BİRİNCİ BÖLÜM

SOY AĞACI ve KRONOLOJİ

I. Soy ağacı ve Kronoloji

Kül-tegin Türk yazıtında “Beni Adem üzerinde atalarım Bu-min Kağan ve İstemi Kağan yükselirler” ifadesini okuyoruz. (Thomsen, Orhon Yazıtları, s. 97). Çinli tarihçilerden Tu-man da denilen Bumin ve diğer adı Şe-ti-mi (Che-tie-mi) olan İstemi’nin iki kardeş ve uluğ yabgu sıfatlı bir T’u-wu (T’ou-ou)’nun oğulla­rı olduklarını öğreniyoruz. (T’ang-şu, CCXV, b, s. 2 v°) Bumin, Doğu veya Kuzey Türk kağanlarının, İstemi ise Batı Türk kağan­larının ecdadıdır.

Bu ayırım, Çinli yazarlarda bazen daha az net gözüküyor. Ni­tekim T’u-küe’ler, kesin olarak, Kuzey Türkleri ve Batı Türkleri şeklinde, ancak İstemi’nin oğlu Ta-t’u (Ta-t’eou) Kağan zamanın­da ikiye ayrıldılar. Kuzey Türkleri kağanı Şa-po-lio [İl-Külüg-şad/ Baga Işbara/Erbeg-han] ve yeğeni Ta-lo-pien [Töremen] arasında patlak veren düşünce ayrılıkları bu parçalanmaya sebep oldu. Ta-lo-pien, Ta-t’u’nun yanına sığındı ve bu andan itibaren Batı Türk­leri bağımsız bir siyasî varlık haline geldiler. Fakat Çince metin­lerde, hangi transkripsiyonda olursa olsun, Ta-lo-pien’in Batı Türkleri kağanı olarak görülmediği apaçık ortadadır.

Batı Türkleri’nin tarihine biraz daha netlik kazandırmak için, teginlerinin1 soy ağacını yeniden çizmek gerekiyor.

1 10 Nisan 1899 tarihli bir mektupta, sayın doktor J. Marquart bana Ba­tı Türkleri’nin bir soy ağacı listesini iletmek istedi. Liste, neredeyse tamamen benim çizdiğim ile aynıydı. Bu soy ağacında zikredilen her bir kişinin ismini numara sırasıyla takip ettirdim. Tarihi bir metnin içinde aralarından birinin ismi her zikredildiğinde, soy ağacı listesin­den en kısa zamanda bulmaya yarayacak sıra numarası da beraberin­de olacak. Bütün bu özel isimlerin Çince karakterleri bu çalışmanın sonunda yer alan fihristte verilmiştir.

I. İstemi [1]

II. İstemi [1]’nin oğlu: Aynı zamanda Ta-t’u veya Pu-kia Ka­ğan [2] da denilen Tien Küe’dir.

III .Ta-t’u [2]’nun oğlu: Mo-ho-tu hu k’ü-li si-p’i Kağan [3]2 [Külüg Sibir-han] ve tereddütsüz olarak Yang-su tegin3 ile aynı kişi olan Tu-lu [4]’dur.

2 Kiu T’ang-şu: Bu kişi, Şe-kui Kağan’ın babasının ağabeyidir.

3 Şe-kui Kağan [7] Tu-lu [4]’nun oğlu ve Ta-t’u [2]’nun torunudur. Ay­nı zamanda Ho-sa-na [10]’nın babasının küçük erkek kardeşidir. Ho-sa-na’nın babası Ni-li [5] Kağan’dır. Yani Ni-li Kağan büyük kardeşi (ağabeyi) olduğuna göre, bundan Tu-lu [4] ve Yang-su tegin’in aynı kişi olduğu sonucu çıkmaktadır.

IV. Tu-lu [4]’nun oğlu: Ni-li Kağan [5].

- P’o-şi [Bası] Tegin [6].

- Şe-kui Kağan [7].

- T’ung Şe-hu (yabgu) Kağan [8].

- Mo-ho Şad [9]4.

4 Mo-ho şad, T’ung Şe-hu Kağan’ın hizmetindeydi. Şad sıfatı, kağanla­rın küçük erkek kardeşlerine ya da oğullarına verilirdi. Oysa Mo-ho şad’ın oğlu Pu-li şad, İstemi Kağan’ın dördüncü kuşaktan torunu ol­duğuna göre, Mo-ho şad’ın T’ung Şe-hu Kağan ile aynı kuşaktan ol­duğu sonucu çıkarılabilir. Dolayısıyla onun küçük kardeşinden baş­kası olamaz.

V. Ni-li [5] Kağan’ın oğlu: Ç’u-lo Kağan veya Ho-sa-na [10] da denilen Ta-man.

- K’üe Kağan veya Tu-wu kuo-pa küe Kağan [11] da denilen Küe Ta-tu şad [Kül Tardu Şad].

- T’ung Şe-hu [8]’nun oğlu: Ta-tu şad [12]5 ve İ-p’i-po-lo Si şe-hu Kağan [13] da denilen Tie-li tegin. [İrbis Bolun-cab-gu-han]

5 Hiuen [Hsüan]-tsang’a göre.

- Mo-ho-şad [9]’ın oğlu: Tun-a-le-wu-pa hi-li-pi tu-lu Kağan [14] da denilen Ni-şu; - Şa-po-lo tie-li-şi Kağan [15] da de­nilen T’ong-o (T’ong ngo) şad [Işbara Tölis-şad].

- Kia-na şad [16]6.

