1. Lucius Domitius{21} ile Appius Claudius konsüllük görevine devam ediyorlardı. Caesar her yıl yaptığı gibi İtalya'ya giderken lejyon komutanlarına eski gemileri tamir etmelerini ve mümkün olduğu kadar çok yeni gemi yapmalarını emretti. 2. Yeni gemilerin planını ve biçimini anlattı. Yeni gemiler bizim denizde kullandıklarımızdan daha alçak olacaktı. Böylece yük yüklenirken ya da gemiler kumsala çekilirken daha çabuk hareket edilebilecekti. Ayrıca Gallia açıklarında sık sık meydana gelen met-cezir yüzünden dalgaların daha küçük olduklarını da öğrenmişti. Gemiler denizlerimizde kullandıklarımızdan daha geniş olacaktı. Böylece daha fazla eşya ve hayvan yüklenebilecekti. 3. Her geminin kürekler ve yelkenlerle donatılmasını da emretti. Alçak olmaları sayesinde kolayca yapılabilecekti. 4. Gemilerin donanımı için gerekli araç gereçlerin İspanya'dan getirilmelerini istedi. 5. Yakın Gallia'daki geçici mahkemeler tamamlanınca Illyricum'a gitti. Çünkü Pirustalar eyaletin kendilerine yakın bölümüne saldırarak zarar vermekteydiler. 6. Illyricum'a gelince civardaki kabilelerden asker istedi. Gelen askerler bir yerde toplandılar. 7. Pirustalar Caesar'ın geldiğini öğrenince elçiler gönderdiler. Saldırılarının genel kararla yapılmadığını ve saldırılarında doğan her türlü zararı karşılamaya hazır olduklarını bildirdiler. 8. Caesar elçileri dinledikten sonra rehineler getirmelerini istedi. Rehineler kararlaştırılan günde gelmezse ülkelerine savaş açacağını söyledi. Rehineler kararlaştırılan günde getirildiler. 9. Caesar hakemler belirledi. Hakemler uğranılan zararı belirleyeceklerdi.
1. Bu sorun çözüldükten sonra geçici mahkemelerin sona erdiği zaman Yakın Gallia'ya geri döndü. Daha sonra da orduya katıldı. 2. Kışlık ordugâhları dolaştıktan sonra askerlerin araç gereç kıtlığına rağmen olağanüstü bir çabayla çalıştıklarını gördü. Yukarıda anlattığımız biçimde altıyüz gemi ve yirmi sekiz savaş gemisi yapılmıştı. Gemilerin denize açılabilmelerine kısa bir süre kalmıştı. 3. Caesar bu işle ilgilenen askerleri ve komutanları tebrik etti. Ardından yapılacakları anlatarak bütün gemilerin Itius Limanı'nda toplanmalarını emretti. Limandan Britannia'ya otuz mil uzunluğunda kısa bir geçit olduğunu duymuştu. 4. Yetecek kadar asker bıraktıktan sonra yanına sekizyüz atlı ve hafif silahlı dört lejyon alarak Treverlerin topraklarına gitti. Treverler Caesar'ın emirlerine uymuyorlar ve toplantılara geliniyorlardı. Ayrıca Rhen'in diğer yakasındaki Germenleri da isyana teşvik ettikleri söyleniyordu.
1. Treverlar süvari bakımından Gallia'nın en güçlü kabilesidir. Ayrıca kalabalık yaya birlikleri de vardır. Topraklarının Rhen'e sınırı vardır. 2. İki kişi Treverlerin krallığını ele geçirmek için mücadele etmekteydi: Indutiomarus ve Cingetorix. 3. Cingetorix lejyonların geldiğini öğrenince Caesar'ın yanına geldi. Kendisinin ve adamlarının sadık kalacaklarını, Roma halkının dostluğundan ayrılmayacaklarını söyledi. Treverler arasındaki mücadeleyi anlattı. 4. Fakat Indutiomarus atlı ve yaya birlikleri toplayarak savaş hazırlıklarına başladı. Savaşamayacak yaşta olanların Arduenna Ormanı'na gizlenmesini emretti. Arduenna ormanı Treverlerin son derece geniş arazisinin bir ucundan diğer ucuna kadar yani Rhen'den Remlerin sınırına dek uzanmaktadır. 5. Treverlerin bazı kabilelerinin önderleri Cingetorix ile olan dostluklarından ya da askerlerimizin yaklaşmasından korkarak Caesar'ın yanına geldiler. Kendileri için bazı istekleri vardı. Devletlerinin çıkarını kollamak için ellerinde hiçbir güç yoktu. İşte o zaman Indutiomarus yalnız kalmaktan korkarak Caesar'a elçiler gönderdi. 6. Caesar'a gelmemesinin nedenleri şunlardı: Öncelikle devletin güvenliğini korumaya devam etmek istiyordu. Ayrıca soyluların ayrılmasından dolayı cahil halkın isyan çıkarmasından korkuyordu. 7. Bu nedenle yönetime el koymuştu. Eğer Caesar izin verirse kendisini ve halkını Romalılara teslim etmek istiyordu.
1. Caesar Indutiomarus'un amacını ve neden böyle konuştuğunu anlamıştı. Fakat Britannia'ya yapılacak sefer için her şey hazırlanmıştı. Şimdi yaz mevsimini Treverler arasında geçirmek zorunda kalmak istemiyordu. Bu nedenle Indutiomarus'a iki yüz rehine ile birlikte gelmesini emretti. 2. Indutiomarus'un oğlu ve yakın akrabaları rehineler arasındaydı. Caesar Indutiomarus'u teselli etti ve gerektiği gibi davranmasını istedi. 3. Ayrıca Treverlerin önderlerini ordugâhına çağırıp Cingetorix ile barıştırdı. Cingetorix'in bunu hak ettiğini biliyordu. Ayrıca kendisine sadakatini göstermiş olan bir kimseye bunların çok görülmemesi gerekiyordu. 4. Indutiomarus olanlara çok kızdı. Çünkü kendi halkı üzerindeki etkisi azalıyordu. Daha önceden de Romalılardan nefret ediyordu, şimdiyse öfkesi katlanıyordu.
1. Treverler arasındaki anlaşmazlık çözüldükten sonra Caesar lejyonlarla beraber Itius limanına geldi. 2. Orada Meldlerin arazisinde yapılmış olan atmış geminin fırtınadan dolayı zarar gördüklerini ve bu nedenle yola çıkamayıp geri dönmek zorunda kaldıklarını öğrendi. Diğer gemilerin donanımı tamamlanmıştı ve yola çıkmaya hazır durumdaydılar. 3. Itius limanına Galler'in dörtbin kişilik bir atlı birliği ve kabilelerin önderleri de geldi 4. Kabilelerin önderleri kendilerine bağlı oldukları adamlarının çoğunu Gallia'da bırakmışlardı. Çünkü bir isyan çıkmasından korkuyorlardı. Diğer adamlarınıysa rehine olarak yanlarında getirmişlerdi.
1. Gelenlerin arasında daha önceden de kendisinden söz ettiğimiz Haedulu Dumnorix de vardı. Caesar Dunmorix'in yanında olmasını istiyordu. Çünkü Dunmorix'in isyan çıkararak bağımsızlık elde etme isteğinden haberdardı. Galler arasında büyük etkisi vardı ve cesaretiyle ün salmıştı. 2. Ayrıca Haeduların bir toplantısında Caesar'ın kendisine krallık teklif ettiğini de söylemişti. Haedular teklife çok kızmalarına rağmen, Caesar'ın teklifini geri çekmesi için elçiler göndermeye cesaret edememişlerdi. 3. Bu olayı Caesar kendi taraftarlarından öğrendi. Dumnorix Gallia'da kalmak için çok çabaladı. Deniz yolculuğundan korktuğunu, alışık olmadığını ve dini nedenleri bahane olarak gösteriyordu. 4. Caesar'dan izin alamayınca Gallia'daki kabilelerin önderlerini ayaklandırıp Avrupa kıtasında kalmalarını sağlamaya çalıştı. 5. Ayrıca onları korkutmak için Gallia'nın soylularının götürülmek istenmesinin bir nedeninin olduğunu, Caesar'ın Galler'in önünde öldürülmekten korktuğunu ve herkesi Britannia'ya götürerek orada öldürmek istediğini söylüyordu. 6. Kalanlara söz verdi. Herkesi Gallia'nın ortak çıkarları işbirliği yapmaları için yemin ettirdi. Dunmorix'in yaptıkları Caesar'a haber verildi.
1. Caesar Haedu kabilesine çok önem veriyordu. Bu yüzden Dunmorix'i planlarından vazgeçirmek için baskı altına almaya karar verdi. 2. Ancak yaptıklarının ileri gittiğini görerek kendisinin ve Roma halkının başına bir bela açmamasını sağlamak için önlem almak gerektiğini düşündü. Yirmibeş gün boyunca Gallia'da kaldı. 3. Çünkü bu bölgelerde her mevsimde kuzeybatı rüzgârları eserdi. Rüzgârlar yola çıkmasını engelliyordu. Bu süre içinde Dumnorix'i kendine bağlamaya ve planlarını öğrenmeye çalıştı. 4. Sonunda hava düzeldi. Yayaların ve atlıların gemilere binmesini emretti. 5. Herkesin gemilere binmeye çalıştığı sırada Dunmorix Haedulu atlılarla Caesar'dan habersizce ordugâhtan ayrıldı ve vatanına geri döndü. 6. Caesar Dunmorix'in gittiğini duyunca yola çıkmaktan vazgeçti. Büyük bir atlı birliğini Dunmorix'i izlemeleri için görevlendirdi. 7. Canlı olarak getirilmesini ama silah kullanırsa öldürülmesini istedi. Çünkü yanındayken kendisini dinlemeyen bir adam kendisinden uzaktayken neler yapabilirdi? 8. Dunmorix gerçekten de yakalandığı zaman kendisini kılıcıyla korumaya çalıştı. Ayrıca çok defa özgür bir insan olduğunu ve özgür bir ülkede yaşadığını bağırarak söylemiş. 9. Dunmorix'i yakalayanlar emirlere uygun davranarak onu öldürdüler ve ardından da Caesar'ın yanına geri döndüler.
