1. Gallia üç bölgeye ayrılmaktadır. Birinci bölgede Belgalar, ikincisinde Aquitanlar, üçüncüsündeyse kendilerine Keltler adını veren bizim dilimizdeyse Galler ismiyle bilinen halk yaşar. 2. Gallia'daki üç kabilenin her biri dilleri, gelenekleri ve yasaları bakımından diğerlerinden farklıdır. Gallialıları Aquitanlardan Garumna Nehri, Belgalardan ise Matrona ve Sequana nehirleri ayırır. 3. Belgalar Gallia kavimleri arasındaki en cesur halktır. Çünkü hem eyaletin{1} kültür ve uygarlığından çok uzakta yaşamaktadırlar hem de insan ruhunu kadınlaştıran eşyaları satan tüccarlar buralara pek fazla gelmezler. 4. Ayrıca Rhen'in diğer tarafında yaşayan Germenlere çok yakındırlar ve sürekli onlarla savaş içerisindedirler. Yukarıda sıralanan nedenlerden dolayı Helvetler de yiğitlik bakımından diğer Gallerden üstündürler. Çünkü Helvetler de her zaman Germenlerle savaşırlar. Bazen de kendileri Germenlerin topraklarında savaşa giderler. 5. Ülkenin Galler tarafından mesken tutulduğunu söylediğimiz bölümü Rhone bölgesinden başlar. Yönü kuzeye doğru olan bölgenin sınırlarını Garumna Nehri, okyanus ve Belgaların toprakları oluşturmaktadır. Rhen Nehri ise Sequanlar ve Helvetlerin topraklarından geçmektedir. 6. Belgaların toprakları Gallia sınırında başlayarak Rhen Nehri'nin aşağısına kadar uzanmaktadır. Onların topraklarının yönü kuzeye ve doğuya doğrudur. 7. Aquitania Garumna Nehri'nden başlayarak Pirene Dağları'na ve okyanusun İspanya'ya yakın bölümüne kadar uzanır. Yönü batı ile kuzey arasındadır.
1. Orgetorix Helvetlerin en soylu ve zengin adamıydı. Marcus Messala ile Marcus Piso'nun konsüllükleri sırasında{2} krallığı ele geçirmek amacıyla bir ayaklanma başlattı. Soylular da onu destekliyordu 2. "Kahramanlık bakımından herkesten üstün olduğumuza göre Gallia'nın tamamını ele geçirebiliriz" şeklindeki sözleriyle kabile halkını göç etmeye razı etti. Halk Orgetorix'in sözlerine kolayca inandı. 3. Zaten Helvetler topraklarının özelliklerinden dolayı oldukça dar bir sahada yaşamak zorunda kalıyorlardı. Bir yanda Helvetia ile Germania arasında sınır oluşturan ve oldukça geniş ve derin bir nehir olan Rhen, diğer yanda ise Sequanlar ve Helvetler arasında bulunan son derece yüksek Iura dağları, üçüncü bir yanda ise Lemannus Gölü ve eyaletimizi Helvetia'dan ayıran Rhone Nehri bulunmaktaydı. Bütün bu coğrafi koşullar Helvetlerin geniş bir alana yayılmalarını engellediği gibi komşularıyla savaşmalarını da zorlaştırıyordu. 5. Sıralanan nedenlerden dolayı içlerinde savaş isteği duyan Helvetler oldukça sıkıntılıydılar. 6. Öte yandan nüfuslarının kalabalık olması onlara topraklarının nüfuslarına oranla oldukça küçük olduğu düşüncesini veriyordu. Toprakları uzunlamasına yaklaşık ikiyüzkırk mil, genişliğine ise yüzseksen mil kadardı.
1. Orgetorix'in sözlerinin etkisinde kalan Helvetler göç için gerekli şeyleri hazırlamaya başladılar. Olabildiği kadar çok yük hayvanı ve araba satın aldılar. Yolculukları sırasında kendilerine yetecek kadar yiyeceğe sahip olabilmek için mümkün olduğu kadar fazla tohum ektiler. Ayrıca en yakın komşularıyla da barış ve dostluk kurdular. 2. Bütün bu işleri başarmak için iki yılın yeteceğini düşündüler ve üç yıl sonra yola çıkmaya karar verdiler. 3. Göç hazırlıklarını yönetmek için Orgetorix görevlendirildi. Ayrıca kabilelere elçi olarak gitme görevini de üstlendi. Yolculuğu sırasında Sequan kabilesinden Catamantaloedis'in oğlu Casticus'u kendilerine yardım etmeye razı etti. Casticcus'un babası Sequanların kralıydı. Kendisine Roma senatosu tarafından "Roma halkının dostu" unvanı da verilmişti. Orgetorix Casticus'a babasının krallığını ele geçirmesini önerdi. 4. Aynı günlerde Haedu kabilesinin önderi olan ve halk tarafından çok sevilen Diviciasus'un erkek kardeşi Dumnorix'e de aynı şeyi önerdi. Ayrıca kızıyla onu evlendirdi. 5. Girişimlerinin kolayca gerçekleşebileceğini söylüyordu. 6. Kendisinin de bütün Gallia'nın en kuvvetli kabilesi olan Helvetlerin krallığını ele geçirmek üzere olduğunu ifade ediyordu. Onlara kendi araç gereçleri ve ordusuyla birer krallık kazandıracağını vaat etti. 7. Bu kimseler de Orgetorix'in sözlerine kanarak karşılıklı olarak yemin ettiler. Krallıkları ele geçirdikten sonra en kuvvetli ve en cesur üç kabilenin yardımıyla bütün Gallia'yı ele geçireceklerini umuyorlardı.
1. Casuslar bu planı Helvet halkına haber verdi. Orgetorix'i zincirlere vurarak sorgulamaya karar verdiler. Eğer mahkûm edilirse diri diri ateşte yakılması gerekiyordu. 2. Orgetorix sorgulamanın yapılacağı gün etraftaki adamlarını, hizmetkarlarını ve borçlularını topladı. Bütün adamlarının sayısı onbine yakındı. Adamlarının sayesinde sorgulanmaktan kurtuldu. 3. Duruma öfkelenen kabile halkı haklarını silahlarıyla korumaya çalıştı. Memurlar köylerden birçok asker topladılar. Bu sırada Orgetorix öldü. Helvetlerin de sandığı gibi kendi kendini öldürmüş olması olası görünmektedir.
1. Olan bitenlere rağmen Orgetorix'in ölümünden sonra Helvetler vatanlarını terk etmek konusunda düşündükleri şeyleri gerçekleştirmeye çalıştılar. 2. En sonunda amaçlarına ulaşabilmek için kendilerini hazır sandıkları zaman ikibin civarındaki kasabalarını, dörtyüz civarındaki köylerini ve diğer özel yapıları yakıp yıktılar. 3. Taşıyabileceklerinin dışındaki bütün ürün yakıldı. Böylece vatanlarına dönme umudunu tamamen ortadan kaldırıyorlardı. Ayrıca bu sayede her türlü tehlikeye daha istekli bir biçimde karşı konulabilecekti. Herkese kendisi için üç ay yetecek kadar tahıl alması emredilmişti. Komşuları olan Rauraclan, Tulingleri ve Latobrigleri aynı şeyi yapmaya yani kasaba ve köylerini yakarak birlikte yola çıkmaya razı ettiler. Önceleri Rhen'in diğer tarafında yaşayan daha sonradan ise Noricum'a giden ve Noreia'ya saldıran Boileri de müttefikleri olarak yanlarına aldılar.
1. Vatanlarından ayrılırken önlerinde iki yol vardı. İlki Sequanların toprakları içinden geçen ve Iura Dağları'yla Rhone Nehri arasındaki dar ve sarp yoldu. Buradan arabalar tek sıra halinde zorlukla geçebileceklerdi. 2. Ayrıca son derece yüksek bir dağ yolun üzerine asılı gibi duruyordu. Sadece birkaç kişi yürüyüşlerine kolayca engel olabilirdi. İkinci yol ise Roma eyaleti içinden geçmekteydi. Bu yol geçişe çok daha uygundu. Helvetlerle son zamanlarda yatıştırılmış olan Allobroglar arasında Rhone Nehri akar. Bu nehrin bazı yerlerinden geçilebilir. 3. Allobrogların en son şehri ve Helvetlerin sınırına en yakın kent Geneva'dır{3}. Bu kent Helvetlerin topraklarına bir köprü aracılığıyla bağlanmıştır. Helvetler Roma halkıyla henüz barışmadıklarını zannettikleri Allobrogları ülkelerinden geçmeye razı edeceklerini, razı edemezlerse bunu zorla yapabileceklerini düşünüyorlardı. Daha sonra hareket için bütün hazırlıklarını tamamladıktan sonra bir gün belirlediler. O gün Rhen kıyılarında toplanılacaktı. Bütün bu olaylar Lucius Piso ile Aulus Gabinius'un konsüllüğünde{4} martın yirmisekizinde gerçekleşmiştir.
1. Caesar Helvetlerin Roma'ya ait bir eyalet içinden geçmeye başladıklarını öğrenir öğrenmez hemen Roma'dan ayrıldı. Çabucak Geneva civarına ulaştı. 2. Bütün eyaletten mümkün olduğu kadar çok sayıda asker istedi. Çünkü uzak Gallia'da sadece bir lejyon{5} kuvveti bulunmaktaydı. İlk olarak Geneva'daki köprünün yıkılmasını emretti. 3. Helvetler Caesar'ın geldiğini öğrenince elçiler gönderdiler. Gönderilenler kabilelerinin en soylu adamlarıydı. Nammeius ile Verucloetius elçi heyetinin başında bulunuyordu. Elçiler amaçlarının hiçbir zarar vermeksizin eyaletin içinden geçmek olduğunu çünkü başka bir çarelerinin olmadığını ve Caesar'dan bunu yapmak için izin istediklerini söylemek üzere emir almışlardı. Caesar, Lucius Cassius'un öldürüldüğünü, ordusunun bozguna uğratılıp esir alındığını unutmayarak izin verilmemesi gerektiğini düşünüyordu. 4. Ayrıca kafalarında düşmanlık yapmak düşüncesi olan bu insanların eyaletten geçmek fırsatını elde ettikten sonra etrafa zarar vermekten kaçınmayacaklarını biliyordu. 5. Fakat elçilerden düşünmek için bir gün istedi. Çünkü istediği askerlerin toplanmasını bekliyordu. Eğer bir şey isterlerse onüç nisan günü yeniden gelebilirlerdi.