6 T’ang-şu’ya göre, Kia-na şad, Ni-şu [14]’dan başkası değildir, ama Kiu T’ang-şu birini diğerinden ayırıyor.

- İ-pu-li şad Şe-kui tegin Kie-yüe [17] ile özdeşleştirilebile-cek Pu-li [Böri] şad.

- İ-p’i tu-lu Kağan [18] da denilen Yü-ku Şad’ın da aynı ku­şaktan olduğu söylenebilir.

VI. Tie-li-şi Kağan [15]’ın oğlu: Mo-ho-tu i-p’i Kağan [19] da denilen İ-k’ü-li-şi i-p’i Kağan. [İl Külüg-şad İrbis-han]

- Kia-na şad [16]’ın oğlu: İ-p’i şa-po-lo şe-hu Kağan [20] da denilen Pi-ho-tu şe-hu. [İrbis Işbara Cabgu-han]

- İ-pu-li şad Şe-kui tegin Kie-yüe [17]’nin oğlu: Şa-po-lio Ka­ğan [21] da denilen A-şi-na Ho-lu [21].

- İ-p’i Tu-lu Kağan [18]’ın oğlu: Çen-çu şe-hu [22] da denilen Nie-pi Ta-tu şad, A-şi-na Mi-şe [28] ve A-şi-na Pu-çen [24] de aynı kuşaktandır. Her ikisi de İstemi Kağan [1]’ın beşin­ci kuşak torunudur.

VII. İ-p’i Kağan [19]’ın oğlu; İ-p’i Şe-kui Kağan [25]; Ho-lu [21]’nun oğlu; Mo-ho-tu şe-hu [26] da denilen Tie-yün.

- A-şi-na Mi-şe [23]’nin oğlu: Yüan-k’ing [27].

- A-şi-na Pu-çen [24]’in oğlu: Pu-li-şad [28] da denilen Hu-şe-lo.

VIII. Yüan-k’ing [27]’in oğlu: A-şi-na T’ui-tse ve A-şi-na Hien [29].

Hu-şe-lo [28]’nun oğlu. A-şi-na Huai-tao [30].

IX. Huai-tao [30]’nun oğlu; A-şi-na Hin [31].

Şimdi de ilk kağanların egemenliklerinin kronolojik özetine bir göz atalım:

Ta-t’u Kağan [2] 603’de T’u-yü-hunlara kaçtı. 587 yılında (Kuzey Türklerinden) Ta-lo-pien’in Ç’u-lo-hu tarafından hapse­dilmesinden sonra, Batı Türkleri yetkiyi Ni-li [5] Kağan’a verdi­ler. O da 611 yılında Çin’e sığınmaya gidecek olan oğlu Ç’u-lo Kağan’ı [10] halef ilan etti. 611’de Batı Türkleri Şe-kui Kağan’ı [7] tahta çıkardılar. Halefi T’ung Şe-hu Kağan [8] 630 yılında7 öl­düğüne göre, Şe-kui Kağan’ın [7] hükümdarlığı kısa sürmüş olsa gerektir.

7 Hiuen-tsang’a [Bundan sonra Hsüan-tsang] göre. Fakat, T’ang-şu’da, T’ung şe-hu’nun 628’de öldüğünden bahsedilir. Bkz. Bu çalışmanın Üçüncü Bölümünde çevrilen metinler.

Ülkenin Si-p’i Kağan [3] ve Si şe-hu Kağan [13] arasında bö­lünmesinden sonra Si şe-hu Kağan [İrbis Bolun-cabgu-han], tek kağan olmak ve Si-p’i Kağan’ı [Külüg Sibir-han] halletmekte ge­cikmez; fakat halkının nefreti yüzünden kaçmak zorunda kalır ve halefi Tu-lu Kağan gelir [14]. Tu-lu Kağan 634 yılında ölür ve ye­rine Tie-li-şi Kağan [15] geçer.

638’de Tie-li-şi’nin devleti parçalanır, kendisi yarısını alırken diğer yarısı Tu-lu Kağan [18] tarafından yönetilir. 639’da Tie-li-şi ölür ve yerine İ-k’ü-li-şi i-p’i [19] Kağan geçer. O da bir yıldan da­ha az bir süre sonra ölür ve Şe-hu [20] Kağan gelir. Tu-lu Kağan [18] 641 yılında Şe-hu Kağan’ı öldürtür ve tek başına hükmeder. Fakat 642’de Çin imparatoru İ-p’i Şe-kui [25] Kağan’a unvan ve­rir; Tu-lu Kağan Toharistan’a kaçar ve 653’de orada ölür.

Bu sırada 651’de, Ho-lu [21], Şe-kui [25] Kağan ve Tu-lu [18] Kağan’ın topraklarını fetheder. Ho-lu, 657’de Çinlilere yenilir ve ancak 658’de esir edilir.

Bu tarihten itibaren, Batı Türkleri birleşik ve güçlü bir impara­torluk kuramazlar. Çin’in boyunduruğu altına girerler. Daha sonra Kuzey Türkleri’nin saldırısına uğrarlar. Artık önemli bir politik rol oynayacak durumları kalmaz ve nihayet VIII. Yüzyılın ortalarına doğru Karluklar tarafından ellerindekiler tamamen alınır ve güçle­ri son bulur.