1. Dunmorix öldürüldükten sonra Labienus iki lejyon ve ikibin atlı ile Avrupa'da bırakıldı. Ona limanları korumak, yiyecek sorununu çözmek, Gallia'da öğrenenleri öğrenmek ve gerekli önlemleri almak görevleri verilmişti. 2. Caesar güneş batmak üzereyken beş lejyon ve ikibin kadar süvari ile yola çıktı. Yola çıkarken hafif bir güneybatı rüzgârı vardı ancak gece yansı rüzgâr durdu. Met yüzünden çok uzağa sürüklendi. Güneş doğunca Britannia'nın sol tarafta kaldığını gördü. 3. Daha sonra met-cezirin ters yönünde ilerledi. Geçen yaz adanın karaya çıkış için uygun olduğunu gördüğü yere yaklaşmaya çalıştı. 4. Askerlerimizin çabası görülmeliydi. Hiç ara vermeden ağır taşıma gemilerini kürek çekerek savaş gemileriyle aynı hızda ilerlemesini sağladılar. 5. Donanma öğlene doğru Britannia'ya geldi. Düşman ortalarda görünmüyordu. 6. Caesar daha sonradan esirlerden düşmanların büyük birlikler halinde toplandıklarını fakat yüksek yerlerde gizlendiklerini öğrendi. Çünkü geçen seneki gemilerle beraber askerlerin dinlenme için yaptıkları da dahil olmak üzere sekizyüz kadar geminin geldiğini görmüşlerdi.
1. Ordu karaya çıktı, ordugâh için uygun bir yer bulundu. Caesar düşmanların nerede mevzilendiklerini öğrendi. Daha sonra üçyüz kadar atlıyı donanmayı korumaları için limanda bıraktı. Üçüncü nöbet sırasında düşmana doğru ilerledi. Donanma için endişelenmiyordu. Çünkü kumsalda ve açık bir kıyıda bekliyorlardı. 2. Quintus Atrius'u gemileri koruyacak birliklerin komutanlığına getirdi. Kendisi geceleyin oniki mil kadar ilerleyerek düşman birliklerinin görüş mesafesine geldi. 3. Düşman süvarilerini ve savaş arabalarını yüksek araziden nehre ilerleterek burada savaşa girmek istedi. 4. Atlılarımız tarafından geri püskürtülünce ormanlarda saklandılar. Ormanlar hem doğal olarak korunaklıydı hem de düşmanlar tarafından korunaklı bir hale getirilmişti. Anlaşıldığına göre korunakları kendi aralarındaki bir savaş için daha önceden hazırlamışlardı. 5. Çünkü girişlerin hepsi devrilmiş ağaçlarla kapatılmıştı. 6. Düşman küçük gruplar halinde ormanlardan çıkıp savaşıyor, askerlerimizin içeri girmesine izin vermiyordu. 7. Fakat yedinci lejyonun askerleri bir kaplumbağa oluşturdular ve korunağa karşı bir taraça yapıp mevziiyi ele geçirdiler. Askerlerimiz birkaç yaralı vermesine rağmen düşmanı geri püskürttüler. Caesar askerlere kaçan düşmanları uzağa kadar kovalamaları için vermedi. 8. Çünkü araziyi tanımıyorlardı. Günün büyük kısmı tamamlanmıştı ve ordugâhın korunaklı bir hale getirilmesini istiyordu.
1. Ertesi gün şafak sökerken yayaları ve atlıları üç gruba ayırarak kaçanları kovalamaları için görevlendirdi. 2. Düşmanlar epeyce uzaklaşmışlardı. Artçıları gözden kaybolmak üzereyken Quintus Atrius'dan Caesar'a atlılar geldi. 3. Atlılar bir gece önce şiddetli bir fırtına çıktığını söylediler. Fırtınadan dolayı tüm gemiler zarar görüp sahile atılmışlardı. Demirler ve halatlar koptuğu için gemiciler ve dümenciler fırtınaya karşı duramamışlardı. Sonuçta gemiler birbirleriyle çarpışmışlar ve büyük zarara uğramışlardı.
1. Caesar olanları öğrenince lejyonlara atlıların geri çağırılmasını emretti. Kendisiyse donanmanın yanına gitti. 2. Habercilerden ve raporlardan duyduklarını kendi gözleriyle gördü. Gerçekten kırk civarında gemi kayıptı. Diğerleri zor da olsa tamir edilebilirlerdi. 3. Lejyonlardaki gemicileri tamir için görevlendirdi, diğer gemicilerin de çağırılmasını emretti. 4. Labienus'a bir mektup yazdı ve elindeki askerlerle mümkün olduğu çok gemi yapmasını istedi. 5. Çok zor bir iş olmasına karşın, bütün gemilerin sahile çekilmelerini ve bunların bir siperle ordugâha bağlanmalarının çok mantıklı olacağına karar verdi. 6. Bu iş on gün sürdü. Geceleri bile işe ara verilmedi. 7. İşler tamamlandıktan sonra aynı sayıda askeri limanı korumaları için geride bıraktı. Kendisi önceden geri döndüğü yere gitti. 8. Oraya vardığında çok sayıda Briton askerinin toplandığını gördü. Komutanlığı ve savaşın yönetimini oybirliğiyle Cassivellaunus'a vermişlerdi. Cassivellaunus'un ülkesi kıyıdaki ülkelerden Tames{22} denilen bir nehirle ayrılır. Denizden yaklaşık olarak seksen mil uzaklıktadır. 9. O güne dek bu kabileler arasında sürekli savaşlar oluyordu. Fakat biz gelince Britonlar Cassivellaunus'u komutan olarak seçmişlerdi.
1. Anlattıklarına göre Britannia'nın iç kısmında yerliler yaşamaktaydı. 2. Sahildeyse Belgalardan adayı istila etmek ve ganimet sağlamak amacıyla gelmiş olanlar vardı. Belgaların hepsi Britannia'da karaya çıktıkları ülkenin ismiyle anılmaktadır. İstiladan sonra adaya yerleşip, tarlaları işlemeye başlamışlardır. 3. Adanın nüfusu çok yoğundur. Çiftlik evleri birbirine yakındır ve Galler'in evlerine benzemektedir. Çok sayıda hayvanları vardır. 4. Madeni para olarak bronz, altın veya belirli ağırlıkta çentikli demir çubuklar kullanırlar. 5. Britannia'nın orta bölümlerinde kalay, kıyılardaysa demir çıkarılır. Fakat demir daha azdır. Bronz dışarıdan getirilir. 6. Gallia'daki akgürgen ve çam dışındaki bütün ağaçlar burada da vardır. Tavşan, tavuk ve kaz eti yemezler. Fakat bu hayvanları eğlence ve zevk için beslerler. İklim Gallia'dan daha ılımandır. Soğuklar daha hafiftir.
1. Ada üç köşelidir. Bir yanı Gallia'ya karşıdır. Bu tarafın bir köşesi Gallia'dan gelen bütün gemilerin yanaştığı Cantius'tadır ve doğuya bakar. Aşağı köşeyse güneye bakar. Bu taraf yaklaşık beş yüz mil uzunluğundadır. 2. İkinci yan İspanya'ya ve batıya bakmaktadır. Bu yönde Britannia'nın yan büyüklüğünde olduğu düşünülen İrlanda adası bulunur. Aradaki uzaklık Gallia ve Britannia arasındaki uzaklıkla eşittir. 3. Yolun ortasında Mona isminde bir ada vardır. Ayrıca karaya yakın çok sayıda küçük adanın da olduğu sanılmaktadır. Kimi yazarlar bu adaların bazılarında kışın gecelerin otuz gün sürdüğünü belirtirler. 4. Biz yaptığımız araştırmada benzer bir sonuca ulaşamadık. Fakat gerçekçi su ölçüleriyle gecelerin Avrupa'dan daha kısa olduğunu gördük. 5. Yerlilere göre bu bölüm yediyüz mil uzunluğundadır. 6. Üçüncü taraf kuzeye bakar. Karşısında kara yoktur. Bu yanın bir köşesi Germania'ya bakar ve sekizyüz mil uzunluğundadır. 7. Adanın çevresi toplam ikibin mildir.
1. Denizci bir bölge olan Kent'te yaşayanlar diğer Britannia kabilelerinden daha medenidirler. Gelenekleri Gallerinkinden çok farklı sayılmaz. 2. Halkın çoğu tarım yapmaz, etle ve sütle beslenip post giyerler. cizgiliforum.com Bütün Britannialılar vücutlarını çivi otuyla boyarlar. Bu ot mavi bir renk oluşturur. Böylece savaştaki görünüşleri daha korkunçlaşır. 3. Uzun saçları ve bıyıklarından başka vücutlarının her yerindeki tüyleri keserler. 4. On veya on iki kişilik erkek grupları, özellikle erkek kardeşler, hatta babalar ve oğulları da aynı kadınlara sahiptirler. Fakat doğan çocuklar kadının gelin olarak ilk geldiği eve ait sayılırlar.