1. Bu arada yanında bulunan lejyonu ve eyaletten topladığı askerleri bir duvar ve hendek yapmakla görevlendirdi. Duvar, Rhone Nehri'ne akan Lemannus gölünden Sequanların arazisini Helvetlerden ayıran Iura dağlarına kadar uzanacaktı ve ondokuz mil uzunluğunda ve onaltı ayak{6} yüksekliğinde olacaktı. 2. Savunma için yapılanlar tamamlandıktan sonra düşman geçmek isterse engellemeleri için küçük kaleler içine çeşitli birlikler yerleştirdi. 3. Söylediği gün elçiler yanına geldiler. Caesar Roma halkının geleneklerine uygun olarak eyaletten hiç kimseyi geçirmeyeceğini, zorla geçmeye kalkarlarsa onlarla savaşacağını söyledi. 4. İşlerin umdukları gibi gitmediğini gören Helvetler gece gündüz demeksizin çalışarak kayıkları birbirine bağladılar ve çok sayıda sal yaptılar. Bu şekilde Rhone Nehri'nin en sığ yerlerini belirleyerek nehri aşmaya çalıştılar. Fakat çabucak toplanan askerlerin savunma hattından attıkları oklardan dolayı geçemeyince girişimlerinden vazgeçtiler.
1. Helvetler için geriye sadece Sequanların arazisinden geçen diğer yol kalıyordu. Bu yol dar olduğundan dolayı Sequanların iznini almaları gerekmekteydi. 2. Sequanlardan izin alamayınca Haedu kabilesinden Dumnorix'e elçiler gönderdiler. Amaçlarına ulaşmak için ondan yardım istediler. 3. Dumnorix'in Sequanlar üzerinde büyük etkisi vardı. Herkes kendisini cömertliğinden dolayı seviyordu. Ayrıca Dumnorix Helvetlerle de dosttu. Çünkü Orgetorix'in kızıyla evlenmişti. Krallık hırsına kapılmış olan Dumnorix bir isyan başlatarak olabildiğince çok kabileyi kendine bağlamak istiyordu. 4. Bundan dolayı yardım etmeye karar verdi. Helvetlere ülkelerinden geçiş izni vermeleri için
Sequanları ikna etti. Her iki tarafın birbirlerine rehineler vermesini sağladı. Böylece, Sequanlar Helvetleri engellemeyecekler, Helvetler de hiçbir kötülük yapmaksızın geçip gideceklerdi.
1. Caesar Helvetlerin, Sequanlar ve Haedulara ait topraklardan Santonların ülkelerine geçmeyi planladıklarını öğrendi. Santonlar eyalette küçük bir kabile olan Tolosatların ülkesinden çok uzakta yaşamamaktaydılar. 2. Caesar eğer Helvetler buraya gelirlerse eyaletin büyük bir tehlike içine düşeceğini anlıyordu. Çünkü Roma halkının düşmanı olan savaşçı bir kabile, savunulması imkânsız ve son derece verimli bir bölgede komşusu olacaktı. 3. Bu nedenlerden dolayı komutanlarından Titus Labienus'u{7} yaptırdığı savunma hattının komutanlığına getirdi. Kendisi ise hemen İtalya'ya gitti. Oradan iki lejyon topladı ve Aquileia civarında kışı geçiren üç lejyonu ordugâhlarından çıkardı. Bu beş lejyonla birlikte en kısa yoldan Alpleri aştı ve uzak Gallia'ya geldi. 4. Burada Ceutronlar, Graioceller ve Caturigler bulundukları yüksek yerlerden saldırarak ordusunun ilerlemesine engel olmaya çalıştılar. Caesar birkaç çarpışmadan sonra onları geri püskürttü. Yedi gün sonra Yakın Gallia'nın son kenti olan Ocelum üzerinden Uzak Gallia'daki Vocontilerin ülkesine ulaştı. Oradan ordusunu Allobrogların topraklarına daha sonra Segusiavların ülkesine geçirdi. Sequisavlar Rhone Nehri'nden sonraki ilk kabiledir.
1. Bu arada Helvetler birliklerini dar boğazlardan ve Sequanların topraklarından geçirmişler ve Haeduların sınırlarına dayanmışlardı. Onların topraklarını yağmalıyorlar ve yakıp yıkıyorlardı. 2. Haedular kendilerini ve sahip oldukları şeyleri savunamadılar. Bunun üzerine yardım istemek için Caesar'a elçiler gönderdiler. 3. Elçiler Haeduların her zaman Roma halkına hizmet ettiklerini ve Roma ordusunun önünde ülkelerinin yakılıp yıkılmasına, çocuklarının esir olarak götürülmesine, kasabalarının alınmasına layık olmadıklarını söylüyorlardı. Ayrıca Haeduların müttefikleri ve yakın akrabaları olan Ambarroslar Caesar'a vatanlarının yakılıp yıkıldığını, kasabalarını düşmana karşı zorlukla savunabildiklerini bildirdiler. 4. Rhone Nehri'nin diğer tarafında köyleri ve malları olan Allobroglar da kaçıp Caesar'a sığındılar. Kendilerine yalnızca boş toprakların bırakıldığını söylediler. Bu olaylar sonunda Caesar derhal bir karar vermek zorunda kaldı. 5. Helvetleri Roma'nın müttefiklerinin mal ve mülklerini yağma edip Santonların topraklarına ulaşıncaya kadar beklemesi doğru olmazdı.
1. Arar Haeduların ve Sequanların sınırları içinden geçip Rhone'a dökülen bir nehirdir. Yavaşlığı inanılmaz derecededir. Hangi yöne doğru aktığı ilk bakışta anlaşılamaz. Nehirden Helvetler birbirine bağlı sallar ve kayıklarla geçmekteydiler. 2. Caesar keşif kollan aracılığıyla Helvetlerin birliklerinin dörtte üçünün geçişi tamamladığını dörtte birinin ise Arar'ın bu yanında kaldığını öğrendi. Üçüncü nöbette{8} üç lejyonla birlikte ordugâhtan çıkarak Helvet birliklerinin diğer tarafa geçmemiş olan bölümüne yetişti. 3. Helvetlere hiç beklemedikleri bir sırada saldırdı. Çok zor bir durumda bulunan Helvetlerin büyük bir bölümü kılıçtan geçirildi. Geri kalanlar ise kaçtılar ve etraftaki ormanlarda saklandılar. 4. Kılıçtan geçirilen kabilenin adı Tigurinus'tu. Helvet devleti dört kabileye ayrılmıştı. 5. Tigurinus kabilesi savaşçıları yirmibeş sene kadar önce tek başlarına vatanından ayrılarak konsül Lucius Cassius'u öldürdükten sonra ordusunu esir almıştı. 6. Böylece ya şans eseri ya da ölümsüz tanrıların isteğiyle Roma halkını bu kadar önemli bir yenilgiye uğratan Helvet devletinin bu kabilesi cezasını çekmiş oldu. 7. Caesar, sadece halkına yapılan kötülüklerin intikamını almış olmakla kalmadı aynı zamanda kendisine yapılan kötülüğün de karşılığını vermiş oldu. Çünkü Cassius'la yaptıkları savaşta Tiguriler kayınpederi Lucius Piso'nun dedesi Lucius Piso'yu öldürmüşlerdi.
1. Caesar savaştan sonra Helvetlerin diğer birliklerini izleyebilmek için Arar Nehri üzerinde bir köprü inşa ettirdi. 2. Caesar onlara birdenbire yaklaşınca Helvetler korktular. Çünkü nehri aşmak kendilerine yirmi güne mal olmuştu ve çok büyük zorluklara katlanmışlardı. Fakat Caesar'ın bu işi bir gün içinde tamamladığını görünce elçiler göndermeye karar verdiler. Elçilerin başında Divico vardı. Divico, Cassius ile yapılan savaşta Helvetlerin komutanıydı. 3. Caesar'la görüşmesi sırasında şunları söyledi: Eğer Roma halkı Helvetlerle barış yaparsa Helvetler Caesar'ın istediği yere gidip orada yaşayacaklardı. 4. Fakat savaş yapmak isterse kendisine Roma halkını uğrattıkları bozgunu ve Helvetlerin geleneksel yiğitliğini hatırlatması gerekiyordu. Bir kabileye nehri geçmiş olanlar arkadaşlarına yardım edemeyecek durumdayken saldırmıştı. Ancak bu durumdan dolayı kendisinin yiğit bir kimse olduğunu düşünerek Helvetleri küçümsememeliydi. Helvetler babalarından ve dedelerinden savaşta hile ve kurnazlık yapmayı değil, kahramanca savaşmayı öğrenmişlerdi. 5. Bu nedenle konuşulan bölgenin Roma halkının yenilgisiyle ve bir ordunun yok edilmesiyle ün kazanmasına neden olmasa iyi yapardı.
1. Caesar elçilere şöyle cevap verdi: Helvet elçilerinin bahsettikleri olayları iyi hatırlıyordu. Bu yüzden kararı kesindi. Roma halkının layık olmadığı halde talihsizliğe uğradığını düşündükçe öfkesi kabarıyordu. 2. Eğer Romalılar vicdanlarında herhangi bir kötülüğün azabını taşısalardı önlem almak zor olmayacaktı. Fakat hata yapmışlardı. Çünkü korkmalarına yol açacak bir şey yapmadıklarını biliyorlardı ve ortada gereksiz yere korkulacak bir şey olmadığını düşünüyorlardı. 3. Caesar eskiden yapılmış olan hakareti unutmak istese dahi yeniden yaptıkları kötülükler, isteğine uymayarak eyaletten zorla geçmeye kalkışmaları, Haedulara, Ambarroslara ve Allobroglara yaptıkları kötülükler unutulabilir miydi? 4. Zaferleriyle küstahça böbürlenmeleri, işledikleri suçların cezasız kalmasına hayret etmeleri hep aynı şeyi gösteriyordu. 5. Çünkü ölümsüz tanrılar işledikleri cinayetler için cezalandırmak istedikleri kişilere geçici bir mutluluk sağlayabilirlerdi. Bunu talihlerinin aniden değişip daha fazla acı çekmeleri için yaparlardı. Onları uzun zaman cezasız bırakırlardı. 6. Fakat bütün bunlara rağmen, verdikleri sözleri tutacaklarına dair rehineler gönderirlerse onlarla barış yapacaktı. 7. Divico Caesar'ın söylediklerine Helvetlerin babalarından ve dedelerinden öğrendiklerine göre rehine vermeye değil almaya alışkın olduklarını buna Roma halkının şahit olduğunu belirterek yanıt verdi. Daha sonra Caesar'ın yanından ayrıldı.