II. Güzergâhlar:*

* Kitapta dört haritadan bahsedilmekle birlikte daha sonra bunların bir­leştirilerek tek bir harita haline getirildiği anlaşılmıştır. (Editör)


Burada tercümesini ve açıklamasını verdiğimiz iki güzergâh, T’ang-şu’nun coğrafyayla ilgili bölümü içerisine serpiştirilmiş me­tin parçaları aracılığıyla yeniden oluşturulmuştur. Birincisi, Tanrı Dağları’nın güneyinden geçen, Bedel Geçidi ile bu sıradağları aşa­rak Tokmak’a, oradan Çu nehrinin güneyinde, Talas nehri üzerin­den Evliya-Ata’da son bulan güneydeki yolu tasvir eder. İkinci gü­zergâh, Urumçi, Manas, Kur-kara-ussu’dan geçerek, İren-şabirgan dağlarını aşan, İli vadisinin ağzından sonra Tokmak’a yönelen ku­zeydeki yoldur. Bu iki yol, gezginlerin ve orduların takip ettikle­ri, Batı Türkleri ile Çin arasındaki savaş ve barış ilişkilerine tanık­lık eden, alışılagelmiş yollardır. Bu yollar üzerinde, araştırmaları­mızı sınırlayan ve yönlendiren belirli sayıda hanları yerleştirebilir ve önemli tarihî rol oynayan bazı yerleri bulabiliriz.

Tarihî metinlerle varlığı teyit edilen üçüncü bir yol vardır ki, Karaşar’dan başlayarak, Yulduz vadisini takiben Kaydu-göl’e, ora­dan Narat Geçidi’ni aşarak İli vadisine ve Kunje üzerine çıkan yoldur. Fakat T’ang-şu bize bu yolun tasvirini vermiyor.

Bu çalışmada kullandığımız çeşitli Avrupa haritalarını romen rakamlarıyla belirtiyoruz. Bu haritalar şunlardır;

Harita I: Karte von Dr. A. Regel’s Reisen in Central-Asien 1876-79 (Petermann’s Mittheilungen, Jahrgang 1879, Tafel 20);

Harita II: Dr. Albert Regel’s Reise nach Turfan, Mai bis Nov. 1879 (Petermann’s Mittheilungen, Jahrgang 1881, Tafel 18);

Harita III: Asya Rusyası’nın güney sınırları (Rus) haritası, 40 verst’li harita da denir. Özellikle XII, XIII, XX ve XXI’nci sayfala­rı;

Harita IV: Karte der Nordwestlichen Mongolei nach den Auf-nahmen und ortsbestimmungen von Potanin und Rafoilow (Pe-termann’s Mittheilungen, Jahrgang 1881, Tafel 8);

Harita V: Gr. Grjimailo, Roborovsky, Koslov ve Klements mal­zemelerine göre Turfan bölgesi (eyaleti) (Rus) haritası (Nachrich-ten über die.. im, Jahre 1898 ausgerüstete Expedition nach Tur­fan, Heft I, 1899 içinde);

Harita VI: Dr. Max Friderichsen’in Tien-şan Morfolojisi adlı eserinin ekindeki Tanrı Dağları sistemi haritası (Sender-Abdruck aus der Zeitschrift der Gesellschaft für Erdhunde zu Berlin, Band XXXIV, 18898).

8 Bana bu haritaları gösteren ve kullanıma sunan, Coğrafya Dergisi sek­reteri Mr. L. Raveneau’ya burada teşekkürlerimi sunuyorum.



Yorumumuzda (çalışmamızda) sık sık kullandığımız Çin coğ­rafya eserlerindeki güzergâhlar şunlardır:

1. Si yü şui tao ki, (Yazarı kesinlikle Sing-po diye adlandırılan ve kitabını 1823’e doğru yayımlayan Sung’dur.

2. Si yü t’u çi, 1762’de bir uzmanlar komisyonu tarafından oluşturulan bu son eserin belirlemeleri yalnızca ihtiyatla kabul edilmelidir.

A. Karaşar, Kuça, Aksu, Tokmak’dan geçerek Turfan’dan Evliya-Ata’ya giden güzergâh:

1. Kısım: Turfan’dan Karaşar’a:

T’ang-şu, (XL, s. 8 v°): (Si =Yar-hoto) ilçesinden yola çıkıp gü­neybatıya doğru yönelince Nan-p’ing ve Nan-ç’ang şehirlerine va­rılır. Oradan 120 li (1 li = 450 m.) uzaktaki Tien-şan’a gelinir. Güneybatıya doğru yönelerek bir boğaza girilir ve Lei-şi taşlık çö­lü geçilir. Lei-şi çölü bugün Su-başı tağ denilen yerdir.9 220 li sonra, İn-şan (gümüş dağı) taşlık çölüne gelinir. 40 li uzakta, Yen-k’i ülkesi sınırındaki Lü Kuang hanına gelinir. Daha sonra P’an-şi (bölgesi) geçilir. 100 li daha uzakta, Çang-san-mi askeri karakolu bulunur. (Şanghay baskısında mi yerine çeng veriliyor). 145 li bo­yunca yine güneybatıya doğru yönelerek, Sin-ç’eng hanı geçilir. Müteakiben Tan nehri (Kaydu-göl) geçilerek Yen-k’i (Karaşar)’ın garnizonu (karargâh) olan şehre gelinir.

