[569] 18. “..bir bâb-ı azim içre kal’a misal karşu karşuya yüz elli ocak hân-ı kebirdir. Haremli, develikli, ahırlı olup, sâdece ahuru 3000 den ziyâde hayvan alır. Kapıda dâima dide-banları nigehbanlık ederler. Ba’de’l-aşâ’ kapuda mehterhâne çalınub, kapu sed olunur. Dide-banlar vakıftan kandiller yakub, dibinde yatarlar. Eğer nısfu’l-leyl’de taşradan müsafir gelirse, kapuyu açıp içeri alırlar. Mâ haza ta’am getirirler. Amma cihan yıkılsa, içerden taşra bir âdem bırakmazlar. Şart-ı vakıf böyledir. Tâ cümle misafirin kalktıkda yine mehterhâne dövülüp, herkes malından haberdar olur. Hancılar, dellallar gibi “Ey ümmet-i Muhammed! malınız, canınız, atınız, donunuz tamam mıdır? diye rica edüp nida ederler. Müsafirin cümlesı “tamamdır, Hakk sahibi hayrata rahmet eyleye.” dediklerinde bevvâblar, vakt-i şafii iki dervâzeleri küşade edüb, yine kapu dibinde “Gâfil gitmen, bisat gâib etmen, herkesi refik etmen, yürün, Allah âsân getire” deyu dua ve nasihat ederler.” Lüleburgaz’daki Sokollu Mehmet Paşa’nın kervansarayı hakkında . Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme, İstanbul 1314, c. III, s. 300-301