1. Askerlerimiz yürüyüş halindeyken atlılarımızla düşmanın atlıları ve savaş arabaları arasında bir çarpışma oldu. 2. Sonuçta askerlerimiz üstünlüklerini gösterdiler ve düşmanı ormanlara ve yaylalara sürdüler. 3. Düşmanı uzağa kadar kovalamak isteyince arkadaşlarından birkaçını kaybettiler. Bir süre sonra askerlerimizin herhangi bir güvenlik önlemi almadan ordugâhı korunaklı bir hale getirmeye çalıştıkları sırada düşmanlar ormanlardan saldırıya geçtiler. 4. Ordugâhın ilerisinde bekleyen askerlerimiz düşmana karşılık verdi. Çarpışma şiddetliydi. Caesar iki lejyonun birer taburunu yardım için gönderdi. Askerlerimiz kısa aralıklarla mevzi aldılar, fakat düşman büyük cesaretle yeni savaş sistemine alışamamış askerlerimizin saflarını ortadan yarıp kayıp vermeden geri çekildiler. 5. Askeri tribunus Quintus Laberius Durus öldürüldü. Daha fazla yardımcı birlik gönderilerek düşman geri püskürtüldü.
1. Çarpışma ordugâhın ve herkesin gözü önünde gerçekleşti. Yayalarımızın böyle savaşan bir düşmana göre donanımları olmadığı açıktı. Askerlerimizin silahlan ağır olduğu için geri çekilen düşmanları hızla kovalayamıyorlar ve sancaklarından fazla uzaklaşamıyorlardı. 2. Atlılarımızsa büyük bir tehlike için çarpışıyorlardı. Düşman çoğu kez bilinçli olarak geri çekiliyordu. Atlılarımız lejyonlardan uzaklaşınca savaş arabalarından atlayarak asıl birliklerimizden uzaklaşmış olan atlılarımızla savaşıyorlardı. 3. Süvari savaşındaki geri çekilme stratejileri de askerlerimizi benzer bir tehlikeye atıyordu. 4. Ayrıca düşman toplu bir biçimde savaşmıyor, küçük gruplar halinde geniş aralıkla savaşıyorlardı. Düzenli muhafız birlikleri de yerleştirmişlerdi. Her grup bir diğerini koruyabiliyordu ve böylece yorulanların yerini yeni birlikler alabiliyordu.
1. Düşmanlar bir sonraki gün ordugâhtan uzak bir tepede mevzilendiler. Küçük gruplar halinde fakat dünden daha az şiddetli bir biçimde atlılarımıza saldırmaya başladılar. 2. Caesar öğlene doğru üç lejyonu ve atlıların tamamını Gaius Trebonius'un{23} komutası altında yiyecek bulmak için gönderdi. Düşman her bir yandan yiyecek toplayanların üzerine o kadar şiddetle saldırdı ki lejyonlarımız savaş düzeni alamadılar. 3. Askerlerimiz şiddetli bir karşılık vererek onları geri püskürttüler. Atlılar arkalarındaki lejyonlara güvenerek düşmanı bozguna uğratana dek kovalamaktan vazgeçmediler. 4. Düşmanın büyük bölümü öldürüldü ve yeniden toplanmak, savaş düzeni almak ve savaş arabalarından atlamak fırsatını bulamadı. 5. Bozgundan sonra etraftaki kabilelerden toplanmış olan yardımcı birlikler geri döndüler. Bir daha da düşman bizimle büyük bir kuvvet halinde savaşa girişmedi.
1. Caesar düşmanların planlarını öğrenince ordusunu Cassivellaunus'un Tames Nehri'ne kadar olan toprakları içine gönderdi. Tames'in sadece bir yerinden ve zorlukla geçilebilir. 2. Buraya geldiğinde nehrin diğer yanında düşmanların büyük birliklerle savaş düzeni almış olduklarını gördü. 3. Kıyı sivri ve ileriye doğru uzanan kazıklarla korunmaktaydı. Nehrin yatağında da aynı biçimde kazıklar vardı fakat su içinde belli olmuyorlardı. 4. Kazıkların varlığından esirler ve kaçaklar sayesinde haberdar olan Caesar önden atlılarını gönderip, lejyonların arkadan gelmelerini istedi. 5. Askerlerimiz nehrin içindeyken sadece kafaları suyun dışında kalıyordu. Buna rağmen o kadar hızla ilerlediler ki düşmanlar saldırımıza dayanamayıp kıyıları terk etmek zorunda kaldı.
1. Cassivellaunus zafer ümidini kaybederek ordusunun büyük kısmını serbest bıraktı. Yaklaşık dörtbin kadar savaş arabasıyla yürüyüş kolumuzun yolundan çekilip, uygun olmayan arazide ve ormanlarda gizleniyordu. Nerelere gideceğimizi anlayınca tarlalardaki ürünleri ve insanları alarak oraları boşaltıyordu. 2. Ayrıca ne zaman atlılarımız onları kovalamak için uzaklara gitseler gizlendiği yerden çıkıp atlılarımız için büyük tehlike yaratıyordu. Askerlerimiz korktukları için daha uzaklara gidemiyorlardı. 3. Caesar'ın yapabileceği tek şey birliklerdeki lejyonların uzaklara gitmesinin önüne geçmek, tarlaları yakıp yıkarak lejyonların gücü oranında düşmanlara olabildiğince fazla zarar vermekti.
1. Bu sırada ülkenin en kuvvetli kabilesi olan Tribontlar Caesar'a elçiler gönderdiler. Genç Mandubracius, Caesar'ın himayesini sağlamak için Avrupa kıtasına gelmişti. Babası kabilenin kralıydı fakat Cassivellaunus tarafından öldürülmüştü. Kendiyse kaçıp ölümden kurtulmuştu. Elçiler Caesar'a boyun eğeceklerine ve emirleri yerine getireceklerine söz veriyorlardı. 2. Mandrubracius'u Cassivellaunus'a karşı kendisini korumasını ve kabilenin kralı seçilmesini istiyordu. 3. Caesar kırk rehine verilerek orduya yiyecek sağlanmasını istedi. Mandubracius'u da gönderdi. 4. Emirlerini çabucak yerine getirdiler ve gereken yiyeceği gönderdiler.
1. Trinobantlar himaye altına alınarak askerlerin işkencelerinden korundukları görülünce Cenimagnler, Segontiaclar, Ancalitler, Bibroclar ve Casslar da elçiler göndererek Caesar'a teslim oldular. 2. Caesar elçilerden, Cassivellaunus'un sığındığı kalenin bulunduğu yere yakın olduğunu öğrendi. Kale ormanlarla ve bataklıklarla çevriliydi. Ayrıca kalede çok sayıda adam ve hayvan vardı. 3. Fakat Britonlar sık bir ormanı bir duvar ve siperle çevirerek kale ismini verirler. Düşmanın saldırısından kurtulmak için kaleye toplanmak gelenektir. Caesar lejyonlarla kaleye doğru yola çıktı. 4. Kalenin hem doğal olarak korunaklı olduğunu hem de askerler tarafından bu korunağın daha da güçlendirildiğini gördü. Yine de iki yandan saldırıya başladı. 5. Düşman bir süre oyalandı. Fakat saldırımıza karşı koyamadı. İçerdekiler kalenin dışına kaçtılar. 6. İçerde pek çok sığır bulundu. Çok sayıda insan da yakalanıp, öldürüldü.
1. Bu olaylar olurken Cassivellaunus önceden kıyıda bulunduğunu söylediğimiz Kent kentine elçiler gönderdi. Kent'in dört bölgesi vardır ve bu bölgelerde Cingetorix, Carvilius, Taximagulus ve Segovax'ın kraldır. Bütün birliklerin kıyıdaki ordugâha bir baskın yapmak için toplanmalarını istedi. Ordugâhta Romalılar bir çıkış hareketi yaparak saldıranları öldürdüler. 2. Hatta soylu bir komutan olan Lugotorix'in esir aldılar. Sonra da birlikleri ordugâha geri çektiler. 3. Cassivellaunus çarpışmadaki yenilgiyi haber aldıktan sonra uğradığı yenilgilerden, kabilelerin isyanından ve ülkenin yakılıp yıkılmaya devam edilmesinden dolayı endişe düştü. Bu nedenle Atrebatlı Commius aracılığıyla barış görüşmelerine başladı. 4. Caesar, Gallia'daki beklenmedik isyanı duyunca kışı orada geçirmeye karar vermişti. Yaz bitmek üzereydi ve savaş uzun sürebilirdi. Bu nedenle rehineler istedi. Britannia'nın Roma'ya her yıl ödeyeceği vergiyi belirledi. 5. Cassivellaunus'a, Mandrubracius ve Trinobantlara hiçbir zarar vermemesi için emir verdi.
1. Rehineler gelince orduyu kıyıya gönderdi. Gemiler tamir edilmişti. 2. Çok fazla esir olduğundan ve bazı gemilerin kaybedilmesinden dolayı dönüş iki seferde tamamlanacaktı. 3. Sonuçta her iki yolculukta da geçen sene olduğu gibi hiçbir gemi kaybedilmedi. 4. Fakat Avrupa'dan boş olarak kendine geri gönderilen gemilerden, ilk yolculuğu yapanlardan ve sonradan Labienus'un yaptırdığı atmış kadar gemiden çok azı istenen limana ulaşabildi. Geri kalanların neredeyse tamamı geriye atıldı. 5. Caesar uzunca bir süre boşuna gelmelerini bekledi. Daha sonra mevsimin yolculuğa çıkmaya uygun olmamasından korkarak 6. askerlerini kalabalık gruplar halinde gemilere bindirmek zorunda kaldı. Gecelerin ve gündüzlerin eşitlenmesi dönemi yaklaşmaktaydı. İkinci nöbet başlarken yola çıkıldı. Şafak vaktinde karaya ulaştı. Gemilerden hiçbiri zarara uğramadan geri döndü.
