“Âdâb” sözcüğü Osmanlı kültürünün anahtar kavramlarından biridir. Gerçekten de “usûller, kanunlar kurallar, terbiye, yöntem, saygı, sıra, töre, erkân, intizam, inzibat, itaat, zabt-ü rabt, ...” gibi hükmedici anlamların geniş bir spektrumuna sahip olması onu gerek devlet örgütü ve gerekse toplum içinde her tür ilişkiyi kolayca tanzim edebilen, yarı kutsal bir simge yapmıştı. Bununla beraber temelde dinî ve siyasî biçimciliğe dayanan, örneğin tradisyonalizmi anımsatan, bir baskı sistemi değildir. Âdâb denilen kavram kapsamındaki ögeler yüzyıllar içinde doğal evrim ile birlikte değişmişler ya da terk edilmişlerdir. Nitekim günümüz Türkçesindeki “adap” artık “töre, yol-yordam, yol-yöntem” anlamlarından ibaret kalmıştır.[1]
Diğer taraftan Osmanlı ülkesinde Tanzimat Fermanı ile yepyeni bir “âdâb” uygulanacağı ilan edildi. Başka bir deyişle âdâb’ın ülkemizdeki yüzlerce yıllık doğal evrimine böylece müdahele edilmiş oluyordu. Dolayısıyla incelememizin zaman boyutunu da kitabımıza isim olarak seçtiğimiz “Âdâb”ın resmen karakter değiştirdiği Tanzimat Fermanı ile sınırladık.
Kitabın kurgusunda hem önemli ayrıntılar ve hem de aralarındaki ilişkiler vurgulanarak yapısal dokunun belirlenmesine çalışıldı. Bu bağlamda konulara mümkün olduğunca alışılmıştan farklı ufuk çizgilerinden bakılarak (örneğin Padişah’ın tüzel kişiliğinin ve yetkilerinin irdelenmesi, Osmanlı Sanayisi, teknolojisi, deniz taşımacılığı, zaman kavramının iş birimi olarak değerlendirilmesi... gibi) değişik perspektifler içinde görüntülenmek istenmiştir. Bu bağlamda örneğin Saray, Ordu-yi Hümâyûn, Donanmâ-yi Hümâyûn gibi süreğen konular zaman açısından yeterince geniş periyodlar içinde incelenerek aslında değişim süreçleri göreceli olarak kısaltılmış, oysa “İlmiye, Seyfiye, Kalemiye” tarikleri, “Merkez ve Taşra” örgütlenmeleri, Mâliye ...gibi temel sistemler ayrıntılı olarak büyüteç altına alınmıştır.
Bu arada anlatımı tekil olaylar ve kişilerden bağımsız kılmak için gerekli yerlerde kronografi ve açıklamalar dipnot olarak verilmiştir.
Diğer taraftan Osmanlı dünya görüşünü ve varoluş mantığını yansıtacak ya da en azından ona aykırı olmayacak bir üslup kullanılmıştır. Örneğin “kapudan paşa” yerine “oramiral” gibi özdeş ya da eşdeğerli çağdaş karşılıklar aranmamış, dipnotlarda açıklamalar yapılarak döneminde kullanılan terimler özgün halleriyle bırakılmışlardır.
Kitabın içeriği “Devlet-Ordu ve Donanma-Kurumlar-Toplum-Kültür-Ekonomi” başlıkları altında 6 ana bölüm halinde düzenlenmiştir.
Birinci Bölüm’de önce ”Padişah, Hânedan ve Saray” incelenmiştir. Padişah’ın tüzel kişiliğinin oluşum sürecinin “olmazsa olmaz” unsurları, kamuoyunda sınırsız sayılan (veya sanılan) görev ve yetkilerinin yakın çevresi ve toplum tarafından yönlendirilmesi ve denetlenmesi; Saray ve Saray hayatının Hanedan’a, şehzâdelere, içinde yaşayanlara (Saray halkı), hükümet ve devlet ricâli’ne (Birûn halkı) dair özellikler, Padişah’ın gündelik yaşayışı, Enderûn halkı ve Harem-i Hümâyun, valide sultanlar, padişah kadınları” gibi genellikle okuyucunun serbest hayal gücüne bırakılan konular irdelenmiştir.
Devamında gelen “Yasama”da örfî ve şer’î Osmanlı Hukuku’nun nitelikleri; “Yürütme”de sadrazamdan itibaren vezirler ve devletin hiyerarşik gücünü oluşturan “Üç Tarik”in mensuplarıyla Merkez ve Taşra örgütlenmeleri; “Yargı” da sistemle birlikte (genelde pek ilgilenilmeyen) “İnfaz” konuları ele alınmıştır.