9 Si yü t’ung wen çi, IV, s. 27 v°.

Hsüan-tsang, 629 yılının sonuna ya da 630 yılı başına kadar seyahatlerinde bu güzergâhı izlemiştir. Burada U-pan (muhteme­len güzergâhtaki Nan-p’ing ile aynıdır) ve Tu-tsin’den söz etmek­tedir. (Julien çevirisi., I/45). Rahip, A-k’i-ni olarak adlandırdığı Yen-k’i Krallığı’nın topraklarına gelir. Yolun (I/46) güneyindeki Efendi A-fu kaynağının yakınından geçer, daha sonra “Batı Kral­lığının bütün gümüş paralarının çıkarıldığı (I/47), her tarafı gü­müş madeni ile kaplı, epeyce geniş ve yüksek” İn-şan’ı (gümüş dağı) aşar. Rahip, bir süre sonra yakınında kral payitahtının bu­lunduğu bir nehir kıyısına gelir; büyük bir olasılıkla nehri aştık­tan sonra ertesi gün şehre varacak.

Güzergâhın bu bölümünün modern tasviri, bibliyografya no­tunda numaralandırılmış haritalarından bakarak coğrafi isimleri yazdığım Si yü şui tao ki (II. s. 22 v°) tarafından yapılıyor: “Tur­fan, Kuang-an ç’eng’in 20 li doğusundaki Yar-hoto kasabası, T’ang hanedanı döneminde Si ilçesi olan eski Kiao-ho şehridir. (Harita V); Çeng-kuan (627-649) zamanında, An-si (Ngan si) askeri vali­sinin yönetim merkezi burada idi. Yar-hoto’nun 100 li güneybatı­sında Bukun (Harita IV) kasabası, 70 li daha güneybatısında Tok­sun kasabasının (Harita III ve IV) ardından önce güneye sonra ba­tıya doğru giderek, dağlara girilir ve Su-başı dağındaki boğaz (Ha­rita III) bulunur. 60 li güney doğuda Aga-bulak kasabası vardır (Harita III). Buradan güneye devamla, sonra batıya doğru yön de­ğiştirerek, 150 li boyunca Büyük Kümiş dağlarında (Harita III) varılır. Kümiş “gümüş” anlamına gelen Türkçe bir kelimedir. İş­te bu yüzden T’ang’lar bu dağlara İn-şan (=Gümüş dağları) der­ler; Kuo Hiao-k’o 3000 piyade ve süvarinin başında İn-şan yolun­dan bu şekilde geçti. Bu noktadan itibaren, batıya doğru 120 li mesafede, Kara-kızıl kasabası (Harita III), 180 li batıda Uşak-tal kasabası bulunur. (Harita III). Buradan itibaren batıya doğru yö­nelince, Tabelgu’ya gelmek için 120 li vardır. Fakat, T’ang hane­danı zamanında, güneybatı yönünde Uşak-tal’dan Yüan-kü ç’eng’e gitmek için yalnızca 100 li vardı.

Bir önceki parağrafta adı geçen Yüan-k’ü ç’eng, Yen-k’i Krallı-ğı’nın başkentinin eski adı idi. Yen-k’i’yi Karaşar ile özdeşleştiri-yoruz. Fakat, şimdiki Karaşar şehri Kaydu-göl’un sol yakasında olduğu halde, T’ang ve Hsüan-tsang Tarihi’nin, Yen-k’i’nin baş­kentini bu nehrin batısına yerleştirmesi dikkate değer bir konu­dur. Dolayısıyla Si yü şui tao ki (II, s. 22 v° ) bu şehri Bagraç Göl’ün batı yakasında aramakta haklıdır.

2. Kısım: Karaşar’dan Kuça’ya:

T’ang-şu, (XLIII, b, s. 15 r°) : “Yen-k’i (Karaşar)’dan çıkıp, ba­tıya doğru yönelerek, 50 li sonunda Demirkapı Geçidi’ne,10 20 li uzakta Yü-şu askeri karakol şehrine, 200 li uzakta Yü-lin askeri karakoluna, 50 li daha uzakta, Lung-ç’un askeri karakoluna, 60 li uzakta Tung-i-p’i askeri karakoluna, 70 li uzakta, Si-i-p’i askeri karakoluna, 60 li uzakta, Ç’i-an askeri karakoluna, 120 li uzakta, An-si (Kuça) askeri valiliğinin merkezine gelinir.

10 Demirkapı Geçidi, 1137’de bir taş üzerine kazınan ve Si-an-fu epig-rafiya müzesinde muhafaza edilen iki Çin haritasında gösterilmiştir.

Güzergâhın bu bölümü için Hsüan-tsang hiçbir yer adı ver­miyor.

An-si askeri valiliğinin merkezi birçok defa yer değiştirmiştir. Önceleri günümüzdeki Turfan’ın 20 li batısındaki Si ilçesinde bu­lunuyordu; 657’de, Kao-ç’ang’ın eski topraklarına, şimdiki Tur-fan’ın 40 verst doğusundaki bugünkü Kara-hoço’ya taşındı. Vali­lik, 658’de Kuça’da yerleşti ve Tibetliler tarafından topraklarının işgal edildiği 787 yılına kadar kısa süreli çalkantılarla varlığını sürdürdü.

630 yılındaki K’iu-tse (Kuça) hakkındaki bilgiler Hsüan-tsang’da bulunur (I, s. 49 vd. ve II, s. 3 vd.); Rahip Wu-k’ung, onu 788’de ziyaret etmişti. (JA, Eylül-Ekim 1895, s. 363-364.)

T’ang-şu’ya göre (CCXXI, 4 s. 8 r° ) Kuça Krallığı’nın henüz bağımsız olduğu zamanlarda, yani 648’den önce, kralın başkenti, aynı zamanda Akdağ olarak adlandırılan A-kie-tien dağının kuze­yine uzanan İ-lo-lu şehri idi.