1. Gemiler kumsala çekildikten sonra Samarobriva'da tüm Gallia kabilelerin katıldığı bir toplantı yapıldı. Gallia'da o sene az ürün alındığından dolayı Caesar lejyonları her zamankinden daha farklı bir biçimde kışlık ordugâhlarına yerleştirdi. Lejyonları birçok devlet arasında bölüştürdü. 2. Bir lejyonu Gaius Fabius'a Morinlerin, ikincisini Quintus Cicero'ya Nervilerin, üçüncüyü de Lucius Roscius'a Esuvilerin ülkesine götürmeleri için verdi. Dördüncü lejyonun Titus Labienus'un komutası altında Treverlerin komşusu Remler arasında kışlaması için emir verdi. Üç lejyon Belgaların arasına yerleşti. 3. Bu üç lejyonun komutanlığına Marcus Crassus, Lucius Munatius{24} ve Gaius Trebonius'u getirdi. 4. Son olarak Padus Nehri'nin kuzeyinden toplanan lejyona beş tabur daha ekleyerek Eboronlar arasına gönderdi. Eboronların topraklarının büyük kısmı Mosa ile Rhen arasındaydı. Ambiorix ve Cotuvalcus'un ülkeyi yönetiyorlardı. 5. Quintus Titurius Sabinus ve Lucius Aurunculeius Cotta'ya bu birliklere komuta etmelerini emretti. 6. Lejyonlar bu şekilde bölüştürülünce yiyecek kıtlığına daha kolay çözüm bulanacağı düşüncesindeydi. 7. Fakat lejyonların kışlık ordugâhları Lucius Roscius'a verilen ve en sakin bölgeye gönderilenlerin dışında yüz millik bir alan içinde bulunmaktaydı. 8. Kendisi bütün lejyonların kışlık ordugâhlara yerleştiklerini haber alıncaya dek Gallia'da beklemeye karar verdi.
1. Carnutlar arasında soylu bir aileden gelen ve ataları krallık yapmış olan Tasgetius isminde bir adam yaşamaktaydı. 2. Caesar bütün savaşlarda Tasgetius'un eşsiz kahramanlığından yararlanmıştı. Yiğitliği ve kendine sadakati yüzünden Tasgetius'a atalarının yerini geri verdi. 3. İki yıldan beri kral olan Tasgetius'u düşmanları öldürdü. 4. Olay Caesar'a haber verildi. Çok sayıda insan olayın içindeydi. Bu nedenle halkın katiller tarafından isyana teşvik edileceğinden korkmaktaydı. Lucius Plancus'a lejyonuyla çabucak Belgalar arasından Carnutların ülkesine giderek orada kışlamasını ve Tasgetius'un ölümünden sorumlu olanları kendisine göndermesini emretti. 5. Bu arada kendilerine lejyonların verildiği komutanlardan haber geldi. Hepsi kışlık ordugâhlarına yerleşmişlerdi.
1. Lejyonların kışlık ordugâhlarına yerleşmelerinden onbeş gün sonra aniden bir isyan çıktı. Ambiorix ile Catuvolcus elebaşlarıydı. 2. Sabinus ile Cotta'nın emrine girmek için krallıklarının sınırlarına gelmişlerdi. Kışlık ordugâhlara yiyecek taşındıktan sonra Treverli Indutiomarus'dan gelen haberlerden cesaret bularak kabilelerini ayaklandırdılar. Yakacak toplamakta olan askerlerimize baskın yaparak ordugâha kuvvetli bir saldırı yaptılar. 3. Askerlerimiz çabucak kaleye çıktılar. Bir taraftan gönderilen İspanyol atlıları zafer kazanınca düşmanlar zaferden ümit keserek geri çekildiler. 4. Sonra geleneklerine uygun olarak bağırıp konuşmak için bir kişinin öne çıkmasını istediler. Her iki tarafın da çıkarlarına uygun şeyler söyleyeceklerini ve böylece çarpışma için gerekçelerin ortadan kalkacağını söylediler.
1. Quintus Titurius'un dostu olan Roma şövalyesi Gaius Arpineius ve daha önceden Caesar tarafından çok defa Ambiorix'e gönderilmiş olan bir İspanyol konuşmak üzere gönderildi. Ambiorix elçilere şöyle dedi: 2. "Caesar tarafından bana yapılan iyiliklere son derece minnettarım. Çünkü Caesar sayesinde komşularım Atuatuclara ödediğim vergiden kurtuldum. 3. Yine Caesar'ın yardımıyla Atuatuclara rehine olarak gönderdiğim ve ülkelerinde esaret zincirleri altında inletilen bir oğlum ve yeğenim geri verildi. Ordugâha kendi isteğimle değil, devletin bana verdiği görev yüzünden saldırmak zorunda kaldım. Krallığımda halkın benim üzerimdeki etkisi, benim halk üzerindeki etkimden daha güçlüdür. 4. Ayrıca devletimin bu savaş girmesinin nedenlerinden biri de halkımın Galler'in ani isyanlarına karşılık verebilecek güçte olmamasıdır. Olayı kendi durumumun anlamsızlığıyla açıklayabilirim. Çünkü ben kendi birliklerimle Romalıları yeneceğine inanacak kadar bilgisiz değilim. 5. Ama Galler ortak bir plan yaptılar ve bugünü tüm lejyonlara saldırmak için seçtiler. Böylece bir lejyon diğer bir lejyonun yardımına gidemeyecektir. 6. Eğer amaç bağımsızlıksa bir Gallia kabilesinin diğer Gallia kabilesine hayır demesi olanaksızdır. 7. Şimdi devletime borçlu olduğum görevi yaptıktan sonra Caesar'ın yaptığı iyiliklere borcumu ödüyorum. Sana haber veriyorum ve senden rica ediyorum Titurius! Kendinin ve askerlerinin iyiliği için bir önlem al! 8. Germenlerden parayla büyük bir birlik çağırılmış ve bu birlikler Rhen'i geçmiştir İki gün içinde burada olacaklar. 9. Komşuların haberi olmadan önce askerleri kışlık ordugâhlarından çıkarıp Cicero'ya ya da Labienus'a göndermek gerekip gerekmediği Romalıların bileceği iştir. Birsi elli mil diğeri biraz daha fazla uzaklıktadır. 10. Sizi sınırların içinden serbestçe geçireceğime söz verir ve sözümün inandırıcı olması için yemin de ederim. 11. Böylelikle kendi askerlerimi kışlık ordugâhtan kurtararak devletime karşı görevimi yapıyorum hem de Caesar'ın iyiliklerine karşılık vermiş oluyorum" Ambiorix bunları söyledikten sonra bulunduğu yerden ayrıldı.
1. Arpienus ile Iunius duyduklarını komutanlarına bildirdiler. Elçiler endişeye düşmüşlerdi. Bu yüzden teklif düşmandan gelmesine karşın dikkate almak gerekiyordu. Elçileri en fazla endişelendiren düşüren şey de şuydu: Tanınmamış ve küçük bir devletleri olan Eburonların kendiliklerinden Roma ile savaşmaya cesaret etmeleri kolay kolay anlaşılır bir şey değildi. 2. Konu bir savaş meclisinde görüşüldü. Üyeler arasında büyük bir tartışma çıktı. 3. Lucius Aurunculeius ve tribunusların çoğu ve önyüzbaşılar düşünmeden hiçbir şey yapılmamasını ve Caesar'ın emri olmadan kışlık ordugâhtan ayrılmamaları gerektiğini söylediler. Ne kadar büyük olursa olsun Germen birliklerine korunaklı ordugâhlarda karşılık verilebilirdi. Düşmanın ilk saldırısına kahramanca karşı koymaları ve birçok düşman askerini yaralamaları bunu gösteriyordu. Yiyecek sıkıntısı yoktu ve yakındaki ordugâhtan ve Caesar'ın kendisinden yardım gelebilirdi. Ayrıca en önemli konularda karar verirken düşmanın tavsiyelerini dinlemek kadar anlamsız ve ayıp başka ne olabilirdi?
1. Titurius ise düşman daha büyük birliklerle ve Germenleri da yanına alıp geldiğinde bir de yakındaki diğer kışlık ordugâha zarar gelirse durumları daha kötü olabilirdi. Toplanıp görüşmek için kısa bir zaman vardı. Caesar'ın İtalya'ya gittiği sanılıyordu. 2. Yoksa Carnutlar Tasgetius'u öldürmeyi akıllarına bile getirmezlerdi. Eğer Caesar orada olsaydı Eburonlar birliklerimizi bu kadar küçümseyerek ordugâha kadar yaklaşmazlardı. 3. Titurius düşmanın sözlerine değil olanlara bakardı. Rhen çok yakındaydı. Germenler Ariovistus'un ölümüne ve önceki zaferlerimize çok üzülmüşlerdi. 4. Galler Roma'nın egemenliği altına alındıkları zamandan beri uğradıkları hakaretlerden ve askerlikteki ün ve şanlarının kaybolmasından dolayı çok öfkeliydiler. 5. Ayrıca kim Ambiorix'in kesin bir plan olmadan böyle bir şeyi yapmaya cesaret edebileceğini söyleyebilirdi? 6. Onun düşüncesi her iki durumda da daha mantıklıydı. Fazla ciddi bir olay olmazsa hiçbir tehlikeyle karşılaşmadan en yakındaki lejyonun yanına geleceklerdi. Bütün Gallia Germenlerle birleşirse tek kurtuluş ümidi çabukluktu. 7. Cotta'nın ve onunla aynı fikirde olanların planı ne sonuç verecekti? Şimdilik bir tehlike olmayabilirdi. Fakat uzun bir kuşatmada kıtlıktan korkulmalıydı.