1. Bir sonraki gün Helvetler ordugâhlarını kaldırdılar. Caesar da aynı şeyi yaparak bütün eyaletten, Haedulardan ve müttefiklerden toplamış olduğu dörtbin kadar atlısını düşmanın hangi yöne ilerlediğini anlamak için görevlendirdi. Atlılar düşmanın artçı birliklerini aşırı bir hırsla izleyerek çok da uygun olmayan bir yerde Helvetlerin atlılarıyla savaştılar. Askerlerimizin birkaçı öldü. 2. Bu savaştan sonra cesaretlenen Helvetler daha büyük bir cesaretle karşı koymaya ve artçı birlikleriyle Romalılara zarar vermeye başladılar. Çünkü bu savaşta beşyüz kişilik bir atlı kuvvetiyle bizim daha kalabalık olan süvari birliğimizi yenmişlerdi. Caesar askerlerinin savaşmalarını engelliyordu. Çünkü şimdilik düşmanın yağmalayıp yakıp yıkmasını engellemeyi yeterli görüyordu. 3. İlerleyiş onbeş gün boyunca devam etti. Düşmanın artçı birlikleriyle öncü birliklerimiz arasındaki fark beş ya da altı mili geçmiyordu.
1. Bu arada Caesar hemen her gün Haeduları söz verdikleri tahılları yollamaları için sıkıştırıyordu. 2. Çünkü havanın soğuk olması ve yukarıda söylediğimiz gibi Gallia'nın kuzeyde yer almasından dolayı tarlalarda ekinler olgunlaşmamıştı. Bu nedenle de hayvanlara bile yetecek kadar yem bulunamıyordu. 3. Aynı zamanda Arar Nehri'nden kayıklarla getirmiş olduğu tahılları da kullanamıyordu. Çünkü Helvetler ilerleyişleri sırasında Arar Nehri'nden uzaklaşmışlardı. Caesar ise onlarla bağlantısını kaybetmek istemiyordu. 4. Haedular işi her geçen gün geciktiriyorlar, zahirenin toplanmakta, getirilmekte ya da hazırlanmakta olduğunu söyleyerek oyalıyorlardı. 5. Caesar gereğinden fazla oyalandığını ve askerlere ürün dağıtma gününün yaklaşmış olduğunu görünce ordugâhında bulunan Haeduların önde gelenlerini yanına topladı. Bunların arasında Haeduların Vergobretum ismini verdikleri Diviciacus ve Liscus da vardı. Her ikisi de önemli memuriyetlerde bulunmuşlardı. Vergobretumlar bir yıllık süre için seçilirler ve gerekli bulurlarsa bir vatandaşı öldürme hakkına sahiptirler. Caesar Haeduları şiddetli bir biçimde azarladı. 6. Düşmanın bu kadar yakında olduğu bir zamanda sıkıntı çekilirken halen tahılları getirmemişlerdi. Artık tarlalardan da toplanılması mümkün olmadığına göre hiçbir yardımları dokunmamıştı. Fakat savaşa Haeduların istekleriyle girişmişti. Bu nedenle kendisine yardım edilmemesinden şikâyet etmekle çok haklıydı.
1. Caesar'ın söyledikleri Liscus'un daha önceden saklanan bir gerçeği açıklamasına neden oldu. Liscus halk üzerinde büyük etkisi olan ve krallarından daha güçlü kimselerin varlığından söz etti. 2. Bu kişiler isyan başlatıyorlar, yalan sözlerle halkı korkutuyor, toplanacak ürünlerin verilmesine engel oluyorlardı. 3. Şimdilik Romalılar Gallia'nın egemenliğini ele geçirememişlerdi ve Galler'in emirlerine boyun eğmenin Romalılara boyun eğmekten daha iyi bir şey olduğunu söylüyorlardı. 4. Çünkü Romalılar Helvetleri yenerse kuşkusuz geriye kalan bütün Galler ve Haedular da özgürlüklerini kaybedeceklerdi. 5. Diğer yandan aynı kimseler Romalıların planlarını ve ordugâhta olup bitenleri düşmana haber veriyorlardı. Liscus'un bunları engelleyebilmek için yapabileceği bir şey yoktu. 6. Mecbur kaldığı için Caesar'a olanları anlattığını ve bu yüzden de kendini büyük bir tehlikeye attığının farkında olduğunu, bundan dolayı bugüne dek herhangi bir şey söylemediğini anlattı.
1. Caesar, Liscus'un anlattıklarıyla Diviciacus'un erkek kardeşi Dumnorix'i kastettiğini anlayabiliyordu. Fakat bu konuyu insanların ortasında konuşmak istemediği için hemen toplantıdan ayrıldı ve. Liscus ile baş başa görüştü. 2. Yalnız kaldıkları zaman toplantıdaki sözleri hakkında sorular sormaya başladı. Liscus artık daha özgürce ve cesaretle konuşabiliyordu. Daha sonra Caesar başka kimselerle de görüşerek Liscus'un anlattıklarını araştırdı. 3. Sözlerinin doğru olduğunu anladı. Son derece cesur ve cömertliğinden dolayı halk üzerinde büyük bir etkiye sahip olan Dumnorix bir isyan başlatmak istiyordu. Çok az bir para karşılığında Haeduların bütün gümrük ve vergilerini topluyordu ve bu işi yıllardan beri yürütmeye devam ediyordu. 4. Kendisi servetini arttırmaya devam ederken başka kimseler onun aleyhine servetlerini arttırmaya fırsat bulamıyorlardı. 5. Böylece hem kendi servetini arttırmış hem de rüşvet için büyük olanaklar hazırlamıştı. Büyük bir atlı kuvvetini kendi parasıyla besliyor ve sürekli olarak yanında bulunduruyordu. Yalnız kendi kabilesi üzerinde değil, komşu kabileler üzerinde bile etkisi büyüktü. 6. Bu etkiyi sürdürmek için annesini Biturig kabilesinin en soylu ve en önde gelen adamlarından biriyle evlendirmiş, 7. kendisi Helvetlerden bir kadınla evlenmiş hatta üvey kız kardeşini ve kadın akrabalarını diğer kabilelerdeki adamlarla nikahlamıştı. 8. Bu akrabalıktan dolayı Helvetlere taraftardı. Ayrıca Caesar'a ve Romalılara da büyük bir kin besliyordu. Çünkü onların gelişi etkisini azaltmış ve kardeşi Diviciacus'u eski şerefli yerine yeniden yükseltmişti. 9. Romalılar yenilirse, Helvetler sayesinde krallığı ele geçireceğini umu-yordu. Roma halkının egemenliği ise onun yalnız krallıktan değil, şimdi sahip olduklarından bile umudunu kesmesine yol açıyordu. 10. Caesar yaptığı araştırmalar sonucunda birkaç gün önce bozgunla sona eren süvari çarpışmasında Dumnorix ile atlılarının (çünkü Haeduların Caesar'a yardım için gönderdikleri atlıların komutanlığına Dumnorix atanmıştı) ilk olarak kaçmaya başladığını, o kaçınca atlıların diğer bölümünün de paniğe kapıldığını öğrenmişti.
1. Caesar olanları öğrendi, kuşkularını arttıracak delillere ulaştı. Dumnorix, Helvetleri Sequanların toprakları içinden geçirmiş, birbirlerine rehineler verdirmişti. Ayrıca yaptıklarını Roma devletinden ve Caesar'dan saklamakla kalmamış kendi vatandaşlarına bile haber vermemişti. Şimdi Haeduların önderleri tarafından suçlanmaktaydı. Caesar bütün bunları Dumnorix'in kendisi ya da kabilesi tarafından cezalandırılması için yeterli bir sebep olarak görüyordu. Fakat cezalandırmanın önünde bir engel vardı. 2. Dumnorix'in erkek kardeşi Diviciacus Roma milletine ve Caesar'a karşı büyük saygı ve sevgi göstermekteydi. Sadakat, doğruluk ve ihtiyat bakımından eşi bulunmayacak niteliklere sahip bir adamdı. Caesar, Dumnorix'i cezalandırdığı takdirde Diviciacus'u üzmekten korkuyordu. 3. Bu nedenle herhangi bir karar almadan önce Diviciacus'un çadırına çağırılmasını emretti. Sıradan tercümanları dışarı çıkararak Gallia eyaletinin önde gelen adamlarından biri ve kendisinin de çok yakın dostu olan Gaius Valerius Troucillus aracılığıyla onunla konuştu. Caesar Troucillus'a bütün önemli olaylarda danışacak kadar güvenirdi. 4. Caesar, kardeşi hakkında Galler tarafından söylenilen sözleri Diviciacus'a anlattı. Her bir kişinin bu konu hakkında söylediklerini açıkladı. 5. Kendisini üzmeksizin ya davayı dinleyerek bir karar vermesini ya da kabilesi tarafından yargılanması amacıyla emir vermesini rica etti.
1. Diviciacus gözyaşları içinde Caesar'ı kucakladı ve kardeşini çok şiddetli bir cezaya çarptırmaması için yalvarmaya başladı. 2. "Bu haberlerin doğru olduğunu biliyorum. Hiç kimse olanlardan benim kadar üzüntü duyamaz. Çünkü ben kendi kabilem ve Gallia'nın diğer kabileleri üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olduğum zaman kardeşim gençliğinden dolayı çok az bir etkiye sahipti. Sayemde yükseldi. 3. Şimdi de bütün servetini ve gücünü benim etkimi azaltmak ve neredeyse beni yok etmek için kullanıyor. Buna rağmen ben kardeş sevgim yüzünden halkın düşüncesine göre hareket etmek isterim. 4. Çünkü Romalılar tarafından daha ağır bir cezaya çarpılırsa bu cezanın benim onayım olmadan verildiğine inanmaz. Çünkü herkes benim Romalıların dostu olduğumu biliyor. Sonuçta bütün Gallia bana düşman kesilir." 5. Ağlayarak bütün bunları Caesar'dan istemeye devam ederken Caesar onu elinden tuttu. Teselli ederek yalvarmayı kesmesini, kendisine karşı beslediği iyi duyguların Roma'ya yapılan kötülüğü ve kendi öfkesini bile unutturacak kadar büyük olduğunu açıkladı. Sonra Dumnorix'i yanına çağırdı. Kardeşinin yanında suçunu yüzüne vurdu. Kendi öğrendiklerini ve Haeduların şikâyetlerini anlattı. İleride kuşku uyandıracak bütün hareketlerden çekinmesini tavsiye ederek kardeşi Diviciacus'un hatırı için yaptıklarını affettiğini söyledi. Neler yaptığını, kimlerle konuştuğunu öğrenebilmek için de casuslar görevlendirdi.
1. Aynı gün içerisinde keşif birlikleri düşmanın ordugâhtan sekiz mil kadar uzaktaki bir dağın eteğinde bulunduğunu haber verdiler. Dağ konusunda bilgi edinmek, rahatça çıkılabilecek bir yer olup olmadığını öğrenmek üzere birkaç adam gönderdi. 2. Bunlar geri geldiklerinde zirveye çıkmanın kolay olduğunu söylediler. Caesar, komutanlarından Titus Labienus'a üçüncü nöbet sırasında iki lejyon ve yolu iyi bilen kılavuzlarla dağın en yüksek tepesine çıkmasını emretti. Labienus'a planını açıkladı. 3. Kendisiyse dördüncü nöbet sırasında harekete geçerek düşmanın geçtiği yoldan süratle ilerledi. Atlıların tamamını kendisinden önce gönderdi. 4. Savaş sanatındaki büyük ustalığıyla ün kazanan ve Lucius Sulla{9} ile Marcus Crassus'un{10} ordusunda görev yapmış olan Publius Considius'u keşif birlikleriyle beraber ileriye gönderdi.
