Fransız Devrimi’nin ardından İngiltere’deki entelektüeller kendi içlerinde ikiye ayrılmıştı. Aralarında Thomas Paine (1737–1809) ve Mary Wollstonecraft (1759–1797) gibi isimlerin de bulunduğu Fransız Devrimi taraftarları, isyanı politik eşitlik yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriyordu.
Buna karşılık İrlandalı bir politikacı, gazeteci ve siyaset felsefecisi olan Edmund Burke (1729–1797) devrimin şiddeti karşısında dehşete düşmüştü. Terör Dönemi’nde kitlesel kıyımlar yaşanmış ve Kral 16. Louis (1754-1793) giyotine gönderilmişti. 1790’ların başında Burke devrime karşı bir dizi yazı kaleme aldı. Kısa zamanda, devrim sonrası Fransası’nı eleştiren en sivri kalemlerden biri haline gelecekti.
Makaleleleri ve parlamentoda yaptığı konuşmaları ile Burke, İngiltere’de yaşanacak politik ayrışmayı daha da hızlandırdı. İngiltere en sonunda 1793 yılında Fransa’ya savaş ilan etti. Düşünce tarihi içerisinde Burke’un devrim karşıtı düşünceleri, modern muhafazakar siyasetin önde gelen unsurlarından biri olarak değerlendirildi.
Burke Dublin’de doğmuş ve Trinity Koleji’nde eğitim görmüştü. Katolik olan ailesi din değiştirerek Anglikan olunca 18. yy’da İngiltere’de halen uygulamada olan Katolik karşıtı yasalardan etkilenmedi. İlk kez 1765 yılında parlamentoya seçildi.
Amerikan Devrimi sırasında asilerin tarafında yer aldı. On üç koloniyi elde tutmanın İngiltere için faydasız olduğunu ileri sürüyordu. Krallığın yetkilerinin kısıtlanmasını savunan Whig Partisi’nin bir üyesi olan aynı zamanda Hindistan ve İrlanda’daki sömürgeci politikaları da eleştiriyordu.
Gerçekten de Burke’un Fransız Devrimi’ne karşı olan tavrı pek çok hayranını şaşırtmıştı. Burke, Fransız Monarşisi’nin dostu değildi. Ama aynı zamanda asilerin benimsediği sosyal değişimi şiddet yoluyla sağlamayı amaçlayan radikal doktrine de karşı çıkıyordu.” Eski düşünce ve toplumsal kuralların bir anda ortadan kaldırılması, boyutları tahmin edilemez bir kaybın yaşanmasına neden olur. O andan itibaren yönümüzü bulmamızı sağlayan bütün pusulaları kaybetmiş oluruz. Ne yapmamız gerektiğini kestiremez bir hale geliriz” diye yazıyordu.
Tek oğlu Richard’ın 1794 yılında ölümü yazarı yıkıma uğrattı. Politikaya olan ilgisini kaybetti. Aynı yıl parlamentodan çekildi ve üç yıl sonra altmış sekiz yaşındayken öldü.
Ek Bilgiler
1- 18. yy İngilteresi’nde iki ana parti vardı: Whigler ve Tory’ler. Her iki partinin ismi de Gal dilindeki ses kaydırmalarından türemişti. Whiggamore, İskoç asilerine verilen bir isimdi. Toraidhe ise soyguncu anlamına gelen eski bir İrlanda sözcüğüydü. Tory lakabı günümüzde halen İngiliz Muhafazakar Partisi için kullanılmaktadır.
2- Parlamentodan çekilmesinin ardından Burke’e Kral 3. George (1738-1820) tarafından Lord Beaconsfield unvanı önerildi. Burke bu unvanı reddetti.
3- Burke Hindistan’daki İngiliz kolonilerinde yerlilere yapılan kötü muameleye karşı çıkıyordu. Hindistan’ın ilk İngiliz valisi Warren Hastings’i (1732–1818) yolsuzluk suçlamasıyla mahkum ettirmek için yedi yıl boyunca umutsuz bir uğraş vermişti.