17. DIŞARI

Gece hiç uyumadım, amına koyiim. İstemedim ki zaten. Oturup duvarları seyrettim, düşündüm: sabaha burdan çıkmış olacam. Donald götleğini de hikâyelerimle ayakta tuttum. Götoşun doğru dürüst konuşan birini duymak için son şansı çünkü benden sonra hücreye andavalın tekini koyarlar kesin. Sohbet olmayacak. Amcık ağızlıya söyledim, vaktin varken keyfini çıkart göt herif çünki yanına zavallı bi siktiğimin götünü verecekler, sen de sıkıntıdan geberecen dedim.

"Doğru, Franco," dedi bi tek. Her şeyi annattım ona: götüreceğim piliçleri, ağzına sıçacağım hanzoları. Ama çok sakin davranacam bunları yaparken çünkü buraya geri gelmeye niyetim yok, kesinlikle, ama siktiğimin piyasasına döndüğümü duyduklarında uykuları kaçacak bazı göt laleleri mutlaka olacak.

İşin acayibi gece uzadıkça uzayacak sandıydım ama yok, uçtu gitti işte, amına koyiim. Bi-iki kere Donald götünü tokatlayıp uyandırmak zorunda kaldım, terbiyesiz herif, sızdı. Dışarı çıkacağım için şanslı, yalan yok, siktiğimin bi tokatından çok daha kötüsünü hak etmişti. Yorgun olsun olmasın, saygılı davranmak hiçbi amcığa bişi kaybettirmez. Ama davranmamak baya bişiler kaybettirir bissürü götleğe, benden söylemesi.

Gardiyan elinde siktiğimin kahvaltısıyla geliyo. "Benimkini geri götürsen olur. İki saat sonra karşıdaki kafede olacam," diyorum.

"Bişiler atıştırırsın diye düşündümdü, Frank," diyo.

Göte bakıyorum. "Yok, bi bok istemiyorum."

Gardiyan götçüğü McKecknie omuz silkerek Donald'ın kahvaltısını bırakıp gidiyo.

"Of, Franco, abi lan," diye başlıyo Donald, "istiyorum deseydin bari ya, ikisini de ben yerdim!"

"Kapa gaganı, şişko amcık," diyorum, "zaten kilo versen iyi olur amına koyiim."

Ama işin acayibi, göt herif yemeye başlar başlamaz manyak gibi acıkıyorum. "Bana o sosisten biraz ver bakayım götlek," diyorum.

Götoş sanki vermeyecekmiş gibi bakıyo. Bu son günüm, amına koyiim. Öne atılıp sosisi kaptığım gibi götürmeye başlıyorum.

"Of, Franco, abi lan! Sıçiim ya!"

"Kapa çeneni, göt," diyorum, öbür sosisi sora da yumurtayı götürerekten, "eğer önündeki siktiğimin yemeğini yemezsen başka bi orospu çocuğu gelip bok gibi yer işte böle."

Kural budur, burda da dışarda da. İşbirliği yaparsan: tamam; yapmazsan: patlak dudak. Götün suratı iyicene bi sikilmiş göt deliğine benziyo şimdi.

Ekşi suratlı götü neşelendirmek için bikaç hikâye anlatıyorum, Güneşli Leith'de yaşanacak sikişlerden ve kafa çekmelerden bahsediyorum, zavallı piç ben yokken haberlerimi alır nasılsa. Hapiste ayakta kalmak için gereken şey bu herifte yok; burdayken iki intihar teşebbüsünde bulundu salak ve bunlar benimle aynı hücreyi paylaşmaya başladıktan sora oldu, ondan önce nasıldı sikim bilir.

Beni dışarı çıkaracak gardiyan McIlhone geliyo. Donald'a eyvallah çekiyorum ve McIlhone kapıyı zavallı götün üstüne kapıyo. Bu siktiğimin sesini son duyuşum. Eşyalarımı veriyo, sora bi kapıdan, başka bi kapıdan daha çıkıyoz. Kalbim manyak gibi atıyo, koridorun sonunda dışarıyı görebiliyorum. Arada iki kapı daha var, dışarda ziyaretçiler bekleşiyor. Bekleme odasıyla Danışma'nın olduğu salona giriyoz. Yaşlı bi anne kapıyı açıp içeri girerken derin bi nefes alıp bütün temiz havayı içime çekiyorum. Eşyalarımı aldım diye imza atıp siktiğimin kapısından çıkıyorum. McIlhone her adımımda beni takip ediyo, sanki elinden kaçıp siktiğimin kodesine geri dönecekmişim gibi. "Hadi bakalım, Franco. Geçmiş olsun," diyo.

Ben direkman ileriye bakıyorum.

"Hücreni sıcak tutacağız. Yakında görüşürüz."

Gardiyanlar hep böyle der, mahkumlar da omuz silkip dönmeyecem derler, sora gardiyanlar dudak kıvırıp tabii ki dönecen andaval amcık der gibi bakarlar öle.

Ama bana diil. Bunun provasını yapmıştım ve beni dışarı çıkartanın McIlhone götü olmasını istemiştim hep. Götleğe dönüp alçak sesle konuşuyorum ki kimse duymasın, "Şimdik dışardayım. Karının olduğu yerde. Buraya belki onun siktiğimin kafasını uçurduktan sora geri dönerim, ha? 12 Beecham Crescent. İki çocuğunuz var, diil mi?"

Götün suratının kasıldığını ve gözlerinin sulandığını görüyorum. Konuşmaya çalışıyo ama o lastik gibi dudakları kıpırdatamıyo.

Sırtımı dönüp çıkıyorum.

Dışarı.