[1169] Tanzimat ve Islahat dönemlerinde de Batı’nın hukuk, ekonomi ve politik normları iktibas edilerek Osmanlı toplumunun dünya görüşü, sosyal ilişkileri ve kurumlarının da yine zorunlu bir değişmeyle Batılaştırılması yoluna gidilmiştir. I. ve II. Meşrutiyet dönemlerinde ise artık devletin Kanun-i Esâsî ve sonra Teşkilât-ı Esâsîyye kanunlarıyla ve yargı organlarıyla, pozitif bilim kurumlarıyla ve ordusuyla, gerek anarşist, Avrupaî hükûmet darbeleri ve muhalefet yapılan politik hayatıyla, gerekse büyük şehirlerdeki elit tabakanın Paris ve Viyana modasını izleyen giyim kuşamıyla, balo, dans, opera, operet, tiyatro, kabere gibi yeni eğlenceleriyle, ordu komutanları, yüksek rütbeli subaylar, meb’uslar, gazeteciler, düşünürler ve hatta Padişah, veliahd ve şeyhül islamları içine alan Mason localarıyla, basın ve yayınıyla, Batı şehirlerinden örnek alan mimarisî’yle herhangi bir Avrupa devletinden farkı kalmamıştı. Hatta Osmanlı donanmasında görev almış İngiliz amirali Adophus Slade’a göre “Fransızlar’ın kendi askerlerinin kıyafetini Osmanlılar’dan almaları” gibi bazı konularda Batı’ya örnek bile olunuyordu. (Fransız “ Zouave” askerlerinin kıyafetlerinden bahsediyor olmalıdır. E.Ö.)