1. Konu tartışılırken Cotta ve önyüzbaşılar Sabinus'a şiddetle itiraz ettiler. Sabinus askerlerin büyük bir bölümüne duyuracak şekilde her zamankinden daha yüksek bir sesle konuştu: "İsterseniz dediğiniz olsun 2. Aranızda ölümden en çok korkan kişi ben değilim. Askerler anlarlar. Başımıza bir felaket gelirse sizden hesap sorarlar. 3. Çünkü onlara izin verirseniz yarından sonra en yakındaki kışlık ordugâhlarla birleşerek diğerleriyle beraber savaşırlar. Arkadaşlarından uzakta tek başlarına öldürülüp, açlıktan ölmezler.
1. Meclis dağıldı. Subaylar iki generali de bir köşeye çekerek anlaşmazlık ve inat yüzünden durumu daha tehlikeli bir hale sokmamalarını istediler. 2. Ne yaparlarsa yapsınlar bir plan üzerine anlaşırlarsa bir sorun olmazdı. Anlaşamazlarsa kurtulma şansları yoktu. Konu gece yarısına dek tartışıldı. 3. En sonunda Cotta düşüncesinden vazgeçirildi. Titurius'un dediği oldu. 4. Şafak vakti yola çıkılacağı bildirildi. Gecenin geri kalan kısmında hiç kimse uyumadı. Çünkü her asker eşyasına bakıyor, beraberinde ne götüreceğini, neleri bırakacağına karar vermeye çalışıyorlardı. 5. Kalmanın neden tehlikeli olduğu ve uzun nöbetlerde askerlerin yorgunluğa düşmeleriyle tehlikenin ne kadar artacağı konuşuldu. 6. Şafak vakti ordugâhtan çıkıldı. Sanki Ambiorix'in sözleri bir düşmanın değil bir dostun tavsiyesiydi. Yürüyüş kolu çok uzundu ve çok fazla ağırlık vardı.
1. Düşman gece yarısı çıkan gürültüden ve nöbetçilerden Romalıların hareket ettiklerini anladı. Bunun üzerine uygun arazide ve ormanlarda iki tane pusu kurdular. Orada Romalıların gelmesini beklediler. 2. Yürüyüş kolunun büyük bir kısmı geniş bir vadiye indiği zaman birdenbire vadinin iki yanından saldırmaya başladılar. Öncüler yokuşu çıkamıyorlardı, artçılar ise sıkışık bir durumdaydı. Bu nedenle askerlerimiz uygun olmayan bir arazide savaşmak zorunda kaldılar.
1. Gerçekten önceden hiçbir şeyi anlayamamış olan Titurius Sabinus endişeye düştü: Etrafa koşuyor, safları düzenlemeye çalışıyordu. Ancak bunları bile korkarak yapıyordu. Hareket anında karar vermek zorunda kalan adamların çoğunda olduğu gibi o da düşünce gücünü kaybetmiş gibiydi. 2. Fakat olacakları önceden tahmin etmiş olan ve bu yüzden yola çıkmak istemeyen Cotta herkesin iyiliğine olacak şeyleri yaptı. Askerlerle konuşurken ve onları cesaretlendirirken bir komutan, savaşırken ise bir er gibiydi. 3. Yürüyüş kolu uzun olduğu için komutanlar her şeyi kontrol edemiyorlar ve gerekli önlemleri alamıyorlardı. Bu sırada Cotta ağırlıkları terk ederek bir çember oluşturmalarını ağızdan ağza söylemelerini istedi. Böyle bir durumda sözü geçen kişinin planının uygulanması iyidir. Ama plan iyi sonuç vermedi. 4. Plan kendi birliklerimizin umudunu kırdı, düşmanın savaş hırsını daha da arttırdı. 5. Çünkü bu hareket bizim korku ve umutsuzluğumuzu açığa çıkardı. Ayrıca askerler her yerde sancaklarını terk ediyor, ağırlık arasında değerli eşyalarını arayıp bulmaya çalışıyorlardı. Böylece her tarafta bir kavgadır gidiyordu.
1. Diğer yanda barbarlar tüm önlemleri almışlardı. Komutanları bütün saf boyunca kimsenin yerini terk etmemesi için emir verdi. Ganimet askerlerindi. Romalıların bıraktıkları her şey askerler için saklanacaktı. Sadece her şeyi kazanmanın sadece zafere bağlı olduğunu unutmamaları gerekiyordu. 2. Yiğitlik ve cesaret bakımından düşman bizden kötü değildi. Askerlerimiz komutanları ve şansları yanında olmamasına rağmen halen bir kurtuluş çaresi olduğunu ve bunun kendi yiğitliklerine bağlı olduğunu biliyorlardı. Askerlerimiz ileri çıktıkça düşmanın önemli bir kısmı öldürülüyordu. 3. Bunun farkına varan Ambiorix, askerlerine oklarını uzaktan atmalarını ve fazla yaklaşmamalarını, Romalılar nereye saldırırlarsa, oradan çekilmelerini emretti. Eğitimli olmaları ve silahlarının hafif olması nedeniyle bunu kolaylıkla yapabilirlerdi. 4. Romalılar sancaklarına doğru geri çekildiklerinde tekrar saldırıya geçebilirlerdi.
1. Emirleri uyguladılar. Herhangi bir birlik çemberi bozup saldırıya geçerse düşman hızlıca geri çekiliyordu. 2. Öne çıkan birliğimiz destek göremediği için ok yağmuruna maruz kalıyordu. 3. Tekrar çıktıkları yere geri dönmeye başladıkları zaman hem çekilenler hem de diğerleri tarafından kuşatılıyorlardı. 4. Yerlerini korumak için yiğitliklerini ve cesaretlerini gösterebilecek bir fırsat bulamıyorlardı. 5. Sıkıştıklarında kalabalığın oklarından sakınmak mümkün olmuyordu. Bütün zorluklara karşın, çok sayıda yaralıya rağmen direnmeye devam ediyorlardı. Şafaktan sekizinci saate kadar devam eden savaşta şereflerine yakışmayacak hiçbir şey yapmadılar. 6. Bu arada cesur bir kimse olan ve orduda büyük etkiye sahip olan önceki senenin baş yüzbaşısı Titus Balventius her iki dizinden de yaralandı. 7. Aynı rütbeden Quintus Lucanius kahramanlıkla çarpıştı. Düşmanlar tarafından kuşatılmış olan oğluna yardım etmek isterken öldürüldü. 8. Lucius Cotta, bütün birlikleri cesaretlendirmeye çalışırken yüzüne gelen bir sapan taşıyla yaralandı.
1. Olanlardan endişelenen Quintus Titurius, Ambiorix'in uzakta askerlerini cesaretlendirdiğini gördü ve tercümanı Gnaeus Pompeius'u gönderdi. Kendisine ve askerlerine yapılan saldırının bir son bulmasını istedi. 2. Ambiorix cevap vererek görüşme teklifini kabul etti, askerlerinin hayatını kurtarmak için ordusunu kandırabileceğini zannettiğini söyledi. Ayrıca Titurius'un şahsına hiçbir zarar gelmeyeceğine dair söz verdi. Titurius, yaralanmış olan Cotta ile görüşerek savaştan çekilip çekilmeyeceklerini, 3. Ambiorix ile konuşup konuşmayacağını anlamaya çalıştı. Kendisini ve askerlerini umuyordu. Cotta ise silahlı düşmanın yanına gitmeyi kabul etmedi.
1. Sabinus etrafında bulunan askeri tribunuslara ve önyüzbaşılara beraberinde gelmelerini emretti. Ambiorix'e yaklaştıklarında silahlarını atması emredildi. Bunu kabul ederek yanındakilerin de aynı şeyi yapmalarını sağladı. 2. Şartlar görüşülürken Ambiorix bilinçli olarak konuşmayı uzattı. Bu sırada Titurius düşman tarafından kuşatılarak öldürüldü. 3. İşte o sırada geleneklerine uygun olarak zafer ilan ettiler, bağırarak üzerimize saldırdılar ve saflarımızı darmadağın ettiler. 4. Lucius Cotta askerleriyle birlikte çarpışarak öldü. Kurtulanlar ordugâha geri kaçtılar. 5. Geri dönenlerden sancaktar Lucius Petrosidius kalabalık düşman tarafından kuşatılınca sancağı ordugâhın içine fırlattı. Kendisi ordugâhın önünde kahramanca çarpışırken öldü. Geri kalanlar gece saldırıya güçlükle karşı koyabildiler. 6. Geceleyin kurtuluş ümidi kalmadığını görünce bir tek kişi kalana dek birbirlerini öldürdüler. 7. Savaştan kaçabilen birkaç kişi ormanlar içindeki yollardan geçerek Titus Labienus'un kışlık ordugâhına geldiler ve olanları anlattılar.
