi kovaladılar. Askerlerimizin karaya çıkmasını engellemeye çalıştılar. 2. Karaya çıkmak şu yüzden çok zordu: Su derin değildi ama gemiler büyük oldukları için karaya yanaşamıyorlardı. Askerler araziyi tanımıyorlardı. Elleri de boş değildi. Silahlar ağır olduğu için zorlanıyorlardı. Aynı zamanda gemilerden atlamak, dalgalarla ve düşman askerleriyle boğuşmak zorundaydılar. 3. Fakat düşman rahatça hareket edebiliyordu. Araziyi son derece iyi tanıyorlardı. Kara veya denizin içinden biraz ilerleyip oklarını atabiliyorlardı. Atları da suya alışık olduğundan rahatça denize girebiliyordu. 4. Askerlerimiz ise olanlardan korkmuş olduklarından karadaki savaşlarda gösterdikleri cesareti burada gösteremiyorlardı.

XXV.

1. Caesar olanları görünce yerlilerin yaptıklarına alışık olmayan savaş gemilerinin taşıma gemilerinden biraz uzaklaşmalarını, hızlı kürek çekerek düşmanın açık yanına getirilmelerini, oradan sapanlar, oklar ve mancınıklarla düşmana saldırmalarını emretti. Bu hareketin askerlerimize büyük yardımı dokundu. 2. Çünkü gemilerimizin biçimlerinden, kürek çekme hareketinden ve daha önceden görmedikleri türden mancınıklar düşmanı korkuttu ve durdurdu. Fakat fazla geri çekilmediler. 3. Askerlerimiz suyun derin olmasından dolayı korku yaşarlarken onuncu lejyon sancaktan yapacaklarına uğur getirmesi için tanrılara dua etti ve bağırarak şöyle dedi: "Askerler! Eğer sancağınızı düşmana bırakmak istemiyorsanız atlayın. Ben en azından cumhuriyetime ve komutanıma karşı görevimi yapacağım!" 4. Bunları söyledikten sonra atları ve sancağı düşmana doğru götürmeye başladı. 5. İşte bu sırada askerlerimiz şerefsizlik olmaması için hep birlikte gemilerden atlamaya başladılar. 6. Diğer gemilerdeki askerler de olanları görerek düşmana saldırmaya başladılar.

XXVI.

1. Şiddetli bir çarpışma oldu. Fakat askerlerimiz saflarını koruyamadılar, sağlamca ayakta duramadılar ve sancakları izleyemediler. Çünkü bir gemiden çıkan asker hangi sancağa rastlarsa o sancak altında savaşıyordu. Bu nedenle bir karmaşıklık oldu. 2. Düşmansa bütün sığ yerleri biliyordu. Bazı askerlerin gemilerden teker teker çıktıklarını görünce atlarıyla askerlerimize saldırdılar. 3. Askerlerimizi kalabalık gruplar halinde kuşattılar. Kimileriyse açık yerlerden askerlerimize ok yağdırıyordu. 4. Caesar olanları görünce askerlerin keşif gemilerine ve savaş gemilerinin kayıklarına binmelerini istedi. Sıkıştığımızı gördüğü yerlere yardımcı birlikler gönderdi. 5. Askerlerimiz karaya ulaşır ulaşmaz düşmanı geri çekilmek zorunda bıraktılar. Fakat çok fazla kovalayamadılar. Çünkü atlılar gelememişti. Eğer atlılar da gelebilseydi Caesar'ın her zamanki şansı yine yüzüne gülmüş olacaktı.

XXVII.