1. Labienus şafak sökerken dağın doruğunu işgal etmeye başlamıştı. Caesar ise düşmanın ordugâhına bir buçuk millik bir uzaklıktaydı. Daha sonradan esirlerden öğrendiğine göre kendisinin ve Labienus'un yaklaştığı anlaşılmamıştı. 2. Bu sırada Considius gelerek Labienus'un işgal etmek üzere olduğu dağın düşman tarafından ele geçirildiğini söyledi. Galler'in silahlarından ve bayraklarından bunu anlamıştı. 3. Caesar, birliklerini en yakındaki tepeye çekti. Savaş saflarını düzenledi. Labienus, Caesar'dan, kendi birliklerini düşman ordugâhının yakınında görünceye kadar çarpışmaya girmemek için emir almıştı. Böylece dört bir yandan düşmana karşı saldırıya geçilecekti. Bu nedenle zirveyi ele geçirince asıl birlikleri beklediler ve çarpışmaktan çekindiler. 4. Sonunda Caesar keşif birliklerinden dağın kendi birlikleri tarafından ele geçirildiğini öğrendi. Helvetler ordugâhlarının yerini değiştirmişlerdi. Considius da korkuya kapılarak görmemiş olduğu bir şeyi görmüş gibi anlatmıştı. O gün düşmanı her zamanki mesafeden izlemeye devam etti. Ordugâhını düşmanınkinden üç mil uzakta kurdu.
1. Caesar, bir sonraki gün orduya tahıl dağıtmak için iki günden fazla kalmadığını ve Haeduların en büyük ve en zengin kasabası olan Bibracte'ye onsekiz millik bir uzaklıkta olduklarını görerek tahıl sağlanması işinin çözümünü bulmaya karar verdi. Helvetlerin üzerine doğru ilerlerken yolunu değiştirerek çabucak Bibracte'ye gitti. 2. Bu değişiklik Lucius Aemilius ismindeki Gallialı atlı birliği komutanından kaçan asker kaçakları tarafından düşmana haber verildi. 3. Helvetler Romalıların kendilerinden kaçtıklarını sandılar. Çünkü bir gün önce en yüksek yerleri ele geçirmelerine rağmen savaşa girişmemişlerdi. Belki de ordunun iaşe yollarını kesebileceklerini zannettiler. Hangi nedenle olursa olsun planlarını değiştirdiler. Yollarından ayrılarak artçı birliklerimizi izlemeye başladılar ve onlara zarar verdiler.
1. Caesar Helvetlerin yaptıklarını görünce birliklerini yakındaki bir tepeye çekti. Düşmanın saldırısını durdurmak üzere atlılarını gönderdi. 2. Bu sırada kendisi eski askerlerden oluşturulmuş olan dört lejyonu dağın ortasında üç sıralı bir saf şeklinde ilerletti öte yandan Yakın Gallia'dan toplamış olduğu iki lejyonun ve bütün yardımcı birliklerin dağın tepesinde beklemelerini emretti. 3. Bu şekilde dağın her kısmı kendi adamlarıyla dolacaktı. Ayrıca bütün ağırlıkların aynı yerde toplanmasını ve en yüksek yerde saf tutmuş olan askerler tarafından koruma altına alınmasını da emretti. 4. Helvetler bütün arabalarıyla geldiler. Ağırlıkları bir yerde topladılar. Askerleri yoğun ve kalabalık bir saf halinde süvarimizi geri püskürttü. Daha sonra bir kütle{11} oluşturarak ilk hatlarımıza karşı ilerlemeye başladılar.
1. Caesar ilk önce kendisinin daha sonra da diğerlerinin atlılarını uzaklaştırdı. Böylece herkes için tehlike aynı oranda artıyor, hem de kaçma olasılığı ortadan kalkmış oluyordu. Caesar, askerlerini cesaretlendirmek için bir konuşma yaptıktan sonra savaşa başladı. 2. Lejyonlar bulundukları yerden uzun kargılarıyla düşmanın kütle halindeki düzenini kolaylıkla parçalamayı başardılar. Düşmanlar dağılınca da kılıçlarıyla saldırıya başladılar. 3. Galler büyük bir tehlike içindeydiler. Çünkü bir kargı onların birkaç kalkanını delebiliyor, kalkanların hepsi kenetleniyordu. Demir büküldükten sonra onu koparmak zorlaşıyor, sol elleri de dolu olduğu için rahat bir biçimde savaşamıyorlardı. 4. Bunun için birçokları kollarını uzun zaman salladıktan sonra kalkanlarını attılar ve savunma araçları olmadan savaşmayı tercih ettiler. 5. Sonunda da yaralarından halsiz düşerek gerilemeye başlayıp bir mil kadar uzaktaki bir dağa çekildiler. 6. Dağa ulaştılar, Romalılar ise onları izliyorlardı. Bunun üzerine onbeşbin adamla birlikte arkadan gelen ve artçı birlikleri oluşturan Boiler ve Tulingler ilerlemeyi kesip Romalıların açık taraflarına saldırıp onları kuşattılar. Dağın tepesine çekilmiş olan Helvetler olanları görünce yeniden savaşmaya başladılar. 7. Romalılar geri döndüler. İki bölüm halinde ilerlediler. Birinci ve ikinci saflar düşmanın yenilgiye uğratılarak püskürtülmüş kısmını, üçüncü saf ise yeni bir saldırıyı karşılamak amacıyla hareket ediyordu.
1. Böylece iki tarafta birden çarpışma oldu ve uzun süre boyunca devam etti. Düşman saldırılarımıza daha fazla karşı koyamadı. Bunun üzerine bir bölümü tepeye doğru çekilmeye devam etti, diğer bölümü ise ağırlıkların ve arabaların olduğu yere doğru geriledi. Fakat tam anlamıyla bozguna uğramamışlardı. 2. Çünkü çarpışmanın devam ettiği yedinci saatten akşama kadar kimse bir düşman askerinin geri kaçtığını görmedi. 3. Ağırlıkların etrafındaki çarpışma bile gece yarısına dek devam etti. Çünkü düşmanlar arabalarından birer siper yapmışlar, ilerlemekte olan birliklerimize bulundukları yerden karşılık veriyorlardı. Bir kısım barbar arabalar ve tekerlekler arasından mızraklar ve oklar atarak askerlerimizi yaralıyordu. Birliklerimiz buna karşın uzun bir süre sonra ağırlıkları ve ordugâhı ele geçirdi. Orgetorix'in kızı ve bir oğlu esir edildi. Yaklaşık yüzotuzbin kişi bu savaştan sağ olarak kurtuldu. Kurtulanlar bütün gece boyunca durmaksızın yürümeye devam ettiler. Gece gündüz hiç ara vermeden ilerleyerek dört gün sonra Lingonların topraklarına ulaştılar. Birliklerimiz askerlerin yaralarını tedavi etmek, ölüleri gömmek için üç gün boyunca oyalandıkları için kurtulanları izleyemediler. Caesar, Lingonlara mektupla haber göndererek gelenlere hem tahıl konusunda hem de başka açılardan yardımda bulunmamalarını emretti. Eğer yardım ederlerse onlara da Helvetler gibi davranacağını yazdı. Kendisi üç gün sonra bütün birlikleriyle takibe başladı.
1. Helvetler her şeylerini kaybetmişlerdi. Teslim olmak için görüşme yapmak amacıyla elçiler göndermek zorunda kaldılar. 2. Caesar ilerlerken elçiler yanına geldiler. Gözyaşları içinde ayaklarına kapanıp yalvararak barış dilediler. Onlara oldukları yerde beklemeleri emredildi. 3. Caesar yanlarına geldiğinde rehinelerin ve silahlarla birlikte kendilerine sığınmış olan esirlerin teslim edilmesini istedi. 4. Bunlar aranırken ve toplanırken akşam oldu. Verbigenus adı verilen kabileden yaklaşık altıbin kişi silahlarının teslim alınmasından sonra öldürülürüz diye düşündüler ve kurtulma umuduyla Helvetlerin ordugâhından çıktılar, Rhen'e ve Germenlerin sınırlarına doğru kaçmaya başladılar. Onlara bu hareketi yaptıran şey belki de bu kadar kalabalık bir esir grubu içinde kaçışlarının anlaşılamayacağı düşüncesiydi.
1. Caesar bunu öğrenince geçtikleri ülkelerin halklarına onları aramaları ve geri getirmeleri için emir verdi. Yapmazlarsa kendilerini de bu işe karışmış sayacaktı. 2. Kaçanlar geri getirildiği zaman onlara düşman gibi davrandı. Rehineler, silahlar ve kaçaklar alındıktan sonra düşmanı teslim olmuş saydı. 3. Helvetlere, Tulinglere ve Latobriglere ülkelerine geri dönmelerini emretti. Bunların ürünlerini kaybetmiş olduğunu ve vatanlarında açlıklarını giderebilmek için herhangi bir şeye sahip olmadıklarını görerek Allobrogların belli bir miktar tahıl vermelerini emretti. Yaktıkları kent ve köyleri yeniden yapmalarını istedi. Bütün bunları yaparken şöyle bir amacı vardı: Helvetlerin topraklarının boş kalmasını istemiyordu. Arazinin verimli olması nedeniyle Rhen'in diğer tarafında yaşayan Germenler Helvetlerin topraklarına geçebilirlerdi. Eğer bu gerçekleşirse Gallia eyaleti ile Allobroglara komşu olurlardı. 4. Cesaretleriyle ün salmış olan Boilerin, Haeduların rızasıyla onların topraklarında yaşamalarına izin verdi. Haedular onlara arazi verdiler. Daha sonradan kendileriyle eşit hak ve özgürlüğe sahip olmalarını da kabul ettiler.
1. Helvetlerin ordugâhında Hellen harfleriyle yazılmış belgeler bulundu. Caesar'a getirilen belgelerde vatanlarında silah kullanabilecek yaşta ne kadar insanın olduğu ve çocukların, yaşlıların ve kadınların isimleri yazılarak yapılmış bir sayımın sonuçlan bulunmaktaydı. 2. Yazanlara göre genel nüfus toplamı, Helvetlerde ikiyüzatmışüçbin, Tulinglerde otuzaltıbin, Latobriglerde ondörtbin, Rauraclarda yirmiüçbin, Boilerde ise otuzikibin kişiydi. Toplam doksanikibin kişi silah kullanabilecek yaştaydı. 3. Genel toplam, yaklaşık üçyüzatmışsekizbin kişiye ulaşıyordu. Caesar'ın emri üzerine yurtlarına dönenlerin nüfusları sayıldı. Toplam sayının yüzonbin civarında olduğu görüldü.