3. Kısım: Kuça’dan Evliya-Ata’ya:

T’ang-şu, (XLIII, b, s.14 r°): An-si (Kuça)’nın batısına Çi-küe geçidinden çıkılır. Pe-ma-ho (Beyaz at nehri) geçilir. Si-yü şui tao ki’ye göre (II, s.14 v°), bu geçidin yeri Kuça’nın 60 li batısında, Hoca-tulas köyünün yakınlarında yer alır.

“180 li daha uzakta, batıya doğru kumlu Kü-p’i-lo ovasına gi­rilir. Si yü şui tao ki, II. s. 14 v° : Burası kumlu Hosol çölüdür.”

”Acı kuyulardan geçilir (Ku-çin=Acı kuyu) ve 120 li sonra, Kü-p’i-lo şehrine gelinir.” Burası günümüzdeki Sayram şehridir. Si yü şui tao ki, II, s.14 v° ; Si yü t’u çi, XVI, s.1 r°.

“60 li daha uzakta, A-si-yen şehrine gelinir.” Burası günü­müzdeki Bay şehridir; Si yü şui tao ki, II. s.14 v°, Si yü t’u çi, XVI, p. 2 v°.

“60 li daha uzakta, aynı zamanda Wei-jung şehri ya da Ku-mo ilçesi olarak da adlandırılan Po-huan şehrine gelinir. Şehir, Se-huan nehrinin güneyindedir”. T’ang-şu’da (CCXXI, a, s. 9 r°): “Kuça’ya 600 li’den daha uzak bir mesafede, küçük bir kum çö­lünü aştıktan sonra, diğer adı Ki-mo olan Küçük Po-lu-kia Kral­lığı bulunur. Bu, Han sülalesi dönemindeki Ku-mo Krallığı’dır” denilmektedir. Bu metin net olarak, Hsüan-tsang’da (I, s. 53; II. s.10 vd.) mevzu edilen Po-huan şehrini, Po-lu-kia Krallığı’yla öz­deşleştirmektedir. Bu ülke Wu-k’ung’un anlatısında da şu sözler­le zikrediliyor: “Daha sonra, Po-huan ülkesi de denilen Wei-jung şehrine ulaştı; doğru ismi Pu-han ülkesidir[Fergana]”. (JA., Eyl.-Ek. 1895, s. 363). Watters (China review, Cilt XIX, s.115) Po-hu-an şehrini Kara-yulgun (Harita I) kasabası ile özdeşleştiriyor. Bu­rasını Yeke-arık (Harita I) olarak adlandıran ve daha doğuda bu­lunan bir kasaba ile özdeşleştiren Si yü t’u çi (XVI, p. 5 r° ) bana daha doğru geldi. Po-huan şehrinin güneyinde bulunan Se-huan nehrine gelince; Si yü şui tao ki (II, s.7 r° ) ve Si yü t’u çi (XXVII, s.8 v° ) burasını mutabakat halinde Tarım olarak tanımlıyor. Do­layısıyla, mektuptaki bu şehir nehrin “komşusudur” ifadesini ol­duğu gibi kabul etmek gerekir.

“Sonra, kuzeybatıya doğru giderek, Se-hun (Tarım) nehrinin biraz kuzeyinde olan Po-huan nehrinin orta akımı geçilir”. Po-huan nehri Muzart-su’dan (Harita I) başkası değildir.

“Oradan 20 li uzağa, Siao-şe beldesine gelinir. 20 li daha uzak­ta, Yü-t’ien’in (Hotan) Hu-lu nehri vardır.

“60 li daha uzakta, aynı zamanda Yü-çu ya da Wen-su ilçesi diye de anılan Ta-şe şehrine gelinir.” Burası, Han döneminin Wen-su Krallığı, günümüzdeki Aksu şehridir. (Si yü t’u çi, XVI, s. 4. v° )

Güzergâhın bütün bu bölümü için, Turfan’dan Aksu’ya kadar, Carey ve Dalgleish’in gezi notlarına müracaat edebiliriz. (Proce-edings of the Roy. Geographical Society, 1887, s. 749-750 ve Supplemantary papers, cilt III, 1893, s. 54-57).

“30 li kuzeybatıda, Su-l’u-funga varılır. 40 li daha uzakta Po-ta-ling (olarak adlandırılan sıra dağlar) aşılır. Burada belirtilen li uzunluğu gerçekte olması gerekenden çok daha düşüktür. Ak­su’dan çıkan bir yolcu, Üç Turfan’dan geçer, küçük Uy-tal nehrinin çıkıntısını tırmanır ve Bedel Geçidi’nden dağları aşar. Pievtsoff’un bir barametrik gözlemine göre, (Trudı tibetskoy expeditsii, 1895, cilt I, s.405) deniz seviyesinin 4224 metre üzerindedir. Richthofen (China, cilt I, Tafel 9)’un çok doğru bir biçimde belirttiği gibi, Hsü-an-tsang, Muzart Geçidi’nden değil, Bedel Geçidi’nden geçmiş ol­malıdır. (Bkz. Grenard, JA, Oca.-Şub., 1900, s. 35, n.)

“50 li daha uzakta, Wu-sunların başkenti Ç’i-şan şehrinden başkası olmayan Tun-to Ç’eng’e varılır. - Ts’ien Han-şu’da Wu-sunların başkenti Ç’i-ku ç’eng olarak gösterilir. Si yü t’ung wen çi, IV, s. 26 r° ve v°’da Ç’i-şan yani ‘çıplak dağı’, Aksu’nun 600 li ku­zeyindeki Kuybakay aulu ile ile özdeşleştirmektedir.