1. Düşmanlar yenilgiye uğradıktan sonra kaçmayı bırakarak barış yapmak için elçiler gönderdiler. Rehineler vereceklerine ve istenilenleri yapacaklarına söz verdiler. 2. Bu elçilerle beraber Atrebatlı Commuius da geldi. Commius yukarıda belirttiğimiz gibi Caesar tarafından Britannia'ya gönderilmişti. 3. Karaya çıkmış, elçi olarak geldiğini söyleyip Britonlara, Caesar'ın emirlerini bildirmişti. Britonlar ise onu yakalamışlar ve zincire vurmuşlardı. 4. Fakat savaştan sonra geri göndermişlerdi. Barış yapmak isterken bu konuda halkın suçlu olduğunu söyleyip, bilgisizliklerinden dolayı özür diliyorlardı. 5. Caesar durduk yerde Avrupa'ya barış için elçi görmelerine karşın şimdi hiçbir şey yokken kendileriyle savaştıkları için onları azarladı. Bilgisizlikleriniyse affedip, rehineler istedi. 6. Rehinelerin bir kısmını hemen verdiler, diğer kısmını ise uzaktan çağıracaklarını söyleyerek bir kaç gün istediler. Askerlerine tarlalarına gitmelerini söylediler. 7. Her yerden kabile önderleri gelmeye başladı, kendilerini ve kabilelerini Caesar'a teslim ettiler.

XXVIII.

1. Böylece barış yapıldı. Britannia'ya geldikten dört gün sonra, yukarıda söz ettiğimiz ve atlıları taşımakta olan on sekiz gemi yukarı limandan hafif bir rüzgâr eserken yola çıktı. 2. Britannia'ya yaklaşırken ve ordugâhtan görünecek uzaklıktayken birdenbire bir fırtına başladı. Hiçbiri yola devam edemedi. Bazı gemiler limana geri döndüler, diğerleri ise adanın batı tarafına doğru sürüklenmeye başladılar. Fakat yine de demir atmayı başardılar. 3. Fakat dalgalar yüzünden gemiler su almaya başlayınca zorunlu olarak fırtınalı bir gecede yola çıkıp Avrupa'ya geri döndüler.

XXIX.

1. Aynı gece ay ışığı vardı. Okyanusta ay ışığının olduğu gecelerde genelde en büyük met-cezirler olur. Askerlerimiz bundan habersizlerdi. 2. Sular Caesar'ın orduyu taşıttığı kuru toprak üzerindeki savaş gemilerini doldurmaya başladı. Ayrıca fırtına taşıma gemilerimize de zarar veriyordu. Askerlerimizin yardım etme şansları yoktu. Çok sayıda gemi parçalandı. 3. Kalanlar ise halatları, demirleri ve diğer donanımları kaybolduğu için işe yaramaz durumdaydılar. Askerlerimiz bundan dolayı büyük korkuya kapıldılar. 4. Ellerinde başka gemi yoktu, ayrıca tamir etmeleri için de araç gereçleri eksikti. Ayrıca herkes ordunun kışı Gallia'da geçirmesi gerektiğini çünkü orada kış için yiyecek sağlandığını biliyordu.

XXX.

1. O sırada Caesar'ın ordugâhında bulunan ve olanları öğrenen Britannia kabilelerinin önderleri aralarında konuşmaya başladılar. Atlılarımızın, gemilerimizi ve yiyeceğimizin olmadığını biliyorlardı ve ordugâhımızın küçük olmasından dolayı az sayıda askerimiz olduğunun da farkındaydılar. Ordugâh Caesar'ın lejyonları ağırlıkları olmadan getirmesi yüzünden küçüktü 2. Bu nedenlerle savaşa yeniden başlamanın, yiyecek ve diğer malzemeyi elde etmemizin önüne geçmenin ve savaşı kışa kadar uzatmanın en iyi fikir olduğuna karar verdiler. Eğer Romalıları yenip geri gitmeye zorlarlarsa bir daha kimsenin Britannia'ya savaşmak için gelemeyeceğini düşünüyorlardı. 3. Tekrar bir isyan hazırlamaya, yavaş yavaş ayrılmaya ve köylerden asker çağırmaya başladılar.

XXXI.