1. Bu zaferler coşan Ambiorix hemen atlılarıyla beraber komşuları Atuatuclara gitti. Bir gün bir gece boyunca ara vermeden yola devam etti. Yayaların arkadan gelmesini emretti. 2. Savaşın ayrıntılarını anlatarak Atuatucları ayaklandırdıktan sonraki gün Nervilerin topraklarına ulaştı. Nervileri de ayaklandırarak bağımsızlıklarını kazanmaları ve Romalılardan uğradıkları yenilgilerin intikamını almaya çağırdı. 3. İki komutanın öldürüldüğünü ve ordunun büyük kısmının ortadan kaldırıldığını söyledi. 4. Cicero'nun yanında bulunan lejyona bir baskın yapılıp, hepsinin öldürülebileceğini söyledi. Bunun için yardım edebilirdi. Ambiorix'in sözleriyle Nerviler de ayaklandırıldı.
1. Nervilerin egemenliği altındaki Ceutronlar, Grudiler, Levaclar Pleumoxi ve Geidumnlere haberciler gönderdi. Olabildiğince kalabalık birlikler toplayarak Cicero'nun ordugâhına saldırdılar. Cicero henüz Titurius'un ölüm haberini almamıştı. 2. Askerlerin bir kısmı ordugâhın korunaklarını tamamlamak için gerekli keresteyi bulmak için ormanlara gitmişti. Düşman atlılarının baskını sırasında lejyonlardan uzaktaydılar. 3. Etrafları kuşatıldı. Daha sonra Eburonlar, Nerviler, Atuatuclar, müttefikleri ve bu kabilelere bağımlı olan diğer kabileler lejyona saldırmaya başladılar. Askerlerimiz çabucak silahlarını aldılar ve duvarlara koştular. 4. O gün zorlukla karşı konuldu. Düşman zafer umudunu çabukluğuna bağlamıştı. Eğer zafer kazanılırsa bu başarının sonsuza dek süreceğine inanıyorlardı.
1. Cicero hemen Caesar'a mektuplar gönderdi. Götürenler mektupları ulaştırabilirlerse büyük ödüller kazanacaklardı. 2. Geceleyin korunak için getirilmiş olan kereste ile yüzyirmi kadar kule yapıldı. Her şey olağanüstü bir hızla tamamlandı. Siperliklerdeki eksiklikler de giderildi. 3. Düşman ertesi gün daha kalabalık birliklerle hendeği doldurdu. O gün de bir önceki gün gibi düşmana karşı konuldu 4. İlerleyen günler de aynı şekilde geçti. 5. Geceleri çalışmaya hiç ara verilmiyordu, hastalar ve yaralılar da dinlenme fırsatı bulamıyorlardı. Bir sonraki gün yapılacak saldırıda kullanılacak olanlar geceden hazırlanıyordu 6. Uçları yanmış kazıklar ve duvarlar üzerinde savaşmak için çok sayıda mızrak hazırlanıyordu. Kuleler kat kat yükseltiliyordu. Kuleler mazgallar ve sazdan yapılmış siperlikler güçlendiriliyordu. 7. Sağlığı pek de iyi olmamasına rağmen Cicero çalışmaya hiç ara vermiyordu. En sonunda etrafındaki askerlerin ricasıyla biraz dinlenmeye karar verdi.
1. Cicero ile konuşmalarını sağlayacak bazı ilişkiler kurmuş olan Nervilerin önderleri ve komutanları kendisiyle görüşmek istediklerini bildirdiler. 2. Cicero görüşmeyi kabul edince, Ambiorix'in Titurius'a karşı kullandığı taktiği yinelediler. Bütün Gallia ayaklandı. 3. Germenler Rhen'i geçtiler, Caesar'ın ve diğer komutanların kışlık ordugâhları kuşatılmaktadır. Hatta Titurius'un ölümünden söz ettiler. 4. İnandırmak için de Ambiorix'i gösterdiler. 5. "Yanılıyorsunuz. Kendileri de çaresiz olan insanlar size yardım edemezler. Biz Cicero ve Roma halkının kışlık ordugâhlarda kalmasını istemiyoruz. Çünkü bu durum sürekli devam ederse bir gelenek halini alır. 6. Ordugâhınızdan çıkıp istediğiniz yere korkusuzca gidebilirsiniz. Bu konuda serbestsiniz." 7. Cicero yanıt olarak tek bir şey söyledi: Silahlı düşmanlardan şartlar duymak Roma halkının geleneklerine aykırıdır. 8. Eğer silahlarını bırakırlarsa onların yardımından yararlanabilirler ve Caesar'a haber gönderebilirlerdi. Caesar'ın adaletin sayesinde istediklerini elde edebilirlerdi.
1. İsteklerini elde edemeyen Nerviler ordugâhın çevresine dokuz ayak uzunluğunda bir duvar ve onbeş ayak genişliğinde bir siper yaptılar 2. Önceki yıllardaki ilişkilerimiz sayesinde bu önlemleri almayı öğrenmişlerdi. Ayrıca yanlarında birkaç Romalı esir vardı ve onlardan yardım alıyorlardı. 3. Fakat yapmak istediklerine yönelik araç gereçleri olmadığı için keresteleri kılıçla kesiyorlar, toprağı da elleriyle ya da mancınıklarla kaldırmaya çalışıyorlardı. 4. Yaptıkları işten ne kadar kalabalık oldukları da anlaşılıyordu. Çünkü üç saatten kısa bir sürede beş millik siperi tamamladılar. 5. Diğer günlerde duvar yüksekliğinde kuleler, kancalar ve sığınaklar yapmaya devam ettiler. Bütün bu işler yukarıda bahsettiğimiz esirlerin yardımıyla yapılıyordu.
1. Kuşatmanın yedinci gününde çok kuvvetli bir rüzgâr başladı. Sapanlarla, yumuşak kilden kıpkırmızı bir kor haline gelmiş gülleler fırlatmaya başladılar. Gallere özgü üst kısımları samanla kaplanmış kulübelere alevli oklar da atmaya başladılar. 2. Kulübeler çabucak ateş aldı. Rüzgâr yangının ordugâhın her yanına yayılmasını sağladı. 3. Düşmanlar bağırıp çağırarak sanki zafer kazanmışlar gibi siperlikleri ve kuleleri kuleye yaklaştırmaya başladılar. Kuleye merdivenler dayayarak kaleye çıkmaya uğraştılar. 4. Fakat askerlerimiz son derece soğukkanlı ve kahramanca davrandılar. Yangının yayılması ve atılanlarla sıkışık durumda kaldıklarında bütün ağırlıklar ve bütün değerli eşyalar eriyip gitmekte olmasına karşın hiç kimse duvarı terk etmedi. Bırakın terk etmeyi kafasını çevirip geriye bile bakmadı Herkes gün boyunca şiddetle ve kahramanca çarpıştı. 5. Bugün diğer günlere göre daha tehlikeli bir gün olmasına karşın daha fazla düşman askeri öldürüldü ya da yaralandı. Çünkü korunağın dibine dek sıkışık bir durumda ilerlemişler ve artçılar yüzünden de geri çekilemiyorlardı. 6. Alevler biraz azalınca bir yerde bir kule ileri çıkarıldı. Duvara dokunduklarında üçüncü taburun yüzbaşıları durdukları yerden düşmana bağırarak isterlerse içeri gelmeleri söylediler. Fakat hiçbiri ilerleyemedi. 7. İşte o zaman her yandan üzerlerine taşlar atıldı ve kule yerinden oynatılıp ateşe verildi.
1. O lejyonda iki kahraman yüzbaşı vardı. Ön-yüzbaşılığa yükselmelerine az bir zaman kalmıştı. İsimleri Titus Pullo ile Lucius Vorenus'tu. 2. Hangisinin daha yüksek rütbede olduğu konusunda her zaman tartışırlar ve rütbeler için birbirleriyle mücadele ederlerdi. 3. Pullo, siperlerin etrafındaki çarpışmanın çok şiddetlendiği bir zamanda "Niçin tereddüt ediyorsun Vorenus? Yiğitliğini göstermen için başka bir fırsat mı var? 4. Tartışmalarımızda hangimizin haklı olduğunu bugün anlayacağız." dedi. Ardından korunakların dışında düşmanın kalabalık olduğu bir kısma saldırdı. 5. Vorenus da siper içinde kalamadı. Dedikodudan korkup Pullo'yu takip etti. 6. Pullo yakın mesafeden düşmanlara mızrağını fırlattı. Mızrak kalabalıkta ileriye doğru koşan bir adama geldi. Adam ölünce arkadaşları onu kalkanlarıyla koruyup her birden mızraklarını Pullo'ya fırlattılar. Geri çekilmesine fırsat vermediler. 7. Pullo'nun kalkanı delindi, kemerine de bir ok saplandı. Ok kılıcının kınını yerinden oynattı, sağ eliyle kılıcını çekmeye çalışırken zaman kaybetti. 8. Sıkışık bir durumda kaldığında düşman etrafını çevirdi. 9. Rakibi Vorenus yardımına koştu. Bu kez de düşmanlar ona saldırmaya başladılar. 10. Pullo'nun okla öldüğünü sandılar ve onu orada bıraktılar. 11. Vorenus kılıcıyla yakındaki düşmanlardan kendini korumaya çalıştı. Bir adamı öldürdü, diğerlerini biraz geriletti. 12. Düşmanları öldürme isteğiyle onları kovalarken bir çukura düştü. Hemen tekrar etrafı sarıldı. Bu kez de Pullo onun yardımına koştu. 13. Her ikisi de çok sayıda düşman askeri öldürdükten sonra şan ve şeref içinde ordugâha çekildiler. 14. Böylece talihin cilvesi olarak birbirlerine düşman olmalarına ve sürekli olarak mücadele etmelerine rağmen birbirlerinin hayatını kurtardılar. Hangisinin daha yiğit olduğu anlaşılamadı.