“30 li daha uzakta, Çen-çu nehri geçilir.” - Bu, Sir-derya’nın yukarı akımı gibi düşünülebilecek Ayak-taş (Harita I-II) nehri olabilir; şimdi, Çen-çu (gerçek inci) nehrinin isminin Sir-derya ya da Jaxartes’i (Seyhun) belirttiği şüphesizdir.

“Kuzeybatıda, Fa-i-ling (olarak adlandırılan dağı) aşıyoruz”. -Burası Citım-bel Geçidi olmalıdır (Harita III). - Buradan itibaren, yolcunun Tokmak’a yönelirken Issık Göl’ün kuzeyinde kalarak mı yoksa tam tersine önce Karakul (günümüzde Prjewalsky) şeh­rine, daha sonra kuzeyden gölün çevresini dolaşmak için gölün doğu ucuna mı yöneldiği sorusuna yanıt aranıyor.

Şu sebeplerden dolayı bu ikinci görüşü (Richthofen’inki olma­yan, Çin, vol. I. Tafel 9) kabul ediyorum:

1. 40 verst’lik Rus haritasında (Harita III) görebildiğimiz üze­re normal yol, göl turunu kuzeyden yapıyor; gölün güneyinde yalnızca zorlu geçitler ve az kalabalık var; son yıllarda Avrupalı gezginlerin takip ettikleri güzergâhların basit olarak gözden geçi­rilmesi ile bu belirleme doğrulanmıştır. Hemen hemen tamamı gölün kuzeyinden geçiyor.(Bkz. Harita VI)

2. Hsüan-tsang, Si yü ki (I, 3 v°, çev. Julien, I, s. 12) de özel­likle şöyle diyor: “Ts’ing-ç’i’nin (Issık Göl) yaklaşık 500 li kuzey batısına gidilerek, nehir kenarındaki Su-şe’ye (Suy-ab=Tokmak) varıldı. (Kuzey batı istikametinde yaklaşık 250 km. yürüyerek Su-ye şui şen’e varıldı).

“50 li daha uzakta, Sü-hai (Kar Gölü) geçilir”. Bunlar, şüphe­siz Citım-bel Geçidi’inden sonra Harita III’de gösterilen çok sayı­daki küçük dağ gölleridir.

“30 li daha uzakta, Sui-pu sınır karakolunun yanındaki Sui-pu nehrine varılır.”

“50 li daha uzakta, Jo-hai (sıcak göl)’e varılır”. - Burası Issık Göl’dür.

“40 li daha uzakta, Tung ç’eng’e varılır. 110 li daha uzakta, Ho-lie şehrine varılır. 30 li daha uzakta, Şe-çe şehrine varılır. Dağlık boğazdan çıkılır ve Sui-şe (Suy-ab=Çu nehri) vadisi ağ­zına varılır.”

“80 li’nin sonunda, General P’ei-lo’nun şehrine gelinir”. - P’ei-lo (Boyla?) ismi Türk adbiliminde sıkça görülür. Bir Uygur lide­rinin adı Kü-li p’ei-lo ‘dur. (T’ang-şu, CCXVII, a, s. 2 r° ); Kara Türgişlerin 758-759 arasında hükümran olan bir kağanının adı A-to-p’ei-lo’dur. (T’ang-şu, CCXV, b, s. 9 r °)

“40 li daha batıda, Su-şe (Suy-ab) şehrine gelinir.” Bu şehir, ya şimdiki Tokmak’ın yerinde ya da çok yakınında olsa gerektir.

“Şehrin kuzeyi, Sui-şe (Çu nehri) nehridir. Nehrin 40 li kuze­yi Kie-tan dağıdır; on boy kağanı (yani Batı Türkleri kağanı) ad­landırılma geleneği burada başladı.” - Hirth (Nachworte, s. 73), şöyle tercüme ediyor: “Hier ist der Ort, we der Kakhan der zehn Stümme zum Führer erhoben zu werden pflegt”. Fakat bana öy­le geliyor ki, buradaki cun-cen ifadesi daha ziyade kağana bağlı beyleri belirtir. Bkz. T’ang-şu, CCXXI, a s. 10 r°: “Su-şe (Suy-ab= Tokmak)’nin batısında, hepsinde T’u-küe’lere bağlı beylerin bu­lunduğu onlarca şehir vardır.”

“Sui-şe’den çıkıp, batıya doğru yönelerek, 40 li’nin sonunda Mi Krallığı’nın şehrine gelinir.” - Bu şehri, Semerkant’ın yüz li kadar güneyinde bulunan dokuz Çao-wu beyliğinden biri olan Mi Krallığı ile karıştırmamak gerekir.

“30 li daha uzakta, Sin-ç’eng’e varılır. 60 li daha uzakta, Tun-kien şehrine gelinir. 50 li daha uzakta, A-şe-pu-lai şehrine varılır. 70 li daha uzakta, Kü-lan şehrine gelinir. 10 li daha uzakta, Şui-kien şehrine varılır. 50 li daha uzakta, Ta-lo-se (Talas) şehrine ge­linir”. - W.W. Barthold (Die Alttürkischen Inschriften und die Ara-bischen Quellen, p.17. note 7) A-şe-pu-lai şehrini Arap güzergâh­larının Aşpara’sı ile özdeşleştirmektedir. Burası, şimdiki Aşpara nehri üzerindeki Çaldı-var’dır. Kü-lan, Araplar’ın Kulan’ıdır ve Tartı’nın yakınlarında bulunsa gerektir. Talas şehri, Talas nehri üzerinde bulunan bugünkü Evliya-Ata kasabasına tekabül eder.