1. Caesar henüz amaçlarını öğrenmemişti. Fakat gemilerin kazaya uğraması ve artık rehinelerin gelmemesi yüzünden olacaklardan şüphelenmeye başladı. 2. Bu nedenle herhangi bir şey olursa diye önlemler almaya başladı. Her gün tarlalardan yiyecek topluyor, kullanılmayacak durumda olan gemilerin kereste ve bakırını daha az zarar görmüş gemilerin tamiri için kullanıyordu. Tamir için gerekli şeyler Avrupa kıtasından getiriliyordu. Askerler son derece gayretli çalışıyorlardı. 3. Böylece oniki gemi kullanılamayacak hale gelmesine karşın diğerleri tamir edildi.

XXXII.

1. Gemiler tamir edilirken yedinci lejyon yiyecek toplamaya gönderilmişti. O ana kadar Britannialıların düşmanlık yapacaklarına dair bir belirti yoktu. Çünkü halkın bir kısmı tarlalarında kalıyor, bir kısmı ise sürekli olarak ordugâha gidip geliyordu. 2. Ordugâhın kapısındaki nöbetçiler yedinci lejyonun gittiği yerde her zamankinden daha fazla toz bulutunun görüldüğünü söylediler. Caesar herhangi bir isyan çıkmış olabileceğinden şüphelenerek yanındaki erlerle oraya gideceğini, diğer askerlerin de kendisini izlemelerini istedi. 3. Biraz ilerleyince askerlerin düşman tarafından kuşatıldığını ve karşılık vermekte güçlük çektiklerini gördü. Lejyon bir yerde toplanmıştı ve her taraftan ok yağdırılıyordu. 4. Konu şuydu: Etraftaki her yerden ekin toplanmıştı fakat sadece bir yer kalmıştı. Düşman askerlerimizin buraya geleceğini tahmin ederek geceleyin ormanlarda saklanmışlardı. Askerlerimiz buraya gelip ekinleri toplamak için silahlarını yere bırakınca düşmanlar saldırmaya başlamışlar. 5. Birkaç kişiyi öldürmüşler, kalanları saf oluşturmalarına fırsat bulabilecek zaman bırakmadan etraflarını arabalarla ve atlarla kuşatmışlardı.

XXXIII.

1. Arabalarla şöyle çarpışırlar: Her yöne doğru arabalarını sürüp ok atarlar. Böylece çoğu zaman atlar ve arabaların gürültüsüyle düşman saflarını karıştırırlar. Atlı birliklerin arasına girince arabalarından atlarlar ve yaya olarak çarpışırlar. 2. Bu arada arabacılar savaştan çekilirler, eğer düşmanın kalabalık olması sayesinde sıkıntıya düşerlerse savaştan geri çekilebilmek için uygun bir yere arabalarını dizerler. 3. Böylece süvarilerin hareket yeteneği ile piyadelerin istikrarlı savaşlarını birleştirirler. Her gün yaptıkları eğitimle atlarını en dik bayırlardan aşağı koşturmaya, aniden durup döndürmeye, arabalarla birlikte koşmaya, boyunduruk üstünde durmaya ve çabucak arabanın içine girmeye alıştırırlar.

XXXIV.

1. Birliklerimiz bu yeni savaş sistemine alışkın olmadıkları için zor duruma düştüklerinde Caesar yardıma yetişti. Onun gelmesiyle düşman durdu. Askerlerimiz kendilerini toparlayacak zaman buldular. 2. Caesar savaşa girmek için uygun bir zaman olmadığına karar verdi ve kısa bir aradan sonra lejyonları tekrar ordugâha götürdü. 3. Bu olaylar sırasında bütün askerlerimiz işlerinin başındaydı. Tarlalarda kalmış olan yerliler geri çekildiler. Daha sonra birkaç gün süren bir fırtına başladı. 4. Fırtına yüzünden askerlerimiz ordugâhta kalmak zorunda kaldılar, düşmanlar da saldıracak fırsat bulamadılar. 5. Bu sırada yerliler her yere haberciler gönderdiler. Askerlerimizin az olduğunu, ganimetin çok olduğunu ve eğer Romalılar ordugâhtan çıkarılırsa bağımsızlıklarını yeniden kazanacaklarını söyledi. Böylelikle büyük bir atlı ve yaya birliği toplayarak ordugâha saldırdılar.