1. Her geçen gün kuşatma daha ciddi bir hal alıyordu ve Romalıların durumu zorlaşıyordu. Çok sayıda asker yaralandığı ya da yorulduğu için diğerlerinin üzerine daha fazla yük biniyordu. Durum güçleştikçe Caesar'a mektuplar ve haberciler daha sık gönderiliyordu. Bazı haberciler yakalanıyor ve askerlerimizin gözü önünde işkenceyle öldürülüyorlardı. 2. Ordugâhta soylu bir aileden gelen Vertico isminde Nervili bir adam vardı. Kuşatmanın başlangıcında kaçıp Cicero'ya sığınmış ve o günden bu yana Cicero'ya sadık kalmıştı. 3. Vertico kölesini Caesar'a bir mektup yollamaya razı etti. Eğer başarırsa köleyi azat edecekti ve büyük ödüller verecekti. 4. Esir mektubu bir mızrağa bağlayıp götürdü. Galler'in arasından bir Galli olarak şüphe çekmeden geçti ve Caesar'ın yanına geldi. 5. Cicero'nun ve lejyonun durumu bu köle sayesinde öğrenildi.
1. Yaklaşık onbirinci saatte Caesar mektubu aldı. Hemen Bellovacların ülkesinde bulunan komutanı Marcus Crassus'a bir haberci gönderdi. Crassus'un ordugâhı yirmibeş mil uzaklıktaydı. 2. Lejyonun gece yarısı yola çıkmasını ve hemen yanına gelmesini emretti. 3. Crassus haberi alınca yola çıktı. Gaius Fabius'a da bir haberci gönderildi. Lejyonunu Atrebatların ülkesine getirmesi söyleniyordu. Caesar, yolunun oradan geçeceğini biliyordu. 4. Labienus'a da mektup yazarak eğer devlete bir zarar gelmeyecekse lejyonlarıyla Nervilerin topraklarına gelmesini istedi. Ordunun kalan bölümlerini beklemeyecekti. Çünkü diğer kısımlar epey uzaktaydı. En yakındaki ordugâhlardan dörtyüz kadar atlı topladı.
1. Yaklaşık olarak üçüncü saatte öncüler Crassus'un yaklaştığını haber verdiler. O gün yirmi mil kadar ilerledi. 2. Crassus'u Samarobriva'nın komutanlığına getirdi ve bir lejyonu yanında bıraktı. Çünkü ağırlıkları, topladığı rehineleri, resmi belgeleri ve bütün kış yetecek olan yiyeceği orada bırakmak istiyordu. 3. Kısa bir gecikmeyle de olsa Fabius ile lejyonu yanına geldi. 4. Labienus, Sabinus'un ve birliklerinin öldürüldüğünü öğrendi. Fakat Treverlerin bütün birlikleriyle saldırdıkları bir sırada yardım için ordugâhından çıkarsa kaçtığı sanılacaktı. Önceki zaferlerden coşmuş olan düşmanın morali daha da artacaktı. Bunun üzerine Caesar'a bir mektupla cevap göndererek lejyonu ordugâhtan çıkarırsa düşecekleri tehlikeyi anlattı. Eburonların ülkesinde olanları ayrıntılı olarak anlattı. Treverlerin bütün atlı ve yaya birliklerinin ordugâhının üç mil uzağında mevzilendiklerini söyledi.
1. Caesar Labienus'un planını beğeniyordu. Üç lejyon yerine iki lejyonla yetinecek olmasına karşın halen zaferin çabukluğa bağlı olduğunu görüyordu. Hızlıca ilerleyerek Nervilerin topraklarına ulaştı. 2. Oradaki esirlerden Cicero'nun ordugâhında neler olduğunu ve ne kadar zor durumda bulunduğunu öğrendi. 3. Gallialı atlılardan birine büyük ödüller vaat ederek onun aracılığıyla Cicero'ya bir mektup gönderdi. 4. Yakalanırsa düşman planımızı anlamasın diye mektup Hellence yazıldı. 5. Mektubu götürene ordugâha yaklaşamazsa bir mızrağa bağlayıp içeri atması söylendi. 6. Mektupta lejyonlarla birlikte yola çıkmış olduğunu, çok geçmeden orada olacağını yazdı ve Cicero'yu cesaretlendirmeye çalıştı. 7. Gallialı korkarak kendisine önerildiği gibi mektubu mızrakla fırlattı. 8. Mızrak tesadüfen kuleye saplandı. Askerlerimiz bunu iki gün boyunca anlayamadılar. Üçüncü gün bir asker mektubu gördü ve aşağı aldı ve Cicero'ya verdi. 9. Cicero da mektubu askerlere okuyarak onları çok sevindirdi. 10. Bir süre sonra uzakta dumanlar görüldü. Böylelikle lejyonların gelip gelmeyeceği hakkındaki bütün kuşkular ortadan kalkmış oldu.
1. Galler olanları keşif birliklerinden öğrenince tüm birlikleriyle Caesar'ı beklemeye başladılar. Düşman yaklaşık altmışbin kişiydi. 2. Düşmanın kendisinden biraz uzaklaştığını görünce Cicero Vertico'dan Caesar'a mektup gönderecek bir Gallialı istedi. Adama çok dikkatli olmasını söyledi. 3. Mektupta düşmanın kendisinden uzaklaştığını ve Caesar'a yöneldiği yazılıydı. Mektup gece yarısına doğru getirildi. 4. Caesar askerlerine mektupta yazanları haber verdi ve onları savaşa hazırladı. 5. Ertesi gün şafak sökerken çadırları yıkarak dört mil kadar ilerledi. Daha sonra vadinin ve derenin diğer tarafındaki düşman kalabalığını gördü. 6. Yanındaki az sayıdaki birlikle uygun olmayan bir arazide savaşa girmek çok tehlikeliydi. Ayrıca Cicero kuşatmadan kurtulmuştu. 7. Fazla endişelenmeden yavaşlayabileceğine karar verdi. Bu nedenle orada bekleyerek bulabildiği en uygun arazide ordugâh kurmaya başladı. Ordugâh zaten küçüktü. Çünkü sadece yedibin kişi için yapılmıştı. Yedibin kişi de ağırlıksız gelmişti. Buna rağmen Caesar, yolları daraltarak ordugâhı daha da küçülttü. Amacı, düşmana birliklerimizin sayısının fazla olmadığını göstermekti. 8. Bu arada her yana gönderdiği keşif birliklerini vadiyi geçiş için en uygun yeri bulmaları için görevlendirdi.
1. O gün derenin yakınında küçük atlı çarpışmaları oldu. Fakat her iki ordu da yerlerini korudular. 2. Gallialılar henüz gelmemiş olan diğer birliklerini bekliyorlardı. 3. Caesar ise korkmuş gibi yaparak düşmanın bulunduğu yere gelmesini ve orada savaşmayı ya da eğer mümkünse 4. yolları tanıdıktan sonra tehlikeye düşmeden vadiyi ve dereyi geçmek istiyordu. Sabaha karşı düşmanın atlıları yaklaştı ve atlılarımızla çarpışmaya başladı. 5. Caesar atlıların geri çekilip ordugâhın içine sokulmasını istedi. Ayrıca ordugâhın her yanına daha yüksek duvarlar yapılmasını, kapıların barikatlarla kapatılmasını ve bu önlemler alınırken mümkün olduğunca çok korkmuş ve telaşa düşülmüş gibi yapılmasını istedi.
1. Düşman korktuğumuza inanarak birliklerini dereden geçirdi. Kötü arazide saf kurdu. Askerlerimizin duvarlardan bile çekildiklerini görerek ordugâha yanaşıp içeriye oklar yağdırmaya başladı. 2. Haberciler göndererek her kim üçüncü saatten önce saf değiştirmek isterse bunu yapabileceğini fakat belirlenen saatten sonra izin verilmeyeceğini bildirdiler. 3. Gerçekten de askerlerimizi o kadar küçümsüyorlardı ki gösteriş için tek sıra kerestelerle barikat kurduğumuz kapıları kırıp içeriye giremeyeceklerini zannettiklerinden bazıları duvarları elleriyle yıkmaya ve siperleri doldurmaya başladılar. 4. Caesar tam bu sırada tüm kapılardan aynı anda bir huruç hareketi yaptırdı. Atlılar dışarı çıkarılınca düşman kaçmak zorunda kaldı. Düşmandan bir kişi bile karşı koyamadı. Çoğu öldürüldü ve silahları alındı.
1. Caesar düşmanı uzaklara dek kovalamaktan korktu. Çünkü yol ormanlık ve bataklıktı. Artık düşmana en ufak bir zarar verme olanağı kalmamıştı. Bunun üzerine bütün birliklerini Cicero'nun birlikleriyle birleştirdi. 2. Düşmanın yapmış olduğu kulelere, siperliklere ve korunaklara çok şaşırdı. Lejyona yaptırdığı geçit töreninde askerlerimizin sadece onda birinin yaralandığını gördü. 3. Gördükleri ne kadar büyük bir tehlike atlattıklarını ve ne kadar ustalıkla yönetildiklerini gösteriyordu. 4. Cicero'ya başarısından dolayı öv-güler yağdırdı. Cicero'nun onayıyla yiğitlikleri ispatlanmış olan yüzbaşılar ve askeri tribunuslarla görüştü. Sabinus ve Cotta'nın uğradıkları felaketle ilgili daha ayrıntılı bilgiler aldı. 5. Ertesi gün bir toplantı yaparak felaketi anlattı. Askerleri teselli ederek onlara cesaret verdi. 6. Bir komutanın düşüncesizliği ve suçu yüzünden uğranılan felakete soğukkanlılıkla katlanmalarını tavsiye etti. Çünkü ölümsüz tanrıların şefkati, kendilerinin yiğitliğiyle felaket atlatılmıştı. Düşman uzun süre sevinememiş kendileriyse uzun süre acı içinde kalmamışlardı.