(Güzergâh burada tamamlanıyor. Takip eden satırlarda, T’ang-shu, Po-huan’dan (=Yeke-arık, Bay’ın batısında) Su-le’ye (Kaşgar) olan güzergâhı tasvir ediyor. Po-huan şehrinin isminden sonra yerleştirilmiş kelimeler, metne sonradan ilave edilmiş hatalı bir parça gibi gözüküyor. - Yazar daha sonra Po-huan’dan (Yeke-arık) Yü-t’ien’e, oradan da Su-le’ye (Kaşgar) olan güzergâhı tasvir ediyor. - Daha sonra Kaşgar ve Hotan çevresinde bazı yaklaşık mesafe saptamalarında bulunmaktadır. - Son olarak Turfan’dan Evliya-Ata’ya uzanan umumi güzergâh içinde zikrettiğimiz Yen-k’i’den (Karaşar) An-si (Kuça)’ye olan güzergâh belirtilmektedir.)

B. Pao-hui, Urumçi, Kur-kara-ussu ve İli vadisi üzerinden Turfan’dan Tokmak’a ulaşan güzergâh:

1. Kısım: Turfan’dan Pao-hui hien’e:

T’ang-şu, (XL., s. 8 vo): “ (Kiao-ho = Yar-hoto, Turfan yakının­da) ilçesinden çıkarak, kuzeye yönelinir ise 80 li boyunca, Lung-ch’un (Ejderha kaynağı) hanı bulunur. Daha kuzeyde, dağlık bir boğaza girilir ve 130 li’nin sonunda, Liu-ku (Söğütler vadisi)’dan geçilir ve Kin-şa ling (Altınkum dağı olarak adlandırılan dağ) aşı­lır. 160 li’nin sonunda, Şe-hui Çin sınır karakolundan geçilir ve Pei-t’ing askeri valiliğine gelinir.

Bu yol, şüphesiz, elçi Wang Yen-te’nin, 982 yılında, Kao-ç’ang Krallığı’nın önceki topraklarından (Yar-hoto) sonraki toprakları­na (Guçen’in güneybatısında) giderken takip ettiği yolun aynısı­dır. (Bkz. Julien, Melanges de Geographie Asiatique, s. 80-102). Bu yol, Guçen-tau tepelerinin kuzeyine, Guçen’in 90 li güneybatısın­da ve Pei-t’ing askeri valiliğinin merkezi olan eski şehrin 20 li gü­neyinde bulunan şimdiki Pao-hui (ya da Tsi-mu-sa) ilçesinin ya­kınına varır. (Bkz. Si yü şui tao ki, III. s. 26 ro.)

Burada, Dabanşan (Harita II) geçidi ile Turfan’dan Urumçi’ye giden yolun söz konusu olmadığı, fakat Turfan’dan çıkan, Gu-çen’in yakınında sona eren daha doğudaki bir yoldan söz edildi­ği görülmektedir. Si yü t’u çi’nin, Klaproth’un ve Avrupalı tüm Si­noloji uzmanlarının söylediklerine dayanarak, zannettiğimiz gibi T’ang döneminin Pei-t’ing’ini Urumçi ile değil, Guçen yakınların­daki kasaba ile özdeşleştirmek, Si yü şui tao ki’nin yazarının çok yerinde bir görüşüdür. Si-yü şui tao ki’ye (III., s. 25 ro ) göre, es­ki Pei-t’ing’in bulunduğu yer, Hu-pao-tse yerleşim yerinden baş­ka bir yer değildir. Nitekim, şimdiki Pao-hui ilçesinin kuzeyine yirmi li kadar uzakta, T’ang dönemine ait bir dikili taş bulunmuş­tur. Bu taş, çok zarar görmüş olmasına rağmen, bir zamanlar bu­rada Kin-man ilçesinin bulunduğunu kesin olarak ispatlamakta­dır; ya da, Kiu T’ang-şu (XL. s. 29 vo) da okuduğumuz gibi: “Kin-man, sonraki Han hanedanına bağlı, Kuça Krallığı’nın daha son­raki kraliyet sarayı idi. Bu eski barbar ülkesinde beş şehir vardı. Halk arasında bilinen ismi: Beş şehir’in toprağı idi. On dördüncü çeng-kuan (640) yılı, Kao-ç’ang (Kara-hoço) Krallığı’nı yola ge­tirdikten sonra, burada T’ing ilçesi kurulmuştur.” Birkaç satır da­ha yukarıda, aynı çalışmada, ikinci Ç’ang-an (702) yılında T’ing ilçesinde Pei-t’ing askeri valiliğinin kurulduğunu okuyoruz. Böy­lece bu metin, Si yü şui tao ki’nin kaydını doğrulamaktadır. Çün­kü, Pei-t’ing’in, Kin-man’dan başka bir yer olmadığını ispatla­maktadır veya yerinde bulunan bir yazıttan biliyoruz ki, Kin-man, Guçen’in 90 li güneybatısında bulunan Pao-hui hien’in (ve­ya Tsi-mu-sa) 20 li kuzeyindeydi. Ayrıca, bu metin bize Moğollar dönemindeki Pei-t’ing hükümetinin verdiği Bişbalık (beş şehir­ler) isminin T’ang zamanında zaten bilinen oldukça eski bir isim olduğunu gösteriyor. O halde Bişbalık, Urumçi değildir. Özdeş olduğu Pei-t’ing gibi, Guçen’in biraz batısında bulunuyordu.

