Kuduruyorum, amına koyiim. O amcık artık öldü demektir, siktiğimin anne bozuntusu. Evet, geberecek... ama çocuklar yetimhaneye gidemez ve eğer annem onları almazsa... valla alacak artık çünkü amcıkları Kate'le ben de alamayız... SİKTİĞİMİN PİSLİK OROSPUSU!
Onun yüzünden siktiğimin yağmuruna da yakalandım, sidik gibi ıslak bi duş yaptım. Sikindirik bi su birikintisinden atlarken ayakkabıma su doldu, tıkanmış bi lağım gibi, amına koyiim. Eve girince direkman ceketimi giyip eski sikindirik ayakkabılarımı atıyorum ve yeni, Timberland olanları çekiyorum. Kate hemen başlıyo: "Nereye gidiyosun Frank?"
"Çocuklarımı elinde tutan o siktiğimin uyuşturucu müptelası orospusunu görmeye."
Siktiğimin yağmuru, acayip kafamı bozuyo, amına koyiim. Herkes soğuk algınlığından burnunu çekip duruyo ama bunların yarısı Kolombiya gribine yakalanmış bence, nedeni de çok fazla çiziktirmek. En kötüleri de Sick Boy, şöle küçük bi çizgiye hiçbi lafım yok ama taş yıkamak kaybedenlerin işi, hem de siktiğimin çocuklarının önünde, amına koyiim!
İşte oraya gidiyorum ve ona bakıyorum, o da bana bakıyo, sanki inkar edecek yüzü varmış gibi, bok karı. Yalnız çocuklarlan konuşuyorum: "Üstünüzü giyinin, anneme gidiyonuz," diyorum.
Onları bizim boktan yere götürmemin hiç yolu yok. Orayı siktir et. Annem onları ister diye düşünüyorum, neler olduğunu duyunca, içinde bulundukları tehlikeyi anlayınca.
"Ney...ne var?" diyo June.
"Sen, seni siktiğimin pis orospusu, gözüme görünme sakın, sana söylüyorum bak," diye uyarıyorum amcığı. "Artık sabrım tükenmeye başlıyo, eğer o siktiğimin koca canki ağzını açarsan yapıcaklarımdan ben sorumlu olmam, amına koyiim!"
Şaka yapmadığımı anlayacak kadar tanıyo beni ve gözleri faltaşı gibi açılıp suratı iyice soluyo. Şuna bi bak, siktiğimin enkazı, daha önce nasıl göremedim? Kim bilir ne zamandır yapıyo bu boku. Çocuklar hazırlanıp soruyolar: "Nereye gidiyoruz baba?"
"Babaannenize. Nası çocuk yetiştireceğini bilir o en azından," diyip June'a bakıyorum, "oturup da cankilerle kafayı kırmaz."
"Ne demek istiyosun? Neden bahsediyosun sen?" demeye cürret ediyo siktiğimin domuzu.
"İnkâr mı ediyosun? Sikindirik Spud Murphy'nin geçen hafta buraya geldiğini inkar mı ediyosun?"
"Evet... ama bi şey olmadı, ayrıca," diyo gözlerinde manyak bi parıltıyla, "benim n'aptığım seni hiç ilgilendirmez."
"Benim çocuklarımın önünde yıkamak ha? Beni ilgilendirmez mi, amına koyiim!" Çocuklara dönüyorum, "Siz ikiniz çıkın. Annenizlen biraz özel şeyler konuşacaz. Merdivenlere çıkıp beni bekleyin! Hadi, yallah!"
"Yıkadık... evet... ama..." diyo, "yanlızca biraz yardıma ihtiyacım vardı."
Küçük amcıklar dışarı çıkarken ona dönüyorum. "Ben sana güzel bi yıkama yapacam şimdi! YIKA ŞUNU BAKALIM AMINA KOYİİM!" Amcığın suratına bi tane geçiriyorum, burnundan kanlar fışkırıyo. Saçlarından tutuyorum, o kadar yağlı ki amına koyiim, kaymasın diye elime dolamam gerekiyo. Tıpayı takıp musluğu açıyorum, lavabo dolarken avaz avaz bağırmaya başlıyo. Dolmaya yakın kafasını lavaboya sokuyorum. "AL DA BUNU YIKA ŞİMDİ, AMINA KODUĞUM!"