İkinci Bölüm “Ordu ve Donanma”ya ayrılmıştır. Burada Kapıkulu Ocakları incelenirken Yeniçeri Kanunnâmesi ile birlikte “Ocak Töresi” de ihmal edilmemiş, “Kazan, Kara Sandık” gibi sosyal kavramlara da yer verilmiştir. Ordu-yi Hümâyun “Acemi Oğlanlar, Teknik Sınıflar, Destek Sınıflar, Orducu Esnafı, Eyâlet Askeri” başlıkları altında bütünüyle tanıtılmak istenmiştir.
Yine bu bölümde Donanmâ-yi Hümâyun ile birlikte onun ayrılmaz bir rüknü olan Tersâne-i Âmire de incelenmiştir. Diğer taraftan askerî terminolojinin, hatta konuşma dilimize bile girmiş “Bahriye askeri, Kalyoncu Kulluğu, Korsanlar, Azablar, Aylakçılar” gibi ögeleri de kendi kategorileri içinde ele alınmıştır.
“Kurumlar”a ayrılan Üçüncü Bölüm’de önce ülkedeki öğretim kurumları “Yaygın Öğrenim” ve “Düzenli Öğretim” olarak sınıflandırılmış, devamında “Ulaşım ve Haberleşme”de “askerî yollar, kervan yolları, menzilhane teşkilatı, stratejik ve lojistik ulaşı, yönetsel ulaşım, derbent teşkilatı ve konaklama tesisleri gibi kara yolları ile nehir ve deniz yollarının işleyiş ve kullanım yöntemleri, daha sonra da Osmanlı toplumunun en köklü kurumları Vakıflar ve Loncalar ele alınmıştır.
Osmanlı Toplumu’na ayrılan Dördüncü Bölüm’de “Nüfus konusu” önce İskân (Yerleştirme) siyaseti bağlamında bireysel ve genel göçler, tehcir hareketleri; yerleşik nüfus gibi ayırımları ile alınmış, devamında “Şehirleşme” başlığıyla konum, yerleşim, şehircilik, belediyecilik ve şehir asayişi anlatılmıştır.
Bu bağlamda “Halk” konusu, bir yandan “millet kavramı” olarak ve diğer taraftan “berâyâ-reâyâ” ayırımı yapılarak ele alınmış, “Soyluluk” ve “Kölelik” kavramları gibi toplumsal statüler ise özgün konular olarak ayrıca incelenmiştir.
“Şehir Hayatı” başlığı altında “çocuk hakları, falaka, külhanbeyiler, dilenciler, mühür kullanımı, halk eğlenceleri, halk takvimleri, hayvan ve çevre sevgisi” gibi çok çeşitli ilginç ayrıntılar öne çıkarılmış, “Tören ve Şenlikler” başlıklı son kısım da toplum yaşayışının coşkulu anları olan alaylar, düğünler, dinî ve geleneksel törenler ve Padişah şenlikleri, halk etkinlikleri ele alınmıştır. Bu arada örneğin yeniçerilerin savaş esiri arkadaşlarına fidye toplamak için “Düğün” adıyla yaptıkları şenliklere ya da Evliyâ Çelebi’nin ilginç anlatımlarına da yer verilmiştir.
“Kültür” başlıklı Beşinci Bölüm’de, “İlmiye öğretisi, Tarikat öğretisi, Ahîlik öğretisi ve Halk anlayışı; Divan, Tekke ve Halk Edebiyatları; Divan, Mehter, Tasavvuf, Cami ve Halk musikileri; Ebrû, Tezhip, minyatür ve Hat sanatları; Mimarlık ile diğer sanatlar ve yine bi bağlamda Batı ile kültürel ilişkiler incelenmiştir.
“Mâliye, Sanayi ve Ticaret” konularının irdelendiği “Ekonomi” başlıklı Altıncı Bölüm’de önce Osmanlı ülkesinde “Zaman” kavramının ekonomik iş birimi olarak kullanımına değinilmiştir.
Devamında Mâliye ile ilgili olarak örneğin “Hazine gelir ve giderleri, vergi kaynakları, arazı tahrirleri, devalüasyon, enflasyon, kalpazanlık, savaş yılları, müsadere” gibi temel konular üzerinde durulmuştur.
Osmanlı Sanayisi de öteden beri “Ağır Sanayi” ve “El tezgahları” biçiminde klasikleşmiş ayırımlarla değil, “emek, sermaye, örgütlenme, değer üretme” gibi çağdaş ekonomik kriterlere göre “ham madde, mamul madde ve hizmet” üreten üç ayrı özgün sanayi sektörü biçiminde sınıflandırılmıştır. Osmanlı Teknolojisi de yine bu bağlamda bağımsız bir alt başlık olarak irdelenmiştir.
“Ticaret” başlıklı bölümde ise Osmanlı deniz taşımacılığı ve kapitülasyonların Osmanlı Devleti’nin siyasî ömrü üzerindeki etkileri vurgulanmaya çalışılmıştır.
Çok geniş bir spektrumu görece kısıtlı bir hacime sıkıştıran bu çalışmayı hata ve sevaplarıyla okuyucuların hoşgörüsüne sunuyorum.
Erol Özbilgen
Teşvikiye, Eylül 2002