Burada bizi meşgul eden konuyla ilgili olarak, Si yü şui tao ki’nin şehirde keşfettiği, şu çok önemli uyarıyı eklemek gerekir:

Henüz Batı Türkleri’nin elindeyken K’o-han-f’u-t’u (Kagan stupa) olarak adlandırılan şehre T’ang’lar Pei-t’ing derlerdi.11

11 VIII. Yüzyıl ortalarına doğru bu bölge Uygurların eline geçti. 791’de ise Karluklar “Uygurlara ait olan stupa vadisini” zaptettiler. Bu vadi­nin bulunduğu yerin Türkler dönemindeki eski Kagan stupa ile ay­nı yer olduğu görülmektedir.) Bkz. Kiu T’ang-şu, CXCVI, b, s. 7 v°; Bushell, The early history of Tibet, JA, R. As. Soc., N. S., XII, s. 505 ve 533, n. 60).

2. Kısım: Pao-hui hien’den Urumçi’ye:

T’ang-şu (XL., s. 9 ro): “T’ing ilçesinin Si-yen beldesinden hareketle 60 li boyunca batıya doğru yüründüğünde, Şa-po şeh­ri askeri karakolu bulunur”. - Si yü şui tao ki (III., s. 25 ro) bu şehri, A-şi-na Ho-lu [21]’nun ikamet ettiği Mo-ho ile özdeşleş­tiriyor. Bogdo tepelerinin kuzeyinde, şimdiki Şuang-fen-ho-pao kasabasının batısında ve Fu-k’ang ilçesinin 190 li doğusunda bulunsa gerektir.

“Sonra, Feng-lo askeri karakolu var. 80 li daha uzakta, Ye-le şehri askeri karakolu bulunur. 80 li daha uzakta, Kü-lu şehri aske­ri karakolu var. 100 li daha uzakta, Lüan-t’ai ilçesi var”. - Si yü şui tao ki (III, s. 36 ro). Lüan-t’ai, Ti-hoa çu (=Urumçi)’nun biraz do-ğusundaydı.

3. Kısım: Urumçi’den Tokmak’a:

T’ang-şu, XL, s. 9 ro : “150 li daha uzakta (yani Lüan-t’ai=Urum-çi’den sonra), Çang-pao askeri karakolu vardır. 70 li sonra, bu me­safe boyunca Li-i-to-kien nehri geçilir. Wu-tsai askeri karakolu bu­lunur.” — Si yü şui tao ki, (III, s. 36 vo) farazi olarak Li-i-to-kien nehrini Acar-nor’a (Bkz. Harita II) dökülen Manas nehriyle özdeş­leştiriyor. —”70 li sonra, aynı istikamette Pe-yang (büyük bir ola­sılıkla Ulan-ussu nehri) geçilir. (Ap. Si yü şui tao ki, III. s. 36 vo), Tsing-çen kün şehrini buluyoruz. 70 li sonra, aynı istikamette Şe-şe nehri geçilerek, Şe nehri askeri karakoluna varılır. 70 li sonra, ay­nı istikamette Hei (Kara Su) nehri geçilerek Hei nehri askeri kara­koluna varılır.” - Si yü şui tao kiye göre, (III. s. 40 vo) Hei nehri Kara-ussu olmalıdır. O halde, Hei nehri askeri karakolu Kur-kara-ussu’ya tekabül etmelidir.

“70 li daha uzakta, Tung-lin (Doğu ormanı) askeri karakolu vardı. 70 li daha uzakta Si-lin (Batı ormanı) askeri karakolu bu­lunur. Sonra, sarı otlarla kaplı bir bozkır, büyük bir çöl ve küçük bir taşlık ova aşılır.” Si yü şui tao ki’ye göre, (III. s. 40 vo) Kara-ussu’nun en batıdaki kolu üzerinde bulunan Kurtu-kara-ussu as­keri karakolunun kuzey batısına, To-to-k’o askeri karakolu ile geçilir. Orada yol, bir adam boyu yüksekliğinde sapları olan sık sazların içinden geçer. Daha kuzeybatıda, üzerinde güçlükle yü-rünebilen kum tepeleri bulunur. Güzergâhta tasvir edilmiş olan bölge, buradaki bölgedir.

“Şe-tsi nehri geçilir.” - Burası, Ebi-nor’a (Si yü şui tao ki, III., s. 40 vo ) dökülen Tsingnehridir. “Kü-lingdağı aşılır.” Tsing neh­rini geçtikten hemen sonra, yol güneye doğru döner ve İren-şa-birgan dağlarını Teng-nu-l-t’ai dağı geçidi ile aşar. (Si yü şui tao ki, III., s. 40 vo ). (Bu geçidi hiçbir Avrupa haritası üzerinde bulama­dım; Zitert Geçidi ile özdeş olsa gerektir. Bkz. Harita II ve Perter-mann’s’da Regel M.1879, s. 410) - “Sonra Kung-yüe şehrine varı­lır. Se-huan vadisi (büyük bir olasılıkla Kaş nehri) ve Çe-şe-mi şehri geçilir. Ti-ti nehri de denilen İ-li nehri geçilir. Sui-şe (top­raklarının) sınırına gelinir. 1000 li boyunca yine batıya doğru yü­rünerek Sui-şe (Suy-âb=Tokmak) şehrine varılır”.