1. Helvet savaşı sona erdikten sonra hemen hemen Gallia'nın her yerinden elçiler ve kabilelerin önderleri Caesar'ı tebrik etmek amacıyla geldiler. 2. Anlattıklarına bakılırsa Caesar Helvetlerle Romalılara karşı yapmış oldukları kötülüklerin cezasını vermek için savaşmış olmasına rağmen, sonuç Roma halkına olduğu kadar bütün Gallia'ya da yararlı olmuştu. 3. Çünkü Helvetler ülkelerinde son derece rahat bir biçimde zenginlik içinde yaşamalarına karşın, sadece bütün Gallia ile savaşmak ve bir imparatorluk kurabilmek umuduyla terk etmişlerdi. Niyetleri geniş arazi içinden bütün Gallia'nın en uygun ve en verimli olduğunu düşündükleri yerini vatan olarak seçmek ve diğer kabilelerden de haraç almaktı. 4. Elçiler Gallia'daki tüm kabilelerin katılacağı bir toplantı için belirli bir gün seçmek için Caesar'dan onay almak istediler. Bazı istekleri vardı. Genel bir toplantı yapmışlar ve Caesar'a isteklerini bildirmeye karar vermişlerdi. 5. İzin verildikten sonra toplantı için bir gün belirlediler. Aynı zamanda oybirliği ile emir verilmeden önce aralarından kimsenin konuşulması planlananları açıklamaması için yemin ettiler.
1. Toplantı bittikten sonra kabilelerin önderleri yeniden Caesar'ın yanına geldiler. Caesar ile özel bir yerde kendilerinin ve halkın geleceğini ilgilendiren bir konu hakkında konuşmak için izin istediler. 2. İstekleri yerine getirildi. Bunun üzerine hepsi ağlayarak Caesar'ın ayaklarına kapandılar. Söylediklerinin açıklanmaması gerektiğini, bunun isteklerinin yapılması kadar önemli olduğunu, onları telaş ve korkuya ittiğini söylediler. Çünkü söylediklerinin açıklanması kendilerini büyük işkencelere uğratabilirdi. 3. Haedulardan Diviciacus herkes adına konuştu: "Bütün Gallia'da iki parti vardır. Birinin başında Haedular, diğerinin başında Arvernler bulunuyor. 4. İki parti yıllardan bu yana birbirleriyle mücadele ediyorlar. Sonunda Arvernler ile Sequanlar Germenleri çeşitli ödüller vaat ederek yardımlarına çağırdılar. 5. İlk başta onbeşbin kadar Germen Rhen'i geçti. Daha sonra bu vahşi ve barbar insanlar Gallia'nın topraklarından, uygarlık ve zenginliğinden hoşlanınca diğer Germenleri da çağırdılar. Artık sayılan yaklaşık yüzyirmibini buldu. 6. "Haedular ve Haedulara bağlı olan kabileler Germenlerle birçok defa savaştılar. Yenilince başımıza büyük felaketler geldi. Bu savaşlarda kabilenin önde gelenlerini, senato üyelerini ve seçkin askerlerimizi kaybettik. 7. Bu savaşlar ve felaketler nedeniyle yiğit askerlerimiz öldü. Ayrıca Roma'nın samimiyeti ve dostluğu sayesinde büyük kuvvete sahip olan bizler yıkıma uğradık. Devletimiz Sequanlara rehine olarak en soylu adamlarını vermek, rehineleri geri istememek, Roma'dan yardım almamak, onların hüküm ve yönetimi altında sonsuza dek yaşamayı kabul etmek için yemin etmek zorunda kaldı. 8. Bütün Haedu devleti içinde sadece beni yemin etmeye, çocuklarını rehine olarak vermeye zorlayamadılar. 9. Ben bu nedenle ülkemden kaçtım ve yardım istemek için Roma'ya, senatoya gittim. Çünkü yemin etmeyen ve rehine vermeyen tek kişi bendim. 10. Fakat zafer kazanmış olan Sequanların başına yenilmiş Haedulardan daha büyük bir felaket geldi. Germenlerin kralı Ariovistus onların topraklarını işgal etti. Bütün Gallia'nın en verimli topraklarına sahip olan ülkelerinin üçte birini ele geçirdi. Şimdi de kalan üçte birinden çıkmalarını istiyor. Çünkü birkaç aydan bu yana Harudlar'dan yirmidörtbin kişi onun yanına geldi. Bu insanlara bir yer bulması gerekiyor. 11. Birkaç sene içinde yerliler Gallia topraklarının her yerinden kovulacaklar ve Germenlerin tamamı Rhen'i aşacak. Gallia ve Germania topraklan arasındaki fark oranlanamayacak kadar büyük olduğu gibi bizim yaşam tarzımızla onlarınki kıyaslanamaz. 12. Ariovistus, Galleri Magetobriga'da yendiğinden bu yana mağrur ve kibirli bir zorba haline dönüştü. En soylu adamların çocuklarını rehine olarak istiyor. 13. Herhangi bir şey istediği gibi yapılmazsa, bizleri en ağır işkencelere uğratıyor. Barbar, çabuk kızan, düşüncesiz bir adam. İşkencelerine daha fazla dayanamayacağız. 14.Caesar'dan ve Roma halkından yardım gelmezse bütün Galler de Helvetler gibi yaparak göç etmek ve Germenlerden uzak başka bir vatan aramak zorunda kalacak. Sonuçta da talihe boyun eğmekten başka bir şey yapamayacaklar. Şüphesiz ki söylediklerim Ariovistus'a haber verilecek olursa yanındaki rehineleri çok ağır cezalara çarptıracaktır. 15. Ey Caesar! Sen kendi gücün ve ordunun kuvvetiyle hem yeni kazandığın zafer hem de Roma halkının şanı yüzünden Germenlerin daha kalabalık bir biçimde Rhen'i aşmasını engelleyebilirsin, bütün Gallia'yı Ariovistus'un kötülüklerinden koruyabilirsin."
1. Diviciacus bu şekilde konuştuktan sonra orada olan herkes ağlayarak Caesar'dan yardım istemeye başladılar. 2. Caesar sadece Sequanların diğerleri gibi davranmadığını, ancak başları eğik, üzgün bir biçimde yere baktıklarını gördü. 3. Neden böyle davrandıklarını merak ederek kendilerine sordu. Sequanlar hiçbir cevap vermediler. Fakat üzgün bir biçimde ses çıkarmadan beklediler. 4. Aynı soruyu sorup yeniden cevap alamayınca, Haedu kabilesinden Diviciacus şöyle bir cevap verdi: "Sequanların durumu diğerlerinin durumundan daha kötü ve daha üzüntü verici. Çünkü onlar gizli olarak bile durumlarından şikâyet etmeye, yardım istemeye cesaret edemezler. Ariovistus yokken dahi sanki onun yanındaymış gibi korkarlar. 5. En azından diğerlerinin bir kaçma fırsatları vardır. Fakat Ariovistus'u kendi ülkeleri içine almış, bütün kentlerini Ariovistus'a teslim etmiş olan Sequanlar her türlü işkenceye şikâyet etmeden katlanmak zorundadırlar."
I.Caesar elçileri dinledikten sonra Galleri birkaç sözle teselli etti. Bu işlerle ilgileneceğine söz verdi. Ariovistus'u yaptığı kötülüklere bir son vermeye ikna edebileceğini düşündüğünü söyledi. Çünkü Ariovistus üzerinde büyük bir etkisi vardı. Böyle konuştuktan sonra toplantıyı sona erdirdi. Birçok nedenden ötürü Caesar, bu konu hakkında bir karara varmak ve harekete geçmek gerektiğini düşünüyordu. 2. Öncelikle çok defa senato tarafından kardeş ve akraba olarak ilan edilmiş olan Haedular, Germenler tarafından esir edilmişlerdi. Rehinelerin ise Ariovistus'un ve Sequanların yanında bulundurulduğundan da haberdardı. Böyle bir durumun Roma imparatorluğunun şanına yakışmayacağını düşünüyor ve kendisi ve devleti için dayanılmaz bir şey olacağına inanıyordu. 3. Ayrıca Germenlerin yavaş yavaş Rhen'i aşmaları Roma halkı için de tehlikeli olabilecek bir durumdu. Bu vahşi barbarların Gallia'nın tamamını işgal ettikten sonra, eyalete girmelerine, oradan da İtalya'ya saldırmalarına engel olunamayabilirdi. Zaten daha önceden Cimberler ve Teutonlar böyle bir şeyi denemişlerdi. Sequanlarla Roma eyaleti arasında yalnızca Rhone Nehri bulunmaktaydı. Bundan dolayı Germenlerin hareketlerinin mümkün olduğu kadar çabuk bir biçimde engellenmesi gerektiği düşüncesine vardı. 4. Ayrıca Ariovistus'un mağrur ve kibirli hareketlerine de dayanmak bir hayli zordu.
1. Bunun üzerine şöyle bir karar verdi: Ariovistus'a elçiler gönderecek, görüşmek için ondan ikisinin ortasındaki arazide bir yer seçmesini isteyecekti. Onunla devlet işleri ve önemli konular hakkında görüşmek istiyordu. 2. Ariovistus elçilere şöyle yanıt verdi: "Eğer ben Caesar'dan bir şey isteseydim onun ayağına giderdim. Eğer Caesar benden bir şey istiyorsa o benim ayağıma gelsin. 3. Ayrıca Gallia'nın Roma işgali altında bulunan yerlerine ordum olmaksızın gelmeyi göze alamam, ordum böyle bir şey için büyük zahmetlere girmek zorunda kalacaktır. 4. Ben çok şaşırıyorum. Roma halkının ve Caesar'ın savaşla ele geçirdiğim topraklarda ne işi var?
1. Caesar, Ariovistus'un sözlerine elçiler aracılığıyla şöyle karşılık verdi: 2. Ariovistus Caesar'ın konsüllüğü sırasında senato tarafından dost ve kral unvanlarını almıştı. Yapılan bu iyiliklere karşın Caesar'a ve Roma halkına olan borcunu görüşme davetini kabul etmeyerek ve her iki tarafı da ilgilendiren konular hakkında herhangi bir şey söylemeyerek ve öğrenmeyi gereksiz sayarak ödüyordu. Öyleyse Ariovistus'tan istedikleri şunlardı: 3. İlk olarak Rhen'in diğer tarafından Gallia'ya daha fazla insan geçilmeyecekti. İkinci olarak Haedulardan aldığı rehineleri geri verecek, Sequanlara, Haedulardan aldıkları rehineleri geri vermeleri için izin verecekti. Son olarak da Haedulara yaptığı saldırılara bir son verip, Haedularla ve müttefikleriyle savaşmayı bırakacaktı. 4. Eğer isteklerini yerine getirirse Caesar ve Roma halkı sonsuza dek Ariovistus'a şefkat ve dostluk gösterecekti. Caesar, Ariovistus isteklerini kabul etmezse Marcus Messala ile Marcus Piso'nun konsüllüğü zamanında senatonun, Gallia eyaletinin valisi kim olursa olsun devlete faydalı olacaksa Haedular ve Roma halkının diğer müttefiklerini savunması gerektiği hakkında verdiği karara uyarak, Haedulara karşı yapılan kötülüklere bir karşılık verecekti.
