[21] İkiz şehirler Tenochtitlan ve Tlatelolco'dan oluşan Mexico City, artık kurumuş olan geniş bir gölün içinde yapay olarak genişletilmiş adalar üzerine kurulmuştu. Şehirde umumi tuvaletler vardı ve sokakları süpüren bin kişi istihdam ediliyordu. Kanalizasyon atıkları kanolarla tarlalara taşınıyordu. Cortes şehirdeki ana meydanın içine, 500 kişinin yaşadığı bir kasabanın kolaylıkla inşa edilebileceği kadar büyük olduğunu, en büyüğü "Seville Katedrali'nden daha yüksek olan" kırk "kule" (piramit) bulunduğunu yazmıştı. (Aktaran Viola ve Margolis, Seeds of Change, s. 36-37). 1519'da şehrin nüfusu yaklaşık 250.000'di, on dokuzuncu yüzyılın sonuna kadar da bunun üstüne çıkmadı. Moshe Safdie, The City After the Automobile: An Architect's Vision'ın (Toronto: Stoddart, 1997), 85. sayfasına Mexico City'nin olağandışı bir büyüme gösterdiğinden, 1900'de 345.000 olan şehir nüfusunun 1990'larda 21 milyonun üstüne çıktığından bahseder.