XXXV.

1. Caesar önceden olan 'şeyin yeniden gerçekleşeceğini bekliyordu. Düşmanlar püskürtüldükleri zaman tehlikeden çabucak kaçacaklardı. Fakat Atrebatlı Commius'un getirdiği otuz atlı yanındaydı. 2. Lejyonları ordugâhın önünde saf halinde dizdi. Savaş başlayınca düşmanlar askerlerimizin saldırısına dayanamayıp geri kaçtılar. 3. Romalılar hızları ve güçleri yettiği sürece kovaladılar. Çok fazla adam öldürüldü. Sonunda etraftaki bütün evleri yakarak ordugâha döndüler.

XXXVI.

1. Aynı gün düşmanın elçileri Caesar'ın yanına gelip barış görüşmeleri yapmak istediler. 2. Caesar önceden istediği rehinelerin sayısını iki katına çıkararak, rehinelerin Avrupa'ya getirilmelerini istedi. Gündüzlerin ve gecelerin eşit olduğu zaman yaklaşıyordu. Zarar görmüş bir donanma ile kışın zorluklarına katlanmak istemiyordu. 3. Uygun bir rüzgâr bulunca gece yansından bir süre sonra yola çıktı. 4. Bütün gemiler herhangi bir zarara uğramadan Avrupa'ya ulaştılar. Fakat iki taşıma gemisi biraz sürüklenerek asıl limanın biraz aşağısındaki bir başka limana geldi.

XXXVII.

1. Gemilerden üçyüz kadar asker karaya çıkmış ve ordugâha doğru hızlıca yürüyorlardı. Caesar'ın Britannia'ya giderken isyanlarını bastırdığı Morinler kalabalık olmamalarına rağmen ganimet elde edebileceklerini düşünerek askerlerimize saldırdılar. 2. Öldürülmek istemiyorlarsa silahlarını bırakmaları gerektiğini söylediler. Romalılar bir halka oluşturarak kendilerini korudular. Bağrışmaları duyan altıbin kişi oraya gelmişti. 3. Caesar olanları duyunca atlıların tamamını yardım için gönderdi. Bu arada askerlerimiz düşman saldırısına karşı durmuşlar, dört saatten fazla bir süre büyük bir kahramanlıkla dövüşmüşlerdi. Sadece birkaç askerimiz yaralanmış, düşmandan ise çok fazla adam ölmüştü. 4. Atlılarımız gelir gelmez düşmanlar kaçtılar. Düşmanın büyük bir bölümü öldürüldü.

XXXVIII.

1. Caesar ertesi gün komutanlarından Labienus'u Britannia'dan geri getirdiği lejyonlarla beraber isyan etmiş olan Morinlere karşı savaşmaları için gönderdi. 2. Bataklıkların korumuş olmasından dolayı düşmanın kaçacak yeri yoktu. Bir önceki sene oralara sığınmışlardı. Kaçacak yerleri olmadığı için Labienus'a teslim olmak zorunda kaldılar. 3. Lejyonları Menapilerin götüren Quintus Titurius ile Lucius Cotta ise düşmanın tarlalarını yakıp yaktılar, ekinleri ve evleri ateşe verip Caesar'ın yanına geri döndüler. Menapilerin hepsi sık ormanlarda saklanmışlardı. 4. Caesar lejyonların hepsinin kışlık ordugâhlarını Belgaların topraklarında kurdu. Britannia'dan sadece iki kabile buraya elçi gönderdi, diğerleri Caesar'ı umursamadı. 5 Senato, Caesar'ın mektuplarını aldıktan sonra başarıları için yirmi gün süren bir şükran töreni yapılmasına karar verdi.