1. Ariovistus Caesar'ın elçilere şöyle yanıt verdi: "Savaş yasaları kazananların mağlup olanlara istedikleri gibi emretmelerine izin verir. Romalılar da yendiklerine karşı başka halkların emirlerine göre değil, kendi düşüncelerine göre davranmaktadırlar. 2. Eğer ben Roma halkına nasıl davranmaları gerektiği konusunda emirler vermiyorsam Romalılar da aynı şeyi yapmalıdırlar. 3. Haedular savaş yaparak şanslarını denemişler ve yenilmişlerdir. Bu nedenle bana haraç ödemektedirler. 4. Caesar beni zarara sokmaktadır. Çünkü buraya geldiğinden bu yana vergilerim azaldı. 5. Haedulara rehineleri geri vermeyeceğim. Kabul ettikleri şartlara bağlı kalırlar ve yıllık vergilerini düzenli olarak ödedikleri sürece onlarla ve müttefikleriyle savaşmayacağım. Eğer anlaşmayı bozarlarsa "Roma halkının kardeşleri" unvanının onlara bir faydası dokunmayacaktır. 6. Caesar'ın Haedulara karşı yapılan kötülüklere bir karşılık vereceği yönündeki tehditlerine gelince; benimle çarpışan herkesin sonu ölüm olmuştur. Ne zaman isterse savaşabiliriz. 7. Savaşa alışık, yenilgi yüzü görmemiş, ondört yıldan beri evde uyumamış yiğit Germenlerin neler yapacaklarını görecektir."
1. Caesar'a Ariovistus'un cevabının ulaştığı saatlerde Haedular ve Treverlerin elçileri de geldi. 2. Haedular, son zamanlarda Gallia'ya geçirilmiş olan Harudların ülkelerini yakıp yıktıklarını ve Ariovistus'a rehineler vermelerine karşın halen saldırıya uğradıklarını söylüyorlardı. 3. Treverler ise yüz Sueb kabilesinin Rhen kıyısına yerleşerek Rhen'i geçmeye çabaladıklarını söylediler. Bildirdiklerine göre önderleri Nasua ve Cimberius adlarındaki iki erkek kardeşmiş. Duyduğu haberlerden endişeye kapılan Caesar acele etmeye karar verdi. Çünkü Sueblerin yeni getirdikleri birliklerle Ariovistus'un birlikleri birleşirse onları engellemek çok zor olurdu. 4. Bu nedenle çabucak yiyecek sıkıntısını giderdi ve Ariovistus'un üzerine yürüdü.
1. Üç gün sonra Ariovistus'un bütün birlikleriyle beraber Sequanların en büyük kenti olan Vesontio'yu ele geçirmek için yola çıktığını ve Caesar'dan üç günlük mesafede daha ileride olduğunu öğrendi. Caesar çok büyük çaba harcayarak Ariovistus'u engellemek gerektiğine inanıyordu. Vesontio kentinde savaş için gerekli olan her şey fazlasıyla bulunmaktaydı. 2. Ayrıca kentin bulunduğu yerin doğal koşullan kenti savunmak için büyük kolaylıklar sağlıyordu. 3. Dubis Nehri adeta bir pergelle çizilmiş gibi kentin etrafını çevirir. Nehrin açık bıraktığı yer 1600 ayak kadardır. Bu açıklık da çok yüksek bir dağla kapatılır. Dağın etekleri her iki taraftan da nehrin kıyılarına kadar ulaşır. 4. Bu dağ bir kale gibi duvarla çevrilmiştir ve böylece kasabayla birleşmiştir. 5. Caesar gece gündüz demeksizin yol alarak buraya ulaştı, kenti ele geçirip içine bir birlik yerleştirdi.
1. Vesontio civarında yiyecek içecek ve diğer araç gereçlerin sağlanması için birkaç gün kalınmaktaydı. Bu sırada askerlerimizin sorduğu sorular ve Galler'in ve tacirlerin cevaplarından dolayı telaşa düşüldü. Galler, Germenlerin çok iri ve heybetli insanlar, çok cesur ve silah kullanmak bakımından usta kişiler olduklarını söylüyorlardı. Anlattıklarına göre Germenlerle her karşılaşmalarında onların gözlerinin keskinliğine ve bakışlarına dahi dayanamamışlardı. Panik çok büyüktü ve hızla yayılıyordu. İş o dereceye vardı ki sonunda askerlerin cesaretleri ve zekâları üzerinde ciddi etkiler göstermeye başladı. 2. Panik, askeri memurlardan, birlik komutanlarından, sırf Caesar'in dostluğunu kazanmak için Caesar'ın ardından gelmiş olanlardan ve askerlikte büyük tecrübesi olmayanların yaydığı söylentilerden çıkmıştı. 3. Bu insanların bir kısmı çeşitli nedenler öne sürerek gitmelerinin zorunlu olduğunu, ayrılmalarına izin verilmesini istiyorlardı. Kimileriyse korkaklıkla suçlanmaktan utandıkları için zorunlu olarak kalıyorlardı. 4. Bunlar yüzlerindeki korku ifadesini saklayamıyorlar, hatta bazen göz yaşlarını bile tutmak ellerinden gelmiyordu. Çadırlarına girerek şanslarından yakınıyorlar ve arkadaşlarıyla birlikte tehlikenin büyüklüğü hakkında konuşuyorlardı. Ordugâhın her yerinde vasiyetnameler yazılıyordu. 5. Bu insanların korkakça sözleri çok tecrübeli askerleri, yüzbaşıları, atlı komutanları bile etkiliyordu. 6. Korkaklıklarını saklamak isteyen bazı kimseler ise düşmandan korkmadıklarını, fakat kendilerini korkutan şeyin kendileriyle Ariovistus arasında bulunan dar boğazlar, uçsuz bucaksız ormanlar ve yiyecek taşınması işinin kolayca yapılamayacak olmasını gösteriyorlardı. 7. İş öyle bir noktaya varmıştı ki bazı askerler Caesar'ın yanına gelerek ordugâhın kaldırılması, sancakların ilerlemesi emirleri verildiği zaman askerlerin bunları dinlemeyeceklerini ve korkudan ilerlemeyeceklerini haber veriyorlardı.
1. Caesar olanları görünce, her rütbedeki birlik komutanlarını bir toplantı yapmak için çağırdı. Onları şiddetle azarladı. Nereye, ne amaçla gönderildiklerini sormaları ve anlamaları gerekliymiş gibi davranıyorlardı. 2. "Ben konsülken Ariovistus büyük bir özlemle Roma halkının dostluğunu kazanmak istedi. Neden herhangi birisi onun üzerine düşen şeyleri yapmamak niyetinde olduğunu düşünsün? 3. Ben isteklerimi öğrenince, şartlarımın da ne kadar haklı olduğunu anlayınca Ariovistus'un benim ve Roma halkının dostluğunu reddetmeyeceğini düşünüyorum. 4. Eğer şiddet ve çılgınlığa kapılarak savaş çıkaracak olursa bunda korkacak ne var? Neden kendi yiğitliğinizden ve benim komutanlığımdan umut kesiyorsunuz? 5. Biz bu düşmanı dedelerimizin zamanında yendik. Cimberler ve Teutonlar Gaius Marius tarafından bozguna uğratıldığı zaman ordu da komutan kadar övgüye layık bulundu. Son zamanlarda İtalya'da Esirler İsyanında{12} bir kere daha yendik. 6. Hem bu esirlerin askerlikte büyük tecrübe ve disiplinleri vardı ve bunu kendilerine yarar getirecek şekilde kullanıyorlardı. İşte bu yüzden cesaretin ve kahramanlığın savaşta ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz. Çünkü uzun zaman boyunca silahsızlarken nedensiz yere korktuğunuz bu adamları daha sonraları silahlı ve zafer kazanmış oldukları halde yenmeyi başardınız. 7. Ayrıca Helvetler bile Germenlerle çok defa savaşmışlar, hatta Germenleri kendi ülkelerinde bile yenmişlerdir. Germenleri yenen Helvetleri de biz bozguna uğrattık. 8. Eğer içinizde Galler'in Germenlere karşı savaşta uğradıkları yenilgi ve bozgundan dolayı endişeye düşen birileri varsa biraz düşünerek kafasındaki sorulara cevap bulabilecektir. Galler savaşın uzun sürmesi nedeniyle yoruldukları sırada kendini aylarca bataklık içindeki ordugâhında gizleyen Ariovistus, onlara dağıldıkları zaman aniden saldırıvermişti. Gailen* yiğitliğinden daha çok stratejideki ustalığı sayesinde yenmiştir. 9. Ariovistus'un kendisi bile savaş tecrübeleri olmayan barbarlara karşı başarı sağlayan bu strateji ile ordumuzu tuzağa düşüreceğini düşünmez. 10. Korkaklıklarını, yiyecek sağlanması ve boğazların darlığı hakkındaki yersiz endişelerle açıklamak isteyenler sının aşıyorlar. Çünkü onlar ya komutanın görevini yerine getiremeyeceğini düşünüyorlar veya komutana bunu öğretmeye kalkışıyorlar. Bunlar benim bileceğim iştir. 11. Yiyecek işini Sequanlar, Leuklar ve Lingonlar halletmektedir. Tarlalardaki ekinler ise artık olgunlaşmıştır. Yol hakkında kendiniz kısa bir süre içinde karar vereceksiniz. 12. Askerlerin emirlere boyun eğmeyecekleri ve ilerlemeyeceklerine ilişkin sözler beni ilgilendirmez. Eğer herhangi bir ordu komutanın emirlerine boyun eğmezse ya şans ona bir başarısızlıktan dolayı küsmüştür veya herhangi bir kötülüğü ortaya çıkmış, hırs ve yağmacılıkla suçlanmaktadır. 13. Benim ne kadar günahsız olduğum, hayatımın her bölümünde, şansım ise Helvet savaşında açıkça görülmüştür. 14. Daha uzak bir güne erteleyebileceğim bir şeyi hemen yapacağım. Yarın gecenin dördüncü nöbeti sırasında çadırlar yıkılacak. Böyle yapmamın nedeni sizdeki şeref ve görev duygusunun mu yoksa korkunun mu daha ağır bastığını anlayabilmek için yapıyorum. 15. Eğer hiç kimse benimle gelmezse yanıma sadece onuncu lejyonu alırım. Onun sadakatinden şüphem yok. Komutanı onlar koruyacaklar." Caesar bu lejyona karşı özel bir sevgi duyuyor ve çok cesaretli olduklarına inanıyordu.