1. Bu sırada Caesar'ın zaferi Remler tarafından derhal Labienus'a haber verildi. Labienus, Cicero'nun ordugâhından atmış mil uzaktaydı. Oraya Caesar'ın ancak dokuzuncu saatten sonra gelmesine rağmen gece yarısından önce Labienus'un ordugâhının önünde bağrışmalar oldu. Bağrışmalar Remlerin Labienus'a zafer haberlerini ve tebriklerini iletmelerinden kaynaklanıyordu. 2. Aynı haber Treverlere de ulaştı. Bunun üzerine bir sonraki gün Labienus'un ordugâhına saldırmaya karar vermiş olan Indutiomarus geceleyin kaçtı. Bütün birliklerini Treverlerin ülkesine geri çekti. 3. Caesar, Fabius'u lejyonuyla beraber kışlık ordugâhına geri gönderdi. Kendisi üç lejyonla üç ayrı yerde, Samatobriva civarında kışı geçirmeye karar verdi. Gallia'da çıkan kargaşalıklardan dolayı kendisinin ordusuyla birlikte kışı Gallia'da geçirmesi daha uygun görünmekteydi. 4. Çünkü Sabinus'un uğradığı büyük bozgun duyulunca, Gallia'da hemen her kabile isyan edebilecek duruma gelmişti. Her yere haberciler ve elçiler gönderiyorlardı. Ne gibi hazırlıklar yapıldığını, savaşın ne zaman başlayacağını öğrenmeye çalışmak için geceleri ıssız yerlerde toplantılar düzenliyorlardı. 5. Kış boyunca hemen her gün Caesar Gallialıların yaptıklarına dair haberler aldı. 6. Onüçüncü lejyonun komutanı Lucius Roscius'tan öğrendiğine göre, 7. Galler'in Armoric adlı kabilesi büyük birlikle ordugâhına saldırmak için sekiz mil uzaklıkta toplanmışlar, fakat Caesar'ın kazandığı zafer haber alınınca o kadar acele bir şekilde geri dönmüşlerdi ki, hareketleri bir kaçışı andırmaktaydı.
1. Fakat Caesar tüm kabilelerin önderlerini karargahına çağırıyordu. Onlara bazen olup bitenlerini bildiğini söylüyor, bazen de cesaretlendiriyordu. Böylece Gallia'daki güvenlik korunmaya devam ediyordu. 2. Fakat güçlü ve Gallia üzerinde etkili bir kabile olan Senonlar Caesar'ın kendilerine kral olarak seçtiği Cavarinus'u öldürmeye kalktılar. Cavarinus'un kardeşi Moritasgus ve ataları Caesar Gallia'ya gelmeden önce kraldılar. Cavarinus amaçlarını anlayarak kaçtı. Kendisini sınıra kadar kovaladılar. Tahttan uzaklaştırdılar ve vatanından sürdüler. 3. Sonra da özür dilemek için Caesar'a elçiler gönderdiler. Caesar senato üyelerinin hepsinin kendisine gönderilmesini istedi. Bunu yapmadılar. 4. Gerçekten de, bir saldırı savaşında komutan olabilecek kimselerin bulunması bu barbarların üzerinde öyle büyük etki yarattı. Bu durum bütün kabilelerde büyük bir düşünce değişikliğine yol açtı. Roma halkına geleneksel bir dostlukla bağlı olan Haedular ve Gallia savaşında büyük yardımları dokunan Remler hariç diğer tüm kabilelerden şüphelenilebilirdi. 5. Bu durumun çok şaşırılacak bir şey olmadığını sanıyorum. Birçok neden vardı ama önceleri savaşlarda büyük ün kazanmış olan bu halkın Romalıların yönetimine girdikten sonra bu ünleri kaybetmelerinden dolayı büyük bir acı duymaları söz konusuydu.
1. Treverler ve Indutiomarus bütün kış boyunca Rhen'in diğer yanındaki kabilelere elçiler gönderdiler. Ordumuzun büyük kısmını yok ettiklerini geriye sadece küçük bir bölüm kaldığını söylediler. 2. Fakat hiçbir Germen kabilesi Rhen'i geçmedi. Çünkü bunu iki defa, biri Ariovistus savaşında, biri de Tencterlerin geçişinde denemişlerdi. Bir daha şanslarını denemek istemiyorlardı. 3. Umduğunu bulamayan Indutiomarus yine de büyük birlikler toplamaya, onları eğitmeye, komşularından atlar satın almaya, ve Gallia'daki bütün sürgünleri ve mahkûmları yanına toplamaya devam etti. 4. Gerçekten Gallia'da etkisi bu sayede o kadar arttı ki Gallia'nın her yerinden elçiler onun yanına geliyorlar dostluk ve sevgisini kazanmak istiyorlardı.
1. Indutiomarus gelenlerin kendisini çağrısıyla gelmediklerini, hem Senonların ve Carnutların cinayetlerini bildiklerinden geldiklerini, hem de Nervilerin ve Atuatucların Romalılarla savaşa hazırlandıklarını söyledi. Eğer sınırları dışına ilerlemeye başlarsa gönüllü birliklerin de yanında olacağını görerek silahlı bir toplantı yapacağını ilan etti. Bu Galler'in geleneğine göre savaş başlangıcı anlamına gelir. 2. Ortak yasaya göre bütün gençlerin silahlı olarak toplantıda bulunmaları zorunludur. Toplantıya en son gelen kişi kalabalığın önünde her türlü işkenceye uğratılarak öldürülür. 3. Toplantıda, Indutiomarus, Cingetorix'i düşman ilan etti ve mallarına el koydurdu. Cingetorix onun damadı ve diğer partinin önderiydi. Yukarıda söylediğimiz gibi Caesar'ın himayesine sığınmış ve ona sadık kalmıştı. 4. Daha sonra Indutiomarus Senonlar, Carnutlar ve diğer Gallia kabileleri tarafından yardıma çağırıldığını, 5. Remlerin sınırları içinden ilerleyerek arazilerini yakıp yıkacağını ve Labienus'un ordugâhına saldıracağını söyleyerek yapılması gerekli şeyleri bildirdi.
1. Labienus arazinin ve siperlerin oldukça korunaklı bir yerde bulunmasından dolayı kendisi ve lejyonu için endişelenmiyordu. Fakat bir başarı fırsatını da kaçırmak istemiyordu. 2. Toplantıda Indutiomarus'un yaptığı konuşmayı Cingetorix ve akrabalarından öğrendikten sonra komşu kabilelere elçiler göndererek atlılar topladı. Atlıların toplanacağı bir gün belirledi. 3. Bu arada Indutiomarus her gün ordugâhın etrafında dolanıyor. Labienus'un bulunduğu yeri anlamaya, konuşmaya ya da korkutmaya çalışıyordu. Atlılarıysa siperlerin için oklar ve taşlar atıyorlardı. 4. Labienus askerleri korunak içinde bekletiyor ve korkmuş izlenimi yaratmaya çalışıyordu
1. Indutiomarus her geçen gün askerlerimizi daha da küçümsüyor ve ordugâha daha da yaklaşıyordu. Bir gece Labienus bütün komşu kabilelerden topladığı atlıları ordugâh içine aldı ve muhafızları da ordugâha çekti. Bu iş o kadar dikkatle yapıldı ki Treverler ne olup bittiğini anlayamadılar. 2. Indutiomarus o gün her zamanki gibi ordugâha geldi. Günün büyük kısmını orada geçirdi. Atlılar oklarını fırlattılar, küstahça konuşarak askerlerimizi savaşa çağırdılar. 3. Askerlerimiz karşılık vermedi. Akşama doğru düşmanlar uygun buldukları bir zamanda karmakarışık bir şekilde uzaklaşmaya başladılar. 4. Labienus birdenbire iki kapıdan bütün atlılarını dışarı çıkardı. Onlara kesin bir emir verdi. Düşmanı korkutup kaçırdıktan sonra herkes Indutiomarus'u arayacaktı ve o öldürülmeden önce başka kimseyle savaşmayacaktı. Düşmanların korkacaklarını ve kaçacaklarını önceden tahmin etmişti. Labienus başkalarıyla uğraşılırken Indutiomarus'un kaçmaya zaman bulmasını istemiyordu. Öldürülecek olanlara büyük ödüller vaat etti ve atlılara yardım etmeleri için yayalarını da gönderdi. 5. Şans kendisine yardım etti. 6. Bütün birlikler tek bir adamı kovalayınca Indutiomarus'u nehrin sığ bir yerinde yakalayıp öldürdüler. Başını ordugâha getirdiler. Atlılar geri dönerken kimi yakaladılarsa öldürdüler. 7. Olay duyulunca Eburonların ve Nervilerin birlikleri kaçtı. Caesar Indutiomarus'un öldürülmesinden sonra Gallia'nın biraz da daha sakinleştiğini gördü.