Kafasını kaldırıyorum, burnundan sular ve kanlar akarken oltaya takılmış balık gibi çırpınıyo. Bi ses duyuyorum, küçük Michael kapıda durmuş konuşuyo: "Anneme n'apıyosun baba?"
"Siktiğimin merdivenine çık! Burnu kanadığı için onu yıkıyorum! Şimdi git! Kime diyorum ben!"
Küçük amcık kaçıyo, sonra karının kafasını tekrardan lavaboya sokuyorum. "SANA YIKAMAK NEYMİŞ GÖSTERECEM, SENİ SİKTİĞİMİN PİSLİK KOK OROSPUSU, SENİ İYİCE Bİ YIKAYIM DA GÖR ŞİMDİ!"
Kafasını tekrardan çıkarıyorum ama bu pis sapık orospu bulaşık süzgecinden bi meyve bıçağı alıp beni bıçaklıyo, amına koyiim! Siktiğimin kaburgalarında takılı kalıyo bıçak. Elimden kurtulunca bi tabak alıp kafamda kırıyo. Tekrardan bi tane geçiriyorum, yere düşüp avazı çıktığı kadar bağırmaya başlıyo, bu arada ben bıçağı kaburgalarımdan çıkarıyorum. Her yer kan oluyo, amına koyiim. Bi tekme atıp onu öyle yerde kıvrılmış halde bırakıyorum ve çocukların yanına gidiyorum ama merdivene çıktığımda karşıdaki ihtiyar amcığı onlara sarılmış halde buluyorum. "Hadi çocuklar," diyorum ama orda ölece duruyolar, Michael'ı kolundan tutuyorum çünkü burda oyalanacak vaktim yok, sonra siktiğimin June'u ayaklanıp dışarı çıkıyo ve bana bağırdıktan sonra ihtiyar amcığa sesleniyo: "POLİS ÇAĞIR! ÇOCUKLARIMI KAÇIRMAYA ÇALIŞIYO!"
"Anne!" diyo beyinsiz küçük Michael amcığı. Sean bu herifin kafasını uçurmalıydı, büyük ihtimalle benim oğlum bile diildir, bunun gibi bi lubunya, amına koyiim, elimin tersiyle bi tane geçiriyorum, sora June kolundan yakalıyo ve sanki küçük amcık çekme savaşındaki halat gibi oluyo. Bağırmaya başlıyo ve ben bırakınca ikisi birden yere kapaklanıyo. Moruk inek de bağırmaya başlıyo, o sırada merdivenlerden iki polis çıkıyo ve teki konuşuyo: "Neler oluyor burada?"
"Yok bişi. Siz kendi işinize bakın," diyorum.
"Çocuklarımı kaçırmaya çalışıyo!" diye yırtınıyo karı.
"Doğru mu?" diye soruyo daha yaşlı olan aynasız bana.
"Onlar benim de çocuklarım lan!" diyorum.
Merdivendeki ihtiyar amcık ötmeye başlıyo: "Kızcağızı dövdü, gördüm! Bir de şu ufaklığı, küçük yavrucağı!" Bana dönüp saydırmaya başlıyo, "Bu herif arsızın teki, pislik iliklerine kadar işlemiş!"
"Kapa o siktiğimin çenesini, seni amcık! Seni ilgilendiren bişi yok burda!"
Yaşlı polis konuşuyo: "Beyefendi, eğer burayı terk edip sokağa çıkmazsanız sizi huzuru bozmaktan tutuklamak zorunda kalacağım. Bu hanım şikayetçi olursa başınız cidden dertte demektir!"
Biraz ağız dalaşından sonra çıkıyorum, amına koyiim, çünkü bu amcığın yüzünden içeri girmeye hiç niyetim yok. Ve o polis götleri beni izliyo amına koyiim, sanki siktiğimin bi sübyancı tecavüzcüsüymüşüm gibi. Michael'a vurmamam gerekirdi ama, hep karının suçu, gene üstüme üstüme geldi. Ben de Sosyal Hizmetler'e gidip anlatırım ve herkes onun suçu olduğunu anlar, siktiğimin çocuklarımın önünde siktiğimin uyuşturucularını yapan sikindirik pis bi kok orospusu olduğu meydana çıkar...
Eğer bi göt tutuklamak istiyolarsa, bırakalım da o Evde Tek Başına 2 piçini tutuklasınlar. O filmleri yaptığı zaman kendi de çocuktu, biliyorum ama bu amcık nası olur da geceleri hâlâ rahat uyur anlamıyorum.