1. Caesar'ın konuşmasından sonra askerlerin düşünceleri şaşılacak derecede değişti. Herkes savaşmak için büyük bir hırs ve istek duyuyordu. 2. İlk önce onuncu lejyon ve tribunusları Caesar'ın haklarında söylediklerinden dolayı şükranlarını sunarak savaşa hazır olduklarını bildirdiler. 3. Daha sonra diğer lejyonlar, tatmin edici açıklamalar yapmak amacıyla tribunuslarını ve birinci yüzbaşılarını Caesar'a gönderdiler. Kendilerinin şüphe ve korku duymadıklarını, savaşın planının yapılması işinin kendilerinin değil komutanın görevi olduğunu söylediler. 4. Yaptıkları açıklamalar kabul edildi. Galler arasında en çok güven duyulan kişi olan Diviciacus hangi yoldan ilerleneceği konusunda bir teklif yaptı. Bu şekilde yol elli milden daha fazla uzuyor, ama ordu açık araziden ilerliyordu. Caesar'ın söylediği gibi dördüncü nöbet sırasında yürüyüşe başlandı. 5. Yedi gün boyunca devam eden yürüyüşten sonra keşif birliklerimiz Ariovistus'un kuvvetleriyle birlikte yirmi dört mil uzakta olduğu haberini getirdi.
1. Ariovistus'un Caesar'ın geldiğini öğrenince elçilerle haber gönderdi. Görüşme hakkındaki eski isteklerini yerine getireceğini bildirdi. Caesar bu kadar yakına geldiğine göre kendini tehlikeye atmadan bunu yapabilirdi 2. Caesar teklifini kabul etti. Artık davranışlarını değiştireceğini zannediyordu. Çünkü önceden kendisinden istenen şeyi şimdi o teklif ediyordu. 3. Ayrıca Ariovistus'un, Caesar ve Roma halkının kendisine yaptığı iyilikleri hatırlayarak Caesar'ın istediklerini öğrenince inadından vazgeçeceğini sanıyordu. 4. Beş gün sonra görüşme günü olarak belirlendi. 5. Beş gün içinde sürekli olarak elçiler gelip gitti. Ariovistus Caesar'dan, görüşmeye gelirken yanında piyade getirmemesini istedi. Tuzağa düşürülüp Caesar tarafından kuşatılmaktan korkuyordu. Bu nedenle her ikisi de atlılarla gelmezlerse daveti kabul etmeyecekti. 6. Caesar herhangi bir bahane ile görüşmenin iptal olmasını istemiyordu. Fakat kendi hayatını da Galli süvarilere emanet edemezdi. Bu yüzden şöyle düşündü: En iyi plan Gal atlılarının atlarını alıp çok güvendiği onuncu lejyonun askerlerini onlara bindirmekti. Böylece gerekirse dost bir birlik onun yanında olacaktı. 7. Bu emir yerine getirilirken onuncu lejyon askerlerinden biri şaka yaparak Caesar'ın verdiği sözden daha fazla şeyi yaptığını söyledi. Çünkü bu lejyonu kendi muhafızı yapacağını söylüyordu ancak şimdi şövalye yapmıştı.
1. Geniş bir ova ve bu ova içinde hayli yüksekçe bir tepe vardı. Burası Ariovistus ve Caesar'ın ordugâhlarından hemen hemen aynı uzaklıkta bulunuyordu. Karar verildiği gibi görüşmek için buraya geldiler. 2. Caesar at üzerinde getirdiği lejyonu tepenin ikiyüz adım gerisinde bekletti. Ariovistus'un süvarisi de eşit mesafede beklediler. 3. Ariovistus at üzerinde konuşulmasını ve her birinin görüşme yerine kendisinin dışında on kişi daha getirmesini istedi. 4. Caesar oraya geldikleri zaman ilk olarak Ariovistus'a kendisi ve senato tarafından yapılan iyilikleri hatırlattı. Senato onu kral ve dost olarak tanımış ve birçok hediye göndermişti. 5. Bu çok az kişiye yapılır ve genelde büyük iyilikleri dokunan kimselere verilirdi. 6. Ariovistus senatoya gitme hakkı olmadığı ve istekleri için pek de bir neden olmamasına karşın Caesar'ın ve senatonun cömertliği sayesinde bu ayrıcalıkları elde etmişti. 7. Ayrıca Roma ve Haedular arasındaki iyi ilişkilerin nasıl gerçek nedenlere bağlı olduğunu, ne kadar eski olduğunu, Haedulara senato kararlarıyla kaç defa ve ne kadar büyük ayrıcalıklar verildiğinden söz etti. 8. Haedular Roma ile dost olmadan önce de her zaman Gallia'nın en önde gelen kabilesiydi. Roma halkı eski geleneklere uygun davranarak müttefiklerinin ve dostlarının sahip oldukları şeyi korumalarını ister. Etki, itibar ve şeref bakımından büyümelerini de isterdi. 9. Hem Roma halkıyla dost olmadan önce sahip oldukları şeyleri korumaya devam edememelerine kim katlanabilirdi? Daha sonra da elçilerle istediği şeyleri tekrarladı. Yani Ariovistus Haedularla ve onların müttefikleriyle savaşmayacak ve rehineleri geri verecek. Germenleri geri gönderemese bile daha fazlasının Rhen'i geçmesine izin vermeyecekti.
1. Ariovistus, Caesar'ın isteklerine kısaca cevap verdi. Fakat kendi erdemleri hakkında uzun uzun konuştu. 2. Rhen'i kendi isteğiyle değil, Galler'in isteği ve davetiyle geçmişti. Büyük ödüller kazanmak için annesini ve ailesini terk etmişti. Gallia'da elinde bulundurduğu yerler ona Galler tarafından verilmişti. Aldığı haraç, savaş yasasına aykırı değildi. Çünkü kazananların mağlup olanlardan vergi alması gelenekti. 3. Ariovistus Gallerle değil, Galler onunla savaşmıştı. Gallia'nın bütün kabileleri ona saldırmak için gelmiş, ordugâhlarını kurmuşlardı. Tek bir savaşta Galler'in tüm kuvvetlerini yenmiş ve bozguna uğratmıştı. 4. Eğer yine savaşmak isterlerse o hazırdı. Barış yapmak istiyorlarsa haraç vermeye devam etmeleri gerekirdi. kendi istekleriyle bunu ödüyorlardı. 5 . Roma halkının dostluğu kendisine bir şeref ve destek olmalıydı, bir engel değil. Ariovistus bu umutlarla Romalıların dostluğunu istemişti. Eğer Romalılar yüzünden haracını kaybeder ve teslim edilmiş rehineler geri alınırsa, Roma milletinin dostluğunu istediği gibi aynı şekilde mutlulukla reddedebilirdi. 6. Germenleri Gallia'ya geçirmesinin nedeni kendini korumaktı. Zaten çağırıldıktan sonra gelmeleri durumun böyle olduğunu gösteriyordu. 7. Daha önceleri hiçbir zaman bir Roma ordusu Gallia eyaletinin sınırlarını geçmemişti. 8. Caesar ne istiyordu? Kendi egemenliği altında olan yerlere neden gelmişti? Nasıl diğer taraf Roma eyaletiyse burası da kendisinin Gallia eyaletiydi. Nasıl ki eğer Ariovistus Roma topraklarına saldırırsa kendisine izin verilmemesi gerekirse, Romalıların da kendi haklarını engellememesi gerekirdi. 9. Caesar'ın Haeduları "kardeş" unvanıyla selamladıkları hakkındaki sözlere gelince Ariovistus o kadar barbar ve olayların cahili değildi. Allobroglara karşı yapılan son savaşta Haeduların Romalılara yardım etmediğini biliyordu. Haeduların kendisiyle ve Sequanlarla yaptıkları savaşlarda Romalılardan yardım almadıklarından da haberdardı. 10. Caesar'ın belirttiği dostluğa rağmen Ariovistus Caesar'ın ordusunu kendine saldırmak için getirdiğine inanıyordu. 11. Bu yüzden Caesar buradan ayrılmaz ve ordusunu geri çekmezse onu bir dost değil düşman sayacaktı. Eğer Caesar'ı öldürürse Roma halkının soylularının önde gelenleri sevindirecekti. 12. Bu durumdan Caesar'ın ölümünden mutluluk duyacak olan kimselerin gönderdiği habercilerin aracılığı ile öğrenmişti. 13. Eğer Caesar bu topraklardan ayrılır ve Ariovistus'a Gallia'yı işgal etmesine izin verirse büyük ödüller verecek, herhangi bir sefer yapılmasını isterse Caesar'ı cizgiliforum.com tehlikeye sokmadan onun adına yönetecekti. Caesar, bu işten neden vazgeçemeyeceğini anlatmak için uzun uzun konuştu. Kendisinin ve Roma halkının gelenek ve görenekleri müttefiklerin yalnız bırakılmasına izin vermezdi. Ayrıca Gallia'nın Roma halkından daha çok Ariovistus'a ait olduğuna da inanmıyordu. 14. Arvernler ile Rutenler, Quintus Fabius Maximus ile savaşarak yenilgiye uğramışlardı. Roma halkı onları affetmiş, ülkelerini bir eyalet yapmamış, haraca bağlamamıştı. 15. Eğer ilk önce buraya gelmekten söz ediliyorsa Romalıların Gallia'daki egemenliği hâkimiyeti en haklı esaslara dayanıyordu. Eğer senatonun kararına uymak gerekiyorsa Gallia'nın bağımsız kalması lazımdı. Çünkü senato Gallia'nın ele geçirilmesinden sonra eski kanunlara göre yönetilmeye devam edilmesini istemişti{13}.
1. Görüşme devam ederken Caesar'a bir haber geldi: Ariovistus'un süvarileri tepeye yaklaşıyor, askerlerimize doğru ilerleyerek taşlar ve oklar atmaktaydılar. 2. Caesar konuşmayı yarıda bıraktı. Kendi askerlerinin yanına çekilerek onlara düşmana bir tek ok bile atmamaları için emir verdi. 3. Çünkü seçkin lejyonu ile atlılar arasındaki bir savaşın tehlikeli olmayacağını anlıyordu. Fakat düşmanı bu şekilde yenerse, söz verdiği halde görüşme sırasında onları kuşattığı hakkında bir söylenti çıkmasını doğru bulmuyordu. 4. Görüşmede Ariovistus'un nasıl bir kibirle Romalıları Gallia'nın her yerinden çıkarmak istediğini, atlıların askerlerimize saldırmış olduğunu, bunun sonucunda görüşmenin yarıda bırakıldığını öğrenir öğrenmez orduda savaş için çok daha büyük bir istek ve hırs oluştu.
1. İki gün sonra Ariovistus yeniden Caesar'a elçiler gönderdi. Konuştukları ancak sonuca varamadıkları konular hakkında yeniden görüşmek isteğinde olduğunu bildirdi. Bu yüzden yeni görüşme için bir gün belirlenmesini ya da görüşme için elçi göndermesini istiyordu. 2. Caesar görüşmek için bir neden bulamıyordu. Çünkü daha iki gün önce Germenler askerlerimize oklar ve taşlar yağdırmışlardı. 3. Komutanlarından birini göndermek ona çok tehlikeli görünmüştü. Çünkü komutanı bu vahşi insanlara teslim etmek çok anlamsız görünüyordu. 4. En iyi plan, Gaius Valerius Caburus'un oğlu Gaius Valerius Procillus'u göndermekti. Bu genç çok cesur ve kibardı. Babasına, Gaius Valerius Flaccus tarafından Roma vatandaşlığı hakkı verilmişti. Caesar, bu genci hem sadık olmasından hem de Ariovistus'un uzun süre alıştığı için şimdi gayet iyi konuştuğu Gallia dilini iyi bilmesinden dolayı seçmişti. Ayrıca Germenlerin ona bir kötülük yapmaları için ortada bir neden yoktu. Procillus'un yanında Ariovistus'un samimi dostu Marcus Metius'u da gönderdi. 5. Elçilere verilen görev Ariovistus'un söyleyeceklerini dinlemek ve olduğu gibi kendisine aktarmak görevi verilmişti. Fakat Ariovistus elçilerin ordugâhın yakınına yaklaştığını görünce yüksek sesle bağırarak. "Neden buraya geliyorsunuz? Niyetiniz casusluk yapmak mı?" Konuşamadan onları zincire vurdurdu.
1. Aynı gün ilerleyerek Caesar'dan altı mil uzakta bir dağın eteğinde ordugâh kurdu. 2. Ertesi gün birliklerini Caesar'ın ordugâhının önünden geçirdi, iki mil yakınında ordugâh kurdu. Amacı, Caesar'ın Sequanlar ve Haedular arazisinden gelecek olan yiyecek ve araç gereçlerle irtibatını kesmekti. 3. Caesar beş gün boyunca askerlerini ordugâhın önüne çıkardı ve onlara savaş düzeni aldırdı. Böylece Germenlere isterlerse savaşmak olanağını tanıyordu. 4. Bütün bu günler boyunca Ariovistus ordusunu ordugâhta tutuyor, fakat her gün bir süvari çarpışması oluyordu. Germenlerin alışkın oldukları savaş türü şu şekildeydi: 5. Altışar bin kişilik atlı ve yaya birlikleri vardı. Yayalar hem süratli ve cesaretliydiler. Her atlı bir yayayı himayesi altında tutuyordu. Çarpışmalarda birlikte çalışıyorlar, atlılar onların yanına doğru çekiliyorlardı. 6. Yayalar da herhangi bir zorluk çıkarsa hemen bir araya geliyorlardı. Örneğin bir süvari yaralanır ve attan düşerse hemen onun etrafını çeviriyorlardı. 7. Bir şekilde ilerlemek ya da geri çekilmek gerekirse atların yelelerine asılıyorlar, atlara eşit yol alıyorlardı. Aldıkları eğitim bunu kolaylıkla gerçekleştirebiliyorlardı.
1. Caesar, Ariovistus'un ordugâhından çıkmadığını görünce erzakın kesilmemesi için Germenlerin ordugâhının bulunduğu yerin üst tarafında, altıyüz adım uzaklıkta uygun bir yer bulup, üç sıralı bir saf halinde oraya geldi. 2. Birinci ile ikinci safların silahlı olarak beklemesini, üçüncü safın ise ordugâh kurmasını emretti. 3. Bu yer, yukarda söylendiği gibi, düşmandan altıyüz adım uzaktı. Ariovistus buraya yaklaşık altı bin kadar hafif silahlı askerler ve atlı birliklerinin tamamını gönderdi. Gönderilen birlikler askerlerimizi korkutacak ve korunaklı yerler inşa etmelerini engelleyecekti 4. Fakat Caesar bunu önceden düşünmüştü. Bu yüzden ilk iki safın düşmanı geri püskürtmesini, üçüncü safın korunakları yapmasını emretti. Ordugâh kurulduktan sonra orada iki lejyon ve yaşlıların bir kısmını bıraktı. Geri kalan dört lejyonu büyük ordugâha geri götürdü.
1. Caesar bir sonraki gün önceki günlerde yaptığı gibi her iki ordugâhtan da birliklerini dışarı çıkardı. Büyük ordugâhtan biraz ilerledikten sonra saflarını dizdi. Düşmana çarpışma olanağı tanıdı. 2. Buna rağmen ileri çıkmadıklarını görünce öğleye doğru ordusunu tekrar ordugâha geri götürdü. O zaman Ariovistus askerlerinin bir bölümünü küçük ordugâha saldırmak için gönderdi. Çarpışma akşam saatlerine kadar devam etti. Güneş battığı zaman her iki taraf da çok sayıda kayıp vermişti. Ariovistus kuvvetlerini ordugâha geri çekti. 3. Caesar esirlere, Ariovistus'un neden kesin bir savaşa girişmediğini sordu. Germenlerin bir geleneği vardı. Buna göre Germen kadınları kura çekerek ya da fala bakarak savaş yapmanın nasıl bir sonuç getireceğini söylerlerdi. 4. Kadınlar yeni aydan önce savaşa girilirse Germen askerlerinin galip gelemeyeceklerini bildirmişlerdi.
1. Caesar bir sonraki gün her iki ordugâhı da korumak üzere yeterli miktarda asker bıraktı. Bütün müttefik kuvvetlerini düşmanın görebileceği bir şekilde küçük ordugâhın önüne yerleştirdi. Müttefik birlikleriyle gösteriş yapmayı planlıyordu. Çünkü müttefiklerin sayısı düşmanlara nazaran çok azdı. Kendisi üç sıralı saf düzeninde düşmanın ordugâhına kadar ilerledi. 2. Bunun üzerine Germenler askerlerini ordugâhtan çıkarmak zorunda kaldılar. Kabileler eşit aralıklarla yer tuttular. Harudlar, Marcomanlar, Triboclar, Vangionlar, Nemetler, Sedusiler, Suebler bütün ordularını araba ve kağnılarla çevirdiler. Böylelikle hiçbir kaçış şansı kalmıyordu. 3. Araba ve kağnıların üzerine kadınları yerleştirdiler. Kadınlar ağlayarak ve ellerini uzatarak savaşa giren erkeklere yalvarıyorlar, kendilerini Romalılara esir edilmekten kurtarmalarını istiyorlardı.
1. Caesar ordugâh komutanını ve diğer komutanları lejyonlara komutan yaptı. Böylece askerler cesaretli davranışlarına bir tanık bulabileceklerdi. 2. Kendisi sağ kanada geçti. Çünkü düşmanın sol kanadının zayıf olduğuna inanıyordu. Savaş başladı. 3. İşaret verilince askerlerimiz düşmana şiddetle saldırdılar. Düşman da ani ve seri şekilde ileri çıktı. Romalıların düşmanın üzerine mızrak atmalarına zaman kalmadı. 4. Bu nedenle mızraklar bir işe yaramadı. Kılıçlarla göğüs göğse çarpışıldı. Fakat Germenler geleneklerine uygun olarak hemen bir kütle oluşturdular ve saldırımıza kılıçlarıyla karşılık verdiler. 5. Askerlerimizin çoğu düşman birliklerinin ortasına girerek Germenlerin kalkanlarını aldı ve onları kafalarından yaraladı. 6. Düşman ordusunun sol yanı püskürtüldü ve sonunda çekilmeye başladı. Fakat sağ kanatları kalabalıktı. Bu nedenle sol tarafımızı sıkıştırıyorlardı. 7. Süvari birliği komutanı genç Publius Crassus olanları gördü, savaş hatlarındaki komutanlara göre daha serbestçe hareket edebilecek bir durumda olduğu için üçüncü safı, tehlike içindeki askerlerimize yardım etmeleri için gönderdi.
1. Böylece savaş kazanıldı. Düşmanların hepsi kaçtı. Yaklaşık olarak savaş meydanından onbeş millik bir uzaklıkta olan Rhen Nehri'ne ulaşınca dek kaçışlarını sürdürdüler. 2. Çok az kimse karşı tarafa yüzmeye çalıştı. Bazılarıysa kayıklar bularak canlarını kurtardılar. 3. Bunların arasında Ariovistus da vardı. Nehir kıyısında bağlı bulduğu bir kayığa binip kaçtı. Atlılarımız geri kalan askerleri yakalayıp öldürdüler. 4. Ariovistus'un iki karısı vardı. Birisi Sueblerdendi. Buraya gelirken onu da getirmişti. Diğeriyse Noricumlu bir kadındı. Noricum kralı Voccio'nun kız kardeşiydi. Kral onu evlenmeleri için onu Ariovistus'a göndermişti. Kaçış sırasında her ikisi de öldü. İki kızından biri öldürüldü, biri esir edildi. 5. Gaius Valerius Procillus üç katlı zincirle bağlıyken bekçileri tarafından sürükleniyordu. Caesar bu sırada atlılarıyla düşmanı izlemekteydi ve Procillus'u gördü. 6. Caesar zaferden daha çok Procillus'un kurtarıldığına sevindi. Çünkü Gallia eyaletinin en önde gelen adamı olan en yakın arkadaşını ve misafirini, düşmanlardan kurtarılmıştı. 7. Şans onun başına gelen bir felaketle, sevinç ve mutluluğunu azaltmamıştı. Procillus, hemen yakılması ya da daha sonraya bırakılması için kura çekildiğini anlattı. Bu kuralar sayesinde hayatını kurtarmıştı. 8. Marcus Metius da bulunarak Caesar'a getirildi.
1. Bu savaşın sonucu Rhen'in diğer tarafında öğrenildiği zaman Rhen kıyılarına ulaşmış olan Suebler vatanlarına geri dönmeye başladılar. Rhen Nehri civarında oturan kabileler Sueblerin korkuya kapıldıklarını anladılar ve onları izleyip, çok sayıda Sueb öldürdüler. 2. Böylece Caesar bir yaz içinde çok büyük iki savaşı bitirmiş oluyordu. Bunun için ordusunu mevsiminden biraz daha erken bir zamanda Sequanlar toprağındaki kışlık ordugâha götürdü. 3. Labienus'u kışlık ordugâha komutan yaptı. Daha sonra kendisi geçici mahkemelere bakmak üzere Yakın Gallia'ya gitti.