[38] 37. “Ben ki sultanü ‘s-selâtîn, burhânü ‘l-havâkîn, tâc-bahş-ı husrevân-ı rûy-i zemin, zıllu’llahi fi’l-arzeyn Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Rum ve Karaman vilâyetlerinin ve vilâyet-i Zülkadriyye’nin ve Kürdistan ve diyâr-ı Bekr’in ve Azerbaycan’ın ve vilâyet-i Tatar’ın ve Şam’ın ve Haleb’in ve Mısr’ın ve Kuds-i Şerif’in ve Mekke-i mükerreme ve Medîne-i mu’azzama’nın ve Cidde’nin ve sair diyâr-ı Arab’ın ve Yemen’in ve diyâr-ı Acem’in ve dârü’s-selâm-ı Bağdad’ın ve Basra’nın ve Müşa’şa’ vilâyetinin ve Lûristan’ın ve Tunus’un ve Cerbe’nin ve memâlik-i maşrık’ın ve diyâr-ı mağrıbın ki âbâ-yi kirâm ve ecdâd-ı izâmım -enâra’llahu berâhinehüm- kuvve-i kahire ile feth eyledüği nice memleketlerin ve iklimlerin ve cenâb-ı celâlet-me’âbım dahi tiğ-i âteş-bâr ve şimşîr-i zafer-nigârım ile feth eyledüğim nice memleketin Padişahı ve sultanı Sultan Bâyezid Hân oğlu Sultan Selim Hân oğlu Sultan Süleyman Hân’ım”. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s. 148