[21] 1991'de Smithsonian "Seeds of Change" (Değişim Tohumları) başlıklı bir sergi düzenledi. Bkz. Viola ve Margolis, Seeds of Change; sergiye eşlik eden bu kitapta Alfred Crosby, William H. McNeill ve diğerlerinin makaleleri bulunuyordu. Patatesin soğuk iklimlerde yetişmek, savaş zamanında el koymanın ya da yok etmenin zor olması gibi bazı avantajları vardı. Kuzey Avrupa'da patates 0,4 hektarlık bir alana ekilmiş çavdara göre dört kat daha fazla kalori veren bir yiyecektir. Bkz. William McNeill, "American Food Crops in the Old World", a.g.e., s. 45. McNeill Batı Afrika için çok önemli olan manyokun 1600 öncesinde Amerika'dan geldiğini belirtmeyi unutmuş. Amerika kökenli tatlı patates Çin dahil Güneydoğu Asya'ya ve Pasifik bölgesine yayılmıştı. Mısırın bazı dezavantajları vardır: Buğdaydan daha fazla su ister ve fasulyeyle birleşmediği sürece dengeli bir beslenme rejimi sunmaz. Yine de yirminci yüzyılın sonuna gelindiğinde dünya çapında tüketilen mısır ve patatesin ağırlığı buğday ve pirinç ağırlığına eşitti (a.g